hikaye 4 devam ediyor

42 7 1
                                    


Nurhayat hanım, akan göz yaşlarını sildi ve devam etti.

" Nihayet yardım alması için ikna ettim. Zaman derler ya, işte öyle! İçimdeki kırk mumum onu anca söndü, otuzu hala yanıyor. Alevleri daha ölgün olsa da yanıyor.

Sen bana yeniden hayat verdin. Poyraz, sayende canlandı. 

Eski Poyrazımı arıyordum bazen! Kazadan sonra çok değişti. Hayata,  insanlara karşı, daha az toleranslı, kızgın kavgaya hazır birisi oldu.

Uzun süre şirketi tek başına yönetti. Babaannesi ve dedesi çok yaşlanmışlardı.

Bu olaydan bir yıl sonra bir ay arayla, bizi terk edip oğullarının ve torunun yanına gittiler.

Ben doktorların tüm itirazlarına karşın üç hafta sonra evime geldim ve bilgisayarımdan işleri takip edip, Poyraza yardım  ettim.

Ne kadar iyi ve güvenilir yöneticilerin olursa olsun, işini yine de sen takip etmelisin!

Uzun süre sonra kendimize bir düzen kurduk. Poyraza evlenmesi için baskı yapmaya başladım. Benim üzerime çok fazla düşüyordu. Bazen bunalıyordum."

"Meyve getireyim mi? Dolapta görmüştüm."

Bergüzara, tebessümle baktı. Ne demek istediğini anladı ve başıyla olur verdi. İkisinin de soluklanmaya ihtiyacı vardı.

Bergüzar, muz soyarken Nurhayat, anlatmaya kaldığı yerden devam etti.

" Evlendi, ama mutlu olamadı. Geniş bir aile istiyordu. Sanki gidenin yeri dolacakmış gibi. Didemle yıldızımız pek uyuşmadı. İkimizde bir birimize mesafeliydik ve mecbur olmadıkça bir araya gelmiyorduk.

Çocuk istemiyordu. Poyraz, bir arkadaşının tavsiyesine uyarak taşıyıcı anne bulmuş. Kadın hamile kaldıktan bir kaç gün sonra, Didemde hamile olduğunu öğrenmiş. 

Bebeği aldıracağım diye tutturmuş, ama Poyraz bir şekilde ikna etti. Nasıl olduğunu kurcalamadım. Sadece çocuk olduktan sonra ayrılacaklarını söyledi.

İkisi de bir kaç saat arayla doğurmuş. Ben hastanedeydim. Sende annenin yanındaydın o sıralar. Bana hangisinin taşıyıcıdan, hangisinin Didemden olduğunu söylemedi.

Sanki bir şey fark edecekmiş gibi!"

Çocukların kimden olduğunu söyleyecekmiş gibi korktu ve çok heyecanlandı.

 Bir yanı bilmek istiyor, diğer ve ağır basan yanı istemiyordu. Nurhayat hanımın, bilmiyorum demesiyle derin bir nefes aldı.

Bergüzar, farkında değildi ama gözlerinden yağmur gibi yaşlar iniyordu. İçine bir kor koymuşlar gibi yanıyordu.

"Sen ağlıyorsun? Bu kadar üzüleceğini tahmin etmemiştim!"

"İzin verirseniz yüzümü yıkayayım."

Koşarak banyoya gitti. Kapının arkasına oturdu ve hıçkırıklarını serbest bıraktı. Ne kadar ağladığını bilmiyor. Salona geldiğinde, Nurhayat hanım da ağlıyordu.

"Taşıyıcı kadına ne oldu?"

"Bilmiyorum. Poyraz, onun iyi bir hamilelik geçirmesini sağlamış. Bence iyi de para vermiştir. Benim şaşırdığım, insan para için böyle bir işe kalkışır mı? Üstelik çok gençmiş!"

"İnsanların neyi ne için yaptığı bilinmez. Nurhayat hanım, yatalım mı? Geç oldu."

"Tamam. Bu hikayeyi anlatınca G.K.K. ya alındım mı?"

Bergüzar, bu sıcak ve samimi kadına  sarılı. "Zaten alınmıştınız."

"Ah Bergüzar, Poyrazdan hoşlanman söz konusu olamaz mı? Oğlum galiba sana vurulmuş. İlk kez yüzü gülüyor. Sana bakınca gözleri parlıyor."

"Size yardım edeyim. Yatalım. Bu melekler gece koynuma geliyor."

İçeriden Üstün'ün sesi geldi ardından Balımın.

"Geliyorum buradayım." 

" Devamını dinlemeyeceksin demek ki."

"Devamı da mı var?"

"Benim acım ikiye katlandı. Neyse sonra dinlersin."

"Ben çocuklara bakıp geliyorum. Bu gece bu işi bitirelim. Sizin bir daha bu kadar üzülmenize dayanamam!"

Bergüzar, bir süre sonra döndü.

" Benim gittiğimi sanmışlar."

"Yarın gideceksin, o zaman bakalım Gülbeyaz nasıl yatıştıracak! "

"Devamlı burada kalamam, onlara anlatırım, anlayacaklarından eminim. Nerde kalmıştık?"

"Sen öyle san. Onların vazgeçilmezi olduğunun farkında değilsin. Poyrazında tabi. "

 Bunları sadece düşündü dile getirmedi, Nurhayat.

"Dedim ya, evden çalışmaya başladım diye. Poyraz için güçlü durmalıydım. 

Hem okuyor hem şirkette çalışıyordu. Böylece kendini tam anlamıyla kaybediyor, acısını bastırıyordu.

Kabusları da bu zamanda başladı. Kardeşine yardım edemediği için suçluluk duyuyor, son dakikada atıştıkları için vicdan azabı çekiyordu. "

"Nasıl şeyler görüyormuş? Sizinle paylaştı mı?"

"Hayır. Ben onun umurunda değildim o sıralar. Neyse, evde  benim  çalışma odam vardı. Çocuklar küçükken ben evden çalışıyordum. Ancak Nuri yurt dışına gittiğinde şirkete uğruyordum.

Çocuklarımı hep kendim büyütmek istemiştim ve elimden geldiğince de başarıyordum.

Sonra orayı Nuri ile paylaştık. Bir gün çalışırken sümenin altında o güne kadar fark etmediğim daha doğrusu çok dikkat etmedikçe veya yerini bilmediğinizde fark edilmeyecek bir nesne fark ettim. 

Baktığımda,  kalınca bir zarf ve içinde küçük bir anahtar olduğunu gördüm.

 Zarfı açtığımda kapanan kısmında bir şifre vardı.  Harflerden ve noktalama işaretlerden oluşuyordu. Evde kasamız vardı ve şifresi bu değildi. 

O halde ikinci bir kasa daha olmalıydı. Anahtarın nereye ait olduğunu bilmiyordum.

Koltuk değneklerimle tüm evi aradım. Bulamadım. Belki şirkette ki odasındadır diye ertesi gün şoföre beni şirkete götürmesini istedim.

Kazadan sonra ilk kez şirkete gidiyordum. Bizim odalarımız karşılıklıydı. Asansörle on birinci kata çıktım. Asistanım, Esra karşıladı beni. Çok üzgündü, beni görünce ağlamaya başladı.

Sümra, Nuri'nin asistanı ve o da çok üzgün. Aradan dokuz ay geçmişti ve yüzümü ilk kez görüyorlardı. Telefon iletişimini devamlı yapıyorduk.

Sümra'yı alıp Nuri'nin odasına gittim. Sadece ikimiz.

"Sümra, bir şeyi bilmek istiyorum. Nuri'nin burada bir kasası var mı?"

Kız şaşırdı. "Var tabi, siz bilmiyor muydunuz?"

Bana yerini gösterdi. Şifreyi söyledim, uzanamayacağım için ondan rica ettim.

Açtı, içindekileri kucağıma koydu ve gitti.

Her gördüğüm şeyle birlikte yıkıldım. Daha fazla bakamayacağımı anlayınca Sümra'yı çağırdım.

Her şeyi bir büyük zarfa koydu. Anahtar kasanın içindeki küçük bir kutuya aitti. İçinden bir telefon çıktı. Kasanın boş olduğundan  emin oldum, kapattırdım ve eve döndüm.

İşte benim acım ondan sonra daha çok arttı."

"Kahve içelim mi?"

"Teşekkür ederim ben almayayım, sen kendine yap. Ben de tuvalete gideyim."

AĞLADIĞIMA BAKMAYIN  (üç kadın)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin