Karma

317 30 14
                                    

Remus ve Ester'in düğünü nişanlandıktan hemen bir hafta sonra yapılıyordu. Çift yeterince beklediğini düşündüğü için böyle bir karar almıştı. Ester, gelinliğinin içinde zarif görünüyordu. Saçlarını dağınık bir topuz yaparak görünümüne şekil katmıştı. Ağır adımlarla rahibin yanına yürüdü Ester. Remus'un içi kıpır kıpırdı. Gerçi kimin evlenirken içi böyle olmazdı ki? Rahip konuşmasına başladı.

- Burada olma nedenini hepimiz biliyoruz. Gençlerimiz evlenmek istemiş bize de onların nikahını kıymak düşer, dedi rahip. Ester, kısa süreliğine Remus'a baktı. Sonra ise Rahibe döndü.
- Sen Remus John Lupin, Ester Olivia Loorey'i eşin olarak kabul ediyor musun? dedi rahip.
- Evet, evet ediyorum, dedi Remus heyecanla. Rahip gülümsedi ve Ester'e döndü.
- Sen Ester Olivia Loorey, Remus John Lupin'i eşin olarak kabul ediyor musun? dedi rahip. Ester derin bir nefes aldı ve konuştu.
- Evet! diye bağırdı Ester sevinçle. Rahip bu nikah şahidi olan Potterlara döndü.
- Nikah şahitleri siz evliliği onaylıyor musunuz? Dedi rahip. James ve Lily birbirine baktı daha sonra ise aynı anda cevap verdi.
- Evet, dediler aynı anda. Böylece Remus ve Ester çifti de evlenmiş oldu.

Kimse o zamana kadar Martin Wilson'ı böyle kaygılı görmemişti. Genelde hiçbir şeyi takmayan umursamaz bir halde olurdu. Kaygılı olmasının nedeni ise karşısında duran adamdı. Babası.
- Eee, Martin o kadar geldik. Konuşmayacak mısın benimle? Bak annen de burada, dedi Patrick. Patrick'in arkasından çıkan esmer kadın Martin'e baktı. Martin karşısında duran kadına ağzı açık bir şekilde bakıyordu. Annesiyle babasını en son 8 yaşındayken aynı odada görmüştü. Onda da derin bir kavgaya tutuşmuşlardı. Sonra da annesi evi terk etmişti. Nedenini ise tam olarak bilmiyordu Martin. Babası annesi gidince onun bu konu hakkında konuşmasını yasaklamıştı. Annesi Martin'e yaklaştı.
- Ah, oğlum neden böyle oldu? Neden ona bu kadar çok benzemek zorundasın? Gerçek hikayemizi bilmek ister misin? dedi Annesi. Martin kafasını salladı.

- Ben 6. Sınıfa gidiyordum. Baban benden bir yaş büyüktü. Beni görmüş, beğenmiş. Geldi çıkma teklifi etti. Ama benim hoşlandığım biri vardı zaten. Baban bu duruma sinirlendi ve... Ben hamile kaldım. Daha çok küçüktüm yapabileceğim bir şey yoktu. Babanla evlenmek zorunda kaldım. Okulu bıraktım ve sana bakmaya başladım. Sen büyürken de tel dileğim onun gibi olmamandı. Ama nerede! Sen de onun kaderinden yürüyorsun. Yapma oğlum. Bu yol yol değil. Kızın olmuş, hiç gidip nazikçe bakmak istediğini söyledin mi? Hayır! Çünkü sen sadece kadını kendine bağlamak için hamile bıraktın. Ama helal olsun ki o kadına, sana muhtaç değil! Siz yaşamayı hak etmiyorsunuz! Sonra kaçtım Martin. Zorundaydım, hatta seni de almak istedim ama o izin vermedi. Beni bulman gerek oğlum, bana işkence ediyor yıllardır. Hala içinde insanlık kaldıysa beni bul, dedi Annesi.

Martin yatağından sıçrayarak uyandı. Gördüğü rüyayı düşünmek istemese de bu elinde değildi. Annesini yıllardır görmemişti. Ama rüyasında söylediği sözlerin hepsinde çok haklıydı. Martin bir canavardan başka bir şey değildi. Ayrıcs bu da yetmezmiş gibi babasına benzemekten gurur duyuyordu.
Yine de annesi hayatta ise onu görmek istiyordu.

Dışarı çıktı Martin. Planlarında biraz yürüyüş yapıp eve dönmek vardı. Lakin arkasından gelen Melody'i görmedi. Melody, Martin'in kafasına çuval geçirdi ve onu sersemletti.

Martin ayıldığında bir hücrede olduğunu fark etmesiyle irkildi. Kaçırılmış mıydı? Kim kaçırmıştı onu? Derken içeriye Melody girdi. Pis bir şekilde Martin'e sırıtıyordu. Martin şimdi çözmüştü olayı. Sokakta yürürken kafasına çuval geçirilmişti. Bunu yapan da kesinlikle Melody idi.
- Çıkar beni buradan! diye bağırdı Martin Melody'e. Melody ise kahkaha attı. Tıpkı Martin'in daha önce ona yaptığı gibi.
- Çıkacaksın elbette, ama sağ mı çıkarsın işte oradan emin değilim. Karmaya inanır mısın Martin? dedi Melody. Martin yumruğunu sıkıyordu.
- Karma mı? Karma ne be? Sana çıkar beni buradan dedim, dedi Martin. Melody gülümsedi.
- Karmanın ne demek olduğunu sana göstereceğim hiç merak etme. Ama ilk önce almam gereken cevaplar var, dedi Melody. Ardından da yanında getirdiği çantasından bir testere çıkardı. Martin bembeyaz kesilmişti. Bunu fark eden Melody daha da keyiflendi.
- Korkma, eğer istediğin cevapları verirsen buna gerek kalmayacak. Muggle yöntemlerini çok küçümseme derim, dedi Melody. Martin bir şey söylememekte kararlı gözüküyordu. Melody ilk sorusunu sordu.

- Voldemort nerede saklanıyor? dedi Melody. Martin ağzını açmadı. Bunun üzerine Melody testereyi çalıştırdı. Martin korkuyla testereye baktı. Melody hiç çekinmeden testereyi Martin'in bacağına doğrulttu. Ardında yavaş yavaş kesmeye başladı. Martin'in çığlıkları tüm karargahta duyuluyordu.
- Eğer sorularıma cevap verirsen, durdurum, dedi Melody. Martin acıdan kıvranıyordu. Bacağı neredeyse kopacak hale gelmişti. Melody'nin üstü Martin'in kanıyla kaplanmıştı. Açıkçası iğrençti. Martin güçlükle konuştu.
- Ben tam olarak bilmiyorum. Sürekli güvenlik amacıyla yerini değiştiriyor. Yalvarırım yapma Melody, diye haykırdı Martin. Bu durumda yalan söyleyemezdi. Melody tam olarak istediği cevabı alamasa da ikinci soruya geçti.
- Peki Voldemort'un planları ne? Neyi amaçlıyor? Sıradaki adımı ne? dedi Melody. Martin acıyla Melody'e baktı. Melody testereyi daha da derine indirince cevap verdi.
- Kurt adamları, devleri yanına çekmek istiyor. Onları dolduruyor. Sıradaki adımı bu. Ayrıca Dumbledore'u öldürmek istiyor, dedi Martin acıdan bayılmak üzereyken.

Martin'in bayılmadan önce hissettiği bir şey vardı. O da sol bacağının artık olmadığıydı. Melody işini bitirdikten sonra çıktı. Dumbledore'a öğrendiği bilgileri aktardı. Dumbledore düşünmeye koyuldu.

Martin bunu fazlasıyla hak etmişti. Yakında da ölecek zaten. Gebersin. Neyse size iyi okumalar, ben ders çalışmaya kaçarr!

Evans Twins | Sirius Black Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin