Gökyüzünde özgürce uçan bir kuş ve o gökyüzüne ateş eden bir savaşçının hikayesi.
Leyla özgür bir kuş, Ercüment vatanı için dağlara, taşlara gerekirse gökyüzüne ateş edecek bir savaşçcı.
Özgür kuşlar bir kafese hapsolur mu? Savaşçılar silahlarını...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Leyla abla!" Diye bağırdı Sedef.
Son günlerde niye sadece bana sesleniliyordu bu evde? Gerçekten artık adımı duymak istemiyordum. Çünkü kim seslense arkasından bir şey çıkıyordu. Ya bir yere gitmem gerekiyordu ya bir şey yapmam gerekiyordu.
Bursa'ya geleli 5 gün olmuştu. Aslında bu gün Ercüment gelecekti ama araya görev girince maalesef gelmiyordu. Yani bu gün gelemiyordu ama bir kaç gün sonra gelecekti.
Dün gelinliği almıştık. Omzumdan öyle büyük bir yük kalkmıştı ki anlatamam. Bir kaç tadilat olduktan sonra teslim alacaktık.
Aslında başka bir şey yoktu sanıyordum. Sadece gelinlik eksik onu da halledince işim bitecek sanıyordum. Ama hiç öyle olmadı. Sanki düğün günü yaklaştıkça daha da çok iş çıkıyordu. Ya da ben yaptığım her şeyi heyecanla yaptığım için dümdüz bir şey bile hazırlık gibi geliyordu.
"Efendim?" Diye bağırdım düşüncelerimi bir kenara bırakıp.
"Telefonun çalıyor."
"Getirsene."
Bir kaç saniye sonra Sedef odaya girdi.
"Kim arıyor?"
"Erdem." Dedi ve telefonu bana uzattı. Telefonu alıp açtım ve kulağıma götürdüm.
"Efendim Erdem?"
"Naber yenge?"
"İyidir senden?"
"Hazırlıklar nasıl gidiyor?" Diye sordu. "İyi gidiyor herhalde." Deyince güldü.
"Bir şeye ihtiyaç varsa söyle."
"Yok ya, halloldu gibi her şey. Siz ne zaman geleceksiniz?"
"Önümüzde ki hafta oradayız."
"Annenlerde değil mi?"
"Aynen. Ben buradan geleceğim, onlar Trabzondan ama aynı gün geleceğiz."
"Anladım."
"Sen neredesin şimdi alış veriş falan mı yapıyorsun?"
"Yok ya, bitti alış veriş işleri. Evdeyim şimdi."
"Anladım."
"Neden sordun ki?" Diye sordum merakla. "Hiç." Dedi. "Öyle ne yapıyorsun diye sordum."