Dumbledore, Remus'u yanına çağırdı. Remus, Melody'nin anlattıklarını dinlemişti. Yani Dumbledore'un az çok ne diyebileceğini kestirebiliyordu.
- Evet Remus, sana bir görev vereceğim. Son derece dikkatli olmanı gerektirecek bir görev bu, dedi Dumbledore. Remus, merakla Dumbledore'u dinledi.
- Melody'nin anlattıklarını sen de duydun. Kurt adamları da yanına çekmek istiyormuş. Senin görevin kurt adamları onların tarafından uzaklaştırmak hatta yapabilirsen bizim tarafımıza çekmek. Bunun için mağaralarında yaşaman gerekecek. Yani korkarım karını bir süre göremeyeceksin, dedi Dumbledore. Remus böyle bir şeyin geleceğini tahmin etmişti. Zaten yeni evlendiği karısından da uzak kalmak istemiyordu ama bu herkesin iyiliği içindi. Başarabilirse mutlu olabilirlerdi.
- Ne zaman yola çıkayım? dedi Remus. Dumbledore gülümsedi. Remus'un doğru olanı seçeceğini biliyordu.
- Ne zaman istersen, dedi Dumbledore.Remus bunu diğerlerine söylediğinde bunu pek iyi karşılamadılar. Özellikle de eşi Ester.
- Neden Remus? Başka biri yapamaz mıydı? dedi Ester çaresizce.
- Başka bir kurt adam tanıyor musun? dedi Remus yarı alayla. Ester, ne yaparsa yapsın Remus'un gideceğini biliyordu. Bu yüzden zor da olsa kabullendi. Remus yarın yola çıkacaktı.Remus gidince Melody ve Sirius hücrelerin yanına gitti. Martin'i bayıldıktan sonra babasıyla aynı hücreye koymuşlardı. Hücrenin yanına gittiklerinde baba oğulun tartıştığını gördüler.
- Beni rüyanda gördüğüm saçma bir şeyle mi yargılıyorsun Marshall? Kaç defa daha söyleyeceğim onu olaydan sonra hiç gör-me-dim, dedi Patrick. Martin ise aksini düşünüyordu belli ki.
- Birincisi şey dediğin kişi benim annem, ikincisi ise benim adım Martin, baba. Yal- derken Melody ve Sirius'u gördü Martin. Blackler saklandıkları yerden çıktılar ve hücrenin önüne geldiler.
- Size yalvarırım annemi bulun, ne isterseniz yaparım. Sadece onu bulun, dedi Martin ağlamaklı bir sesle. Karı koca birbirlerine baktı. Martin zihnini açınca Melody onun zihnine girdi ve annesinin dediği şeyi öğrendi.
- Ne acınası haldesin ama hala bir şey mi istiyorsun? Yanındakinin anneni öldürmediğini nereden biliyorsun? Sonuçta aynı gen değil mi? Hem şuan anneni önemsediğini de düşünmüyorum. Aklında başka bir şey var bence, dedi Melody hafif sinirle. Martin ise kötü bir gülüşle Melody'e döndü.
- Annemi bulmazsanız bir şekilde buradan kurtulurum ve yarım bıraktığım işi tamamlarım Melody. Açıkçası senden de bir çocuğum olsun isterim, dedi Martin. Sirius sinirle Martin'in karnına bir tekme geçirdi.
- Kiminle konuştuğuna dikkat et Wilson. Senin karşında Melody Black var! Senin o dilini kopartır, götüne sokarım görürsün çocuğu. Eh, bir de işe yarayan pek bir bilgi de vermediğine göre seni öldürebilirim. Değil mi Mel? dedi Sirius. Melody başıyla onay verdi.
- Anneni bulacağım ve onun gözü önünde seni öldüreceğim, dedi Sirius ve Melody'i de alarak hücrenin yanından ayrıldı.Martin'in annesini bulmanın pek de kolay olacağını düşünmüyordu Melody. Ta ki çöp kutusunun yanında bir kadın bedeni görene kadar. Kadının bedenini kaldırıma yatırdılar. Elinde bir kağıt vardı. Kağıtta " Beni bul, oğlum." yazıyordu. Bu Martin'in annesi olabilirdi. Bu yüzden kadını alıp karargaha götürdüler. Agatha kadını hemen tanımıştı.
- Ruth? dedi Agatha hemen. Kadını tanıyor olmalıydı.Kadın yavaş yavaş uyanırken Melody bir çırpıda hücrelerin yanına indi.
- Bana bak Martin, annenin adı ne? dedi Melody. Martin ise bir duraksadı. Annesinin bulunup bulunmadığını düşünmüştü.
- Ruth, dedi Martin. Melody cevabını aldıktan sonra hastane kanadına geri döndü.Kadın uyanmış, Agatha'ya sarılıyordu. Melody, Sirius'a neler olduğunu sordu. Sirius da eskiden arkadaş olduklarını söyledi. İşte bu çok şaşırtıcıydı. Ruth, Melody'e döndü.
- Oğlum, o nerede? dedi Ruth. Melody ise bir an ne diyeceğini düşündü. Sonra gerçeği söylemenin daha doğru olduğunu düşündü ve cevap verdi.
- Hücrelerde, babası da yanında dedi Melody. Ruth, baba kelimesini duyunca yüzünde bir tiksinti ifadesi belirmişti. Demek ki kocasından bayağı bir nefret ediyordu. Hal böyle olunca oğlundan da nefret eder hale gelmişti.Ruth, hücrelerin yanına gittiğinde oğlunu ve kocasını gördü. Martin annesini görür görmez ayağa kalkmaya çalıştı. Ama unuttuğu bir şey vardı. Bacağı.
- Anne! Bak bana ne yaptılar. Şu arkandaki kız, dedi Martin, Melody'i göstererek. Ruth soğuk bakışlarla oğluna baktı.
- İyi yapmış, ellerine sağlık. İkiniz de aşağılık insanlarsınız. Beni oğlumdan uzaklaştırarak bunu hedefledin değil mi? Oğlumu kendin gibi yapacaktın. Başarmışsın da zaten. Cevap ver bana William! Dedi Ruth. Patrick William Wilson sustu.
- İstediğiniz bilgileri aldınız mı bunlardan? Dedi Ruth. Melody başını iki yana salladı.Gece olmuştu. Martin ve Patrick hücreden çıkmanın yollarını arıyorlardı. Bulmuşlardı da. Tam kaçacaklarken arkalarından bir ses geldi.
- Öyle kolay nereye kalabileceğinizi düşünüyorsunuz? dedi Melody. Yanındaki Lily de aynı şekilde baktı. Martin kaçmaya çalışırken onu tuttular ve Patrick le mücadele etmeye başladılar. Onlar mücadele ederken James ve Sirius da gelmişti. Düello ediyorlardı. Martin ise sürüne sürüne kaçmaya çalışıyordu. Rita koşarak olay yerine geldi ve Melody'e hançer uzattı.
- Sen yap, benim midem görmeye dayanmaz, dedi Rita ve hücrelerin yanından ayrılıp kızının yanına gitti.- Nereye gidiyorsun Martin? Daha sohbet edecektik, dedi Melody ve elindeki hançeri Martin'in kalbine sapladı. Martin'in ağzından kan gelmeye başlayana kadar da oydu. Sonrasında asasıyla Martin'in çevresini ateşle sardı. Martin yaşamaya çalışırken Melody konuşuyordu.
- Ölürken göreceğin son yüzün ben olması ne kadar üzücü(!) Sana bir gram bile acımıyorum Martin. Aksine ben yapmam gerekeni yapıyorum. Bu sonu sen istedin, ben değil. Hak ettin, dedi Melody. Martin son nefesini de vermişti. Şimdi cayır cayır yanıyordu. Melody ateşi kısa bir süre sonra söndürdü. Martin'in yanmış cansız bedenine şöyle bir baktı. Herkes hak ettiği sonu eninde sonunda bulurmuş diye düşündü.Sabah karargahta değişik dedikodular dönüyordu. O gece Martin de babası Patrick de ölmüştü. Bunu öğrenen Rita'da hiç bir üzüntü kırıntısı görünmüyordu. Sadece çocuğunun babası olduğu için bit şeyler düşünmüştü o kadar. Herkes Ruth'un yıkılmasını beklerken o da gayet sakin kalmıştı.
Merak edilen şey şuydu, ölüm yiyenler bu işi duyunca ne yapacaktı?
Sonunda geberdi be! Yeyyy! Neyse umarım istediğiniz gibi gebermiştir. İyi okumalarrr!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Evans Twins | Sirius Black
FanfictionLily ve ikizi Melody beklenmedik bir mektup alır ve sonrasında tüm dünyaları değişir. İkizleri neler bekliyor? Bu yolculuk sırasında ne gibi zorluklarla karşılacaklar? Aşk, dostluk, savaş gibi kavramlarla tanışacaklar. 🥇#siriusblack -> 12/12/2022 �...