Kendilerini salondaki kanepenin üzerine attılar.
"Dikkat kızım sırtın acıyacak. Bergüzar, şöyle siyah sırt yastıklarından yok mu be kızım? Onlar ortopedik. Sırtı rahat eder Sevginin."
"Dayı, haydi sen dön artık. Her şey için teşekkür ederiz."
"Bergüzar ayıp. Bizim için yaptıklarından sonra bir kahveyi hak etti değil mi? Ben hepimize kahve yapayım."
Sevgi kalktı, Galip de onunla birlikte.
Sude ve Bergüzar arkalarından gülerek baktı.
**** ****
Nihayet eski düzenlerine kavuştular.
"Sevgi, başkent hastanesinin biraz ilerisinde bir dükkan gördüm orayı sana tutalım mı?"
Sevginin dayısı, ( babası) bankaya yüklüce bir para yatırmıştı. Sevgi önce bu paraya dokunmak istemese de kızlar onu ikna etti.
"Hani önce araba alacaktık?"
"Arabayı ortak alalım. Sude bize öğretir sonrada ehliyet alırız."
"Şey kızlar benim param yok. Biliyorsunuz annem ve babamın gönderdiklerinden başka gelirim yok!"
Sude üzgün ellerine bakarak söyledi bunları.
"Sude, senin yapman gereken bize direksiyon dersi vermen hem de bedava canım. Senin içinde planlarım var ama sonra."
"Organizatör Bergüzar iş başında. Yaşa arkadaşım!"
Sevgi, bunları söyledikten sonra hazırlanmaya başladı ve dükkanı beğendi.
"Yeri çok iyiymiş. Hastaneden de müşterilerim olur. Zaten biraz tanınınca gelenler çok olur. İlk altı ay zararına çalışırım sonra işler açılır."
"Okuldan arkadaşlarımı da sana getiririm, hem onlara arkadaş indirimi yaparsın."
Kızların bu heyecanlı ve mutlu konuşmalarını biraz hüzünlü dinleyen, Sude'nin dudaklarında buruk bir gülümseme olduğunu fark ettiler.
"İlk günler bana yardım edersin değil mi?"
"Heey , onun için başka planlarım var."
Eve döndüklerinde Sude annesini aradı.
Bir süre konuştular ve Sude ağlamaya başladı.
İçlerinde en az ağlayan, hatta üzüntüsünü saklamak için türlü şaklabanlıklar yapan Sude, hıçkırarak ağlamaya başladığında olağan dışı bir şeyler olduğunu anladılar.
Hıçkırıklar arasında telefonu kapatıp odasına gitti.
Bergüzar ve Sevim de peşinden ama yine hiç bir şey sormadılar.
Sude, valizini hazırlıyordu.
Bir süre sonra kızlara döndü.
"Babam kalp krizi geçirmiş ve yoğun bakımda yatıyormuş. Bitmedi, annem bana iki gün sonra söylüyor! "baban söyleme dedi." Lafa bak.
Ölüsüne gidecektim her halde!
Bitmedi, adi, şerefsiz, pisliğin duruşması, bir hafta sonra başlıyormuş ve beni de tanık olarak çağırıyorlar doğal olarak.
Yani bu da demek oluyor ki, tüm kirli çamaşırlar ortaya çıkacak ve ailemle birlikte basında duyacak ve üzerine atlayacaklar.
Kızlar, canım en çok neye yanıyor biliyor musunuz? Benim yüzümden ailemin düşeceği duruma. Zaten bu güne kadar bir çok şeyi göğüslediler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AĞLADIĞIMA BAKMAYIN (üç kadın)
Ficção GeralÜç kadın, üç hikaye. "Tek seçeneğiniz var. Annen mi, doğmamış bebeğin mi?" Üçüncü kadın sordu. "İnsan kendi evladını satar mı?" Birinci kadın sordu. "Çok adice." İkinci kadın konuştu. "Sen hiç seçeneksiz kaldın mı ki?"