İntikam

682 46 56
                                    

Artık çoktan olması gereken şeyin vakti gelmişti. İntikamlarının. Bir kız Melody ve Ester'in yanına gelip Wilson ile de Suarez ile de çıktığını söyleyerek onların açıklarını söylemişti. Böylece ikilinin eline büyük bir fırsat geçmişti.
- Eee, ne yapıyoruz? Büyük salona indiremeyecekleri bir pankart asmakta kararlı mıyız? dedi Ester emin olmak istercesine. Melody kafasını salladı. Aynen öyle yapacaklardı.

Pankartı hazırlamayı bitirdiklerinde Ester'in aklına bir fikir geldi.
- Mel, acaba herkese mektup da mı dağıtsak? Gece koyarız, sabah bulut herkes mektupları. Böylece daha da iyi olur, dedi Ester.
- Mantıklı, o zaman mektup yazıp çoğaltalım. Ben bir şekilde dağıtırım onları, dedi Melody. Ester de onayladı. Anlaşılan Melody'nin bu gece görünmezlik pelerinine ihtiyacı vardı.

James'ten izin alarak görünmezlik pelerinini aldı Melody. Şimdi ise elindeki mektupları teker teker dağıtmaya başlanmıştı. Gryffindor'a zaten dağıtmıştı çıkmadan. Hufflepuff'ın şifresini de Ester söylemişti. Ravenclaw'un ortak salonuna bir kere girmişti, tekrar girebilirdi. Tek sorun Slytherin'di. Sırayla tüm binalara dağıttıktan sonra Slytherin kalmıştı. Bunun içinde ya birinin içeriye girmesini bekleyecekti ya da birinden zorla alacaktı. Sirius'un kardeşi "safkan takıntılı" Regulus Black'in ortak salona girmek üzere olduğunu görünce durdu. Onun gibi kuralcı bir öğrencinin yasak saatte ne işi olduğunu anlayamamıştı doğrusu. Black'in yanında biri daha vardı. Kim olduğunu göremiyordu ama.
- Hayır, hiç gerek yok Barty. Gerçekten. Zaten 4. sınıfız ne bu merakın? dedi soğuk bir sesle Black.
- Aman be Reg, senle de hiçbir şey konuşulmuyor. Gelmiyor musun? dedi ve ortak salona doğru yöneldi.
- Sen git ben birazdan geleceğim, dedi Regulus. Melody'nin varlığını hissetip hissetmediğini anlamadı Mel. Regulus arkasını dönüp;
- Evans çık ortaya, orada olduğunu biliyorum, dedi Regulus. Nasıl anladığına şaşırmıştı Melody. Halbuki hiçbir şey yapmamıştı. Melody saklanmanın anlamının olmayacağının farkına varıp pelerinin altından çıktı.

Pelerinin altından çıkan Melody;
- Eh, söyle bakalım Black. Nereden anladın? dedi hafif sırıtarak.
- Ben etraftaki en ufak şeyi fark ederim, söyle neden zindanlardasın? dedi Melody. İşte bu güzel bir soruydu.
- Buraya mektup dağıtmaya geldim, dedi Mel. Regulus alayla baktı. Melody o an Regulus'un Sirius'a nasıl da benzediğini fark etti. Aynı gözler, aynı saçlar, aynı gülüşler.
- Pelerin altında mı? Pek inandırıcı değildi sanki. Şimdi söyle derdini, dedi Regulus.
- Aman be, siz de ne inatçı kardeşlersiniz. Birinden kurtuluyorum diğeri çıkıyor. dedi Melody bıkkınlıkla. Regulus ters bir bakış attı.
- Doğrudur, şimdi mektuplar ne iş onu söyle, dedi Regulus. İnadı kırılmıyordu bu çocuğun.
- Suarez ile Wilson'ı seviyor musun? dedi Melody pat diye. Regulus bu soru karşısında kaşlarını kaldırdı.
- Hayır, onlardan pek haz ettiğim söylenemez, dedi Regulus cevaben. Melody'nin yüzüne bir gülümseme yayıldı.
- O halde bu mektupları her bir Slytherinlinin baş ucuna koyabilirsin. Büyük şeyler yazıyor içinde , dedi Melody. Regulus bir an durakladı. Büyük ihtimalle Melody'den mektupları alıp almamakla tereddüt etmişti. Sonra ise onları Melody'nin elinden aldı.
- Peki dağıtacağım, ama profesörler sorarsa benden değil, dedi Regulus.
- Sen benim verdiğimi söylemezsen sıkıntı değil dedi, Melody de. Regulus onayladı.
- Abimin seçimlerini desteklemesem de sana sahip olduğu için şanslı gibi. Ama yine de muggle doğumlu olmasaydın iyi olabilirdi, dedi ve uzaklaştı Regulus. Melody bu ani itirafı beklemese de Regulus'tan böyle bir şey duymak sevindirmişti onu. Sonuna aldırmanıştı bile.

Ertesi gün tüm mektuplar yerine ulaşmıştı. Slytherin dahil. Anlaşılan Regulus Black iyi iş çıkarmıştı. Mektuplar elbette ki Suarez ve Wilson'a da gitmişti. Bunların nereden yayıldığını anlamayan ikili aşırı derecede sinirliydi. Bunu yapan kişi(ler)nin peşini bırakmayacaklardı. En azından bulabilirlerse. İkisi kahvaltıya indiklerinde kınayıcı bakışlar altında kalmışlardı. Marlene hemen Saul'un yanına giderek mektubun hesabını sormuştu.
- Bu da ne demek oluyor Saul? Bunlar doğru mu? dedi sesi hafif titreyerek. Çapulcular merakla olacakları izliyorlardı. Bu esnada Melody, Ester ile göz göze gelip gülümsemişti.
- Aşkım, bana inan böyle bir şey yok. İftira atmış birisi bana. Ayrıca tek bana da değil, dedi Saul kendini savunmaya çalışırken. Marlene Saul'a değişik bir şekilde baktı.
- Peki neden sen ve Wilson hiç düşünmüyor musun? Onca insan varken neden sadece ikiniz! Senden ayrılıyorum Saul! Bir daha da yüzüme bakma! dedi ve ağlayarak salonu tek etti Marlene. Melody'nin keyfi yerine gelmişti biraz. Ama asıl Martin'in tepkisi onu rahatlatabilirdi.
- BU SAÇMALIK DA NE! KİM BÖYLE BİR ŞEYE CESARET EDEBİLİR! BUNU HER KİM YAPTIYSA BULACAĞIM VE O ZAMAN HER ŞEY KÖTÜ OLACAK, dedi Martin. Melody sırıttı. Bulabilirse bulsun diye düşündü Melody. Kimse Martin'i yapanı bulmaması için tutmuyordu sonuçta. Ama Martin'in bu sözlerinden sonra tüm kızlar ona kınayıcı bakışlar atmaya başlamıştı. Tabi bir tane gerizekalı hariç: Rita Skeeter. Hala Martin'e olan aşkından kimseye aldırmıyordu. Salak kız!

Çapulcular hemen bu işin arkasında Melody ve Ester'in olduğunu çözmüştü. Zaten Melody de dün pelerinini istemişti. Çapulcular sadece kızmıştı. Neden onlara da söylememişlerdi ki?
Melody Mcgonagall'ın da anladığını biliyordu. Ama profesör hiçbir şey yapmamıştı. Hem yeterli kanıt yoktu hem de Suarez ve Wilson'ın yaşadıklarını hak ettiğini düşünüyordu. Bu da Melody ve Ester'in işine gelmişti.

Nihayet son gün gelmişti. Hogwarts'ın 5. senesi de olaylı bir şekilde son bulmuştu. Gayet de güzel bir yıldı. Melody, Sirius'a tam trenden ineceklerken;
- Bana bak Sirius, sakın ama sakın kardeşinle arandaki bağı koparma. Her ne kadar farklı görüşlere sahip olsanız da o senin kardeşin ve elbette ki sana ihtiyaç duyacaktır. Belki yarın belki de daha sonra. Kardeşler hep birbirine ihtiyaç duyarlar. Sen de ona ihtiyaç duyabilirsin, dedi Melody ve Sirius'un yanağına bir öpücük kondurup gitti.

Arkasında ise soru işaretleriyle bir adet Sirius bırakmıştı. Ama her ne olursa olsun Melody bunu boşuna söylemiş olamazdı. Bu yüzden dediklerine uyacaktı. Trenden inen Regulus'u gördüğünde yanına gitti.
- Hadi Reg, geç kalacağız annem kudurur, dedi ve elini Regulus'un omzuna attı Sirius. Bu hareketi beklemeyen Regulus anlık afallasa da bu onu mutlu etmişti.

Keşke diye düşündü Regulus. Keşke şapka beni Gryffindor'a seçmek istediğinde korkmasaydım. O zaman her şey daha farklı olabilirdi.

Bombayı attım ve kaçıyorumm
Ay yazılılardan yazmaya vakit bulamıyorum kusura bakmayın büyük ihtimalle aksayacak çünkü bu yedekteki son bölümdü.
Neyse size iyi okumalar, ben ders çalışmayaa!

Evans Twins | Sirius Black Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin