Bir Başına

148 20 3
                                    

Melody bir elindeki mektuba bir de yanındaki kocasına bakıyordu. En sonunda konuştu.
- Iris'e mi gelmiş? Ne olabilir ki bu? dedi Melody. Ardından da kızını yanlarına çağırdı. Iris annesiyle babasının yanına gittiğinde duraksadı. O mektup da neydi?
- Anne o ne? dedi Iris sorar gözlerle.
- Bilmiyoruz. Sana gelmiş aç da bak, dedi Melody.

Bunun üzerine Iris mektubu açtı. Mektubu açtığı gibi çığırması bir olmuştu. Sevinçle ailesine döndü.
- Ben Ravenclaw Quidditch Takım Kaptanı olmuşum! dedi Iris. Melody ve Sirius birbirlerine baktılar ve kızlarına sarıldılar.
- Benim kızım her şeyde becerikli, artık şaşırmıyorum. Sen daima en iyilerini hak ediyorsun kızıl yıldızım, dedi Sirius kızına gururla bakarak. Melody de aynı fikirdeydi.
- Kaptan olabilecek bir kişi varsa o da sendin zaten. Her zaman bir lider niteliğindeydin. Bunu sonuna kadar hak ettin, dedi Melody.

Her şeyden habersiz olan Altair, merdivenlerden inmiş sevinçle birbirlerine sarılan aile üyelerine bakıyordu.
- Ben neyi kaçırdım? dedi Altair sarılmalarını bozarak. Iris yerine Sirius cevapladı oğlanı.
- Kardeşin Ravenclaw Quidditch Takım Kaptanı oldu. Biz de tebrik ediyorduk, dedi Sirius. Altair şaşırmış bir yüz ifadesiyle kardeşine baktı.
- Vay be, şimdi maçlar daha keyifli olacak desene! dedi Altair meydan okurcasına. Iris gözlerini devirip babasına sarılmaya devam etmişti.

*Okul açıldıktan 2 hafta sonra*
Iris, Astrid'i bir türlü bulamamıştı. Kız sanki yer yarılmış içine girmişti. Luna ile birlikte KSKS dersliğine giderken bunu düşünüyordu. Dersleri Slytherin ile ortaktı.
- Yine ne düşünüyorsun Iris? Daldın bir yere, dedi Luna. Iris, düşüncelerinden sıyrılarak en yakın arkadaşına döndü.
- Astrid'i bulamıyorum da nerede olabilir diye düşünüyordum, dedi Iris. Luna anlayışlı bakışlarla kıza baktı.

Daha sonra da bir sıraya oturdular. Şansa kuzeni Castor ve onun yakın arkadaşı Theodore arkalarında oturuyordu.
- Naber kuzen? Selam Luna! Nasılsın? İyisindir umarım, dedi Castor ruh hali değişerek. Iris güldü. Castor, Luna'dan hoşlanıyordu ve bunu istemeden de olsa çok belli ediyordu.
- İyiyim teşekkürler, sen? Son zamanlarda mutsuz gibi görünüyordun, dedi Luna, Iris'ten önce cevaplayarak.
- Sen- yani sizi görünce mutlu oldum, dedi Castor.

Iris bu ikili sohbet ederken yandaki sırada oturan sevgilisi Sam'e bakıyordu. Sam onu fark edince gözlerini kaçırdı. Ama başarılı olamamıştı.
- Kaçamak bakışlar atmana gerek yok sevgilim. İstediğin zaman gelebilirsin, dedi Sam sevgilisinin yanına gelerek. Iris gülümsemişti. Ne kadar da güzel gülümsüyordu! Sam onun güzelliğini çok seviyordu.
- Biliyorum, dedi Iris sevgilisine sarılarak. Derken içeriye Profesör Lupin - aile dostu Remus "aylak"- girdi. Iris, Remus'u çok severdi. Bu yüzden onun derslerini de çok seviyordu.

Ders bittiğinde Iris, Profesör Lupin'in yanına gitti.
- Profesör, bugün Astrid'i hiç gördünüz mü? Sabahtan beridir onu bulamıyorum da, dedi Iris. Remus düşündü.
- Üzgünüm Iris, bugün Astrid'i görmedim. Her yere baktın mı? Yani haritadakilere? dedi Remus Çapulcu Haritasını kastederek. Iris ağır ağır başını salladı. Iris artık endişelenmeye başlıyordu.

Iris, son çare Gryffindor ortak salonuna gitti.
- Fred Weasley nerede? dedi Iris salondakilere. Arkasından çıkan George onu ürküttü.
- Buradayım bücür, dedi George. Iris gözünü devirdi.
- George sahiden Fred nerede? dedi Iris. Bunun üzerine George koltuğu gösterdi. Fred; Altair, Harry, Ron ve Gilbert ile oturuyordu. Iris, Fred'in yanına gitti.

- Fred, bugün Astrid'i gördün mü? dedi Iris artık çaresizlikle. Fred kaşlarını çattı.
- Hayır, bana ödev yapacağını öğlen buluşmamızı söyledi. Ne oldu Iris? dedi Fred yüzündeki endişeli hale engel olamayarak.
- Hiçbir yerde yok. Akla gelen her yere baktım ama yok, dedi Iris artık yorulmuş bir edayla. Ayrıca Iris, her an ağlayabilecekmiş gibi görünüyordu. Altair kız kardeşine baktı.
- Gel buraya, sakın ağlama. Buluruz, hatta Dumbledore'a gidelim, dedi Altair. Iris onayladı ve kol kola yanlarında da Fred olacak şekilde ortak salondan çıktılar.

Dumbledore odasında sanki onları bekliyormuş gibi duruyordu.
- Gelin, çocuklar gelin. Sizi buraya getiren sebep nedir? dedi Dumbledore. Iris olayları anlattığında Dumbledore kaşlarını çatmıştı.
- Ben bir Richard'ı arayayım o zaman, bekleyin dedi Dumbledore.

- Richard, çocuklar sabahtan beridir Astrid'i bulamamışlar. Gerçi buradan benim haberim olnadan çıkış olmaz ama yine de sorayım dedim. Astrid orada mı? dedi Dumbledore.
- Astrid kayıp mı? Hayır hayır eve hiç gelmedi. Neler oluyor? dedi Richard. Dumbledore derin bir nefes aldı.
- Bir tahminin var mı Richard? dedi Dumbledore.
- Lincoln, Lincoln Malfoy. Geçende de eve gelip almak istemişti Astrid'i. O kaçırmıştır olsa olsa, dedi Richard.

*Malfoy Malikanesi*
- Kızı oradan hiç çıkarmayacak mı? dedi Narcissa, kocası Lucius ile otururken.
- Çıkarır elbet ama kız da oldukça inatçı kendisi de. Gerçi kız kan bağı olmasa da şu bulanık Cameron'a çok benziyor, dedi Lucius karısına.

Astrid sabaha karşı kendisini kaçıran ve güya "babası" olduğunu iddia eden adama bakıyordu. Hem de saf bir nefretle.
- Hadi ama Tanya, zorlama beni kızım dedi Lincoln sert bir sesle. Astrid kaşlarını çattı.
- Birincisi ben Tanya değilim, Astrid Cameron'ım. İkincisi ise kızın değilim, ben Richard Cameron'ın kızıyım, dedi Astrid.

Bölüm yazamıyorum imdat. Neyse 9 bölüm sonra bitiyor hikayemiz. Şimdi keyfini çıkarın.
=> Sizce Castor ile Luna arasında bir şey olabilir mi?
İyi okumalar!

Evans Twins | Sirius Black Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin