Sirius'un Öfkesi

395 29 30
                                    

Ne zamandan beridir bu eski mahzendeydi bilmiyordu Melody. Elaine'i kurtarmak isterken şimdi onu alıkoyuyorlardı. Bu zorlukları olsa da Rita'ya verdiği sözden dönmek niyetinde değildi. Etrafına bakındı. Sıkıca bağlanmıştı ve içeriye neredeyse hiç ışık girmiyordu. Sadece küçük demir parmaklıkların arasından sızan bir ışık vardı o kadar. Başı kanıyordu büyük ihtimalle ya başına vurmuşlardı ya da çarpmıştı. İlk seçenek daha mantıklıydı. Etrafta keskin bir şeyler aradı. Fakat görmek güç olduğu için bir şey bulamıyordu. Ayrıca mahzen ses geçirmezdi. Bu yüzden bağırmaya yeltenmiyordu bile.

Derken kapı açılma sesi duyuldu.
- Ay bizim minik bulanık burada mıymış? dedi Bellatrix alayla. Melody zar zır görmekte olan gözünü Bellatrix'e dikti.
- Gelmeyeceklerini mi düşünüyorsunuz? Ben sabırlı bir insanım, beklerim ama sizin için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Sadece çıkarlarınızı düşünerek hareket ettikçe bu sizi daha da yanlış düşünmeye sevk ediyor. Böyle devam edin, dedi Melody istifini bozmadan.

Bellatrix sinirlenmiş olmalı ki elindeki hançeri Melody'nin karnına sapladı. Melody bir an ne olduğunu şaşırsa da hançerin saplandığını anladı.
- Ölürsem, intikamımı alan sadece ikizim olmaz Bella. Yerinde olsam akıllıca düşünürdüm, dedi Melody zorlukla. Bellatrix'e kafa tutmak giderek zorlaşıyordu çünkü Bellatrix hançeri ileri geri yaparak Melody'nin konuşmasını engelliyordu.
- Açıkçası bir bulanığın hayatı umrumda değil, eğer yoldaşlık için bilgi kaynağı olmasaydın da seni seve seve öldürürdüm, dedi Bellatrix ve Melody'i hançerle baş başa bıraktı.

Melody, Bellatrix'ten böyle bir hamle beklemiyordu. O daha çok büyülü işkencelerden hoşlanırdı çünkü. Hançer saplamak da nereden çıkmıştı? Melody'nin bildiği bir şey varsa da kan kaybından ölebileceğiydi. Her an bayılabilirdi ama güçlü kalmaya çalışıyordu. Sevdiği herkes için güçlü kalmaya çalışıyordu.

Melody iki gündür ortalarda yoktu. Kimse ondan haber alamıyordu. Lily ağlıyordu. Sirius ise suskun bir şekilde Dumbledore'un dönmesini bekliyordu. Dumbledore gelince hemen peşine gitti.
- Melody nerede? Bildiğine yemin edebilirim Dumbledore ama söylemiyorsun! Nişanlım nerede? Neden haber vermeden öylece gitti? İki gündür içim içimi yedi ya bir şey olduysa diye! Göreve falan mı çıktı ne oldu? dedi Sirius bağırarak. Ama Dumbledore sadece Sirius'u izliyordu.

- Sirius öncelikle sakin ol. Melody'nin nerede olduğunu bilmiyorum, dedi Dumbledore sakin bir sesle.
- SAKİN Mİ OLAYIM? NİŞANLIMIN HAYATTA OLUP OLMADIĞINI BİLE BİLMİYORKEN BANA SAKİN OLMAMI SÖYLEYEMEZSİN DUMBLEDORE! NEREYE GİTTİĞİNİ BİLMİYORSAN BİLE ONA DAİR BİR FİKRİN VARDIR İLLAKİ! BEN SADECE MELODY'İ İSTİYORUM VE EĞER BULUNMAZSA GİDER TÜM ÖLÜM YİYENLERİ ÖLDÜRÜRÜM, dedi Sirius bağırarak. Sinirli olduğunda başka birine dönüşüyordu Sirius. Adeta kafasından dumanlar çıkıyordu. Hızlıca odayı terk etti. James arkasından gitmek istese de Lily onu engelledi. Sirius'un biraz yalnız kalmaya ihtiyacı vardı.

Bahçeye çıktı Sirius. Hava almak istiyordu. Melody'i ölüm yiyenlerin kaçırdığına emindi ama kimin kaçırdığını bilmiyordu. Önce Melody'nin o gün aceleyle nereye gittiğini bulmalıydı. Bu yüzden çalışma odasına girecekti.

Girdiğinde her yerde kağıtlar olduğunu gördü Sirius. Fakat gözüne bir şey çarpmıştı. Bir listeydi bu.
Olası Ölüm Yiyenler Listesi
- Rabastan Lestrange
- Barty Crouch Jr.
- Thomas Skeeter? ( Rita'nın babası olduğu için mümkün gözükmüyor)
- Galia Mitl
- Adrian Parkinson

Uzunca bir süre listeye baktı Sirius. Neden böyle bir yapmıştı Melody? Derken kapı açıldı ve içeri Jamesler ve Rita girdi. Sirius merakla onlara döndü.
- Sirius dostum, sanırım bir şeyler bilen biri var, dedi James gözleriyle yandaki Rita'yı göstererek. Rita titreyerek konuştu.
- Elaine'i bulmaya gitti. Y-yani Martin'e. Gitmemesini söyledim ama beni dinlemedi. Ben çok üzgünüm Sirius, dedi Rita mahcup bir şekilde. Şimdi nerede olabileceğini biliyordu işte. Wilsonların eski evi...

- Sirius, bunun iyi bir fikir olduğundan emin misin? dedi Ester tereddütle eski eve bakarken.
- Hayır, ama eğer Melody'nin burada olma ihtimali varsa değerlendirmeliyiz, dedi Sirius ve önden içeri girdi. İçerisi değişik kokuyordu. Sirius yerde kırılmış bir çerçeve gördü. Yanına gittiğinde ise bir kağıt buldu. İçinde bir fotoğraf ve bir not vardı. Fotoğrafta bir kadın vardı. Kameraya gülümsüyordu. Fotoğraf birini çok andırıyordu ama kim olduğunu çözememişti. Ama notta şöyle yazıyordu.
Sen hep benimdin, hep de benim olacaksın. Bunu eninde sonunda sağlayacağım.
1956~ P.W.W tarafından çekildi.
Fotoğrafı da notu da cebine attı. Biraz daha ipucu ararken Lily'nin sesi duyuldu.
- Çocuklar! Burada görmeniz gereken bir şey var, dedi Lily.

Lily'nin yanına vardıklarında kanla kaplı halıyı gördüler. Az ileride ise bir asa vardı. Bu Melody'nin asasının ta kendisiydi. Demek ki Melody burada direnmiş ama başarılı olamamıştı. Sonra da onun kafasına bir şeyle vurup götürmüşlerdi. Sirius'un sinir kat sayısı daha da çok artmıştı böylece.
- Bu Melody'nin kanı. Bu piç benim nişanlıma ne yapmış olabilir? Bir an önce onu bulup gırtlağına yapışacağım, dedi Sirius ve diğerlerine baktı. Diğerleri de onunla aynı fikirde olmalılardı.
- Dumbledore'a söyleyelim de artık hem Melody'i hem de bebek Elaine'yi kurtaralım, dedi Remus. Hepsi onayladılar ve Dumbledore'un yanına doğru yola koyuldular.

Daha kötü ne yapsam diye düşünüyorum çok zevkli. Hiç beklemediğiniz bir şey olabilir benden söylemesi.
İyi okumalarr!

Evans Twins | Sirius Black Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin