Köyün bakkalına gitti. Evin içinde sadece kendini doyuracak kadar erzak vardı.
Büyük yuvarlak fırında, aldığı yufkalarla peynirli börek ve Kek yaptı. Kek az kabardı ama tadı yerindeydi.
Muhtarı arayıp, sabah için taze sağılmış süt ve yumurta istedi.
Eve şöyle bir göz gezdirdi her şey tamdı. Şimdi niye heyecanlandıysa!
"Çocukları özledim ondandır heyecanım!" diye geçirdi içinden.
Hani ne derlerdi. *İnsan en çok yalanı kendine söyler.* İşin ilginç yanı en çok da kendi söylediği yalana inanır ve sıkı sıkıya sarılır.
Saatine baktı gece yarısına geliyordu. Sabah gelirler diye düşündü ve divanın üzerine kıvrıldı.
Uykuya yeni dalmıştı ki, kapının çalınmasıyla yerinden sıçradı.
"Kim oo?"
"Bergüzar aç biz geldik."
Bergüzar, kapıyı açtığında kucağındaki Balımı ona verdi. Mışıl mışıl uyuyordu ama arada içini çekiyordu.
Poyraz, kucağında bu kez Üstünle geldi ve onu da Bergüzara verdi.
Bergüzar hazırladığı yatağa çocukları yatırdı.
"Sabah gelirsiniz sanmıştım."
"Sabaha kadar bunlar susar mı sanıyorsun!"
Ben çocukların üzerini örteyim size de içerideki odayı hazırlayayım."
"Bergüzar çok yorgunum. Formaliteyi bırakıp üzerime örtecek bir şey ver şu divanda uyurum."
"Orada rahat edemezsiniz."
"Lütfen. Hem bedenen, hem ruhen çok yorgunum."
Poyraz, divana uzandı.
Bergüzar, köy serin olduğu için üzerine yüklükten ince yorganı getirip örttü.
Poyraz çoktan uyumuştu. Sesizce salonun çift kanatlı buzlu camlı kapısını kapattı.
Odaya gidip, çocukları seyretti bir süre. Çocukların ayakkabılarını çıkarttı, yanlarına yere şilte serip yattı.
Sabah yüzündeki ıslaklıkla uyandı kıkırtılar duyuyordu. Uyuyor numarası yaptı.
"Üstün bak. babam doyu söylemiş. Maamii bisimle. "
"Sus uyanmasın da sevelim."
Üstün, de yanına geldi sarıldılar.
Yanaklarını minik elleriyle okşamaya başladılar.
Bergüzar, ikisini de kollarıyla sardı.
"Günaydın güzellikler. Sizi özledim."
"Ama bisi ayamadın!"
"Biraz işlerim vardı. Bende sizin gibi okula gideceğim için biraz ders çalışayım diye buraya geldim."
"Aaa bak Balım, Maamii de okula gidiyo."
"Sen ne okuyosun?"
"Hukuk, yani avukat olacağım ve haksızlıklara karşı savaşacağım.
Şimdi kalkalım, babanız uyanmadan sofrayı hazırlayalım ki, uyanınca ,"karnım acıktı bu çocuklardan hangisini yiyeyim", diye sormasın."
Kıkırdayarak kalktılar.
"Şiii sessiz olun. Banyoya."
Mutfaktan bahçeye çıkılan kapıyı açıp, masayı bahçeye çıkarttı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AĞLADIĞIMA BAKMAYIN (üç kadın)
Ficción GeneralÜç kadın, üç hikaye. "Tek seçeneğiniz var. Annen mi, doğmamış bebeğin mi?" Üçüncü kadın sordu. "İnsan kendi evladını satar mı?" Birinci kadın sordu. "Çok adice." İkinci kadın konuştu. "Sen hiç seçeneksiz kaldın mı ki?"