Maçın Stresi

160 15 11
                                    

Lincoln kızgın bir şekilde Lucius ve Narcissa'nın yanına gelmişti.
- Hâlâ o bulanığın babası olduğunu iddia ediyor, delireceğim. Yokluğunu fark etmezler dediğimde sen öyle san diyor, dedi Lincoln artık bıkmış bir surat ifadesiyle. Narcissa kaşlarını çatarak Lincoln'e baktı.

- Senin de kıza bayıldığın yok ki Lincoln. Madem kızını istiyordun, onu yıllar önce neden aramadın? Şimdi mi geldi aklına bir kızın olduğu? Söylesene, neyin peşindesin? dedi Narcissa karşısındaki adama bakarak. Lucius da bu sorunun cevabını oldukça merak ediyordu. Bu yüzden karısını onayladı. Abisinin de ona karşı olduğunu gören Lincoln, pes etti.

- Of, tamam! Onu geri almak istedim çünkü Katerina ile tekrardan birlikteyiz. Kızının nerede olduğunu bilmek istedi, ben de benimle kalıyor dedim. Çok mutluydu başka seçeneğim yok. Biliyorsunuz Katerina önemli Rus safkan ailelerinden geliyor, dedi Lincoln ağzındaki baklayı çıkararak. İşte şimdi tüm taşlar yerine oturmuştu.

Astrid, kilitlendiği odada, ailesinin onu almaya gelmesini bekliyordu. Onu önemsediklerini biliyordu, tıpkı geleceklerini bildiği gibi. Çok geçmeden camdan taş sesi geldi. Astrid, pencereye yöneldiğinde Fred, George, Harry, Ron, Gilbert, Altair, Dumbledore ve babasını gördü. Şato büyülerle korunuyordu ama Dumbledore iyi bir büyücüydü. Büyüyü kırdı ve Astrid'i aşağıya indirdi. Astrid ilk önce koşarak babasına sarıldı, ardından da sevgilisine. Böylece Lincoln'ün ruhu bile duymadan Astrid'i kurtarmış oldular.

Iris, ortak salonda volta atıyordu. Astrid onun için bir abla gibiydi ve ona bir şey olmasından çok korkuyordu. Kapının önünde duran Astrid'i görünce koşarak ona sarıldı. Abla kardeş kucaklaştılar. Iris, Astrid'in arkasındaki Gilbert ile göz gözde geldi. Gilbert, Iris'e gülümsedi. Iris de ona aynı şekilde karşılık verdi. Aslında biraz zorlasalar iyi anlaşabilirlerdi.

- Evet, bildiğiniz gibi bugün Gryffindor ile maçımız var. Bu maçtan sonra oyuncularda değişikliğe gidilecek ona göre oynayın. Performans düşüşü yaşayanlar takımla vedalaşabilir, dedi Iris oldukça ciddi bir tonla. Herkes tedirgin oldu, Iris sözünün eri bir insandı. O yaparım diyorsa yapardı.

Maç başlamadan önce Angelina ve Iris el sıkıştılar ve maç başladı. Maçı Atlas anlatıyordu.
- Merhabalar Hogwarts sakinleri! Bugün yapılacak olan Gryffindor-Ravenclaw maçına hepiniz hoş geldiniz. Gryffindor oyuna avantajlı başladı! Quafle Lupin'de. Lupin hızla kaleye ilerliyor fakat Kızıl Black -kuzenim olur kendisi- onu engelliyor. Quafle şimdi Ravenclaw'a geçti. Kızıl Black hızla kaleye ilerliyor! George Weasley, bludgerı gönderdi. Iris hızla eğildi ve quafle Cameron'ın koluna geldi. Ooo, durum vahim sanırım. Weasley ikizleri kavga ediyor! Bu krizden yararlan Kızıl Black, Ravenclaw'a sayı kazandırıyor! Altair Black -ki by da kuzenim oluyor- quafleı ele geçirdi. Ve quafleı aldığı gibi sayı yapıyor! Kızıl Black, tutucusuna kızdı! Ama abisi de bayağı yetenekli şimdi bu tutucunun elinde olan bir şey değil! Snitch ortalarda yok sanırım. Quafle tekrar Ravenclaw'a geçti! Cameron hızla ilerliyor! Weasley ikizleri biraz icraat! Sırf sevgilin diye sayı yapmasını engellemeyecek misin Fred? Eğer öyleyse ben de istiyorum sevgili. Gerçi bana bakmazlar, değil mi Crystal? Tamam profesör, ben anlatmaya devam edeyim. Hey bir dakika! Ne ara Ravenclaw bu kadar öne geçti! Şuan tüm umutlar arayıcınız Potter'da! Hadi be! Evet, sanırım Potter snitchi gördü. Bunu fırsat bilen Chang de onun peşinden gidiyor. Ama nafile! Harry Potter snitchi yakaladı! Maçın kazananı Gryffindor! dedi Atlas. Gryffindor tribünlerinden sevinç çığlıkları geliyordu. Iris sinirli bir şekilde takımına dönüp soyunma odasını işaret etti.

Herkes Iris'in söyleyeceklerini bekliyordu.
- Maçtan önce söylediğim gibi bazı kişileri takımdan çıkarma kararı aldım. Eğer ikinci bir şans isteyen olursa kendine çeki düzen versin. Mesela erkek peşinde koşmak yerine Quafle peşinde koşsun, gözleri erkek kesmek yerine snitchi kesmek için olsun. Sizi hemen takımdan atabilirim, iki gün sonra seçmeler olacak. Dağılabilirsiniz, dedi Iris sert bir ses tonuyla. Ardından sadece Astrid ve ikisi kalınca konuştu.

- Acaba kötü bir kaptan mı oldum? Neden böyle oldu? dedi Iris sıkıntılı bir sesle. Astrid kaşlarını çatarak karşısındaki kıza baktı.
- Daha dur, yolun başındasın. Ayrıca bir maç kaybettin diye kötü bir kaptan olmuyorsun. Hatta bence çok bile iyisin, dedi Astrid, Iris'in sırtını sıvazlayarak. Iris gülümsedi ve onlar da soyunma odasından çıktılar.

Iris günün yorgunluğunu bahçedeki ağaçlardan birinin altında kitap okuyarak çıkartıyordu. Birden yanına Gilbert gelince şaşırdı. Normalde gerekmedikçe konuşmamaya özen gösterirlerdi. Bir nevi düşman gibilerdi ama asla düşman olamazlardı.
- Naber lan kızılcık? dedi Gilbert, Iris'in saçlarına dokunarak. Iris kaşlarını çatarak Gilbert'a baktı.
- Ne istiyorsun Gilbert? dedi Iris tersleyerek. Gilbert sırıttı.
- Ayıp ya, insan önce "İyiyim sen nasılsın abicim?" falan der. Gerçekten kırdın beni, dedi Gilbert lafı uzatarak.

- Ben senin kardeşin değilim, git Amaris ile ilgilen. Buraya ne için geldiğini hala söylemedin, dedi Iris cevap bekleyerek.
- Aman be! Neyse ben diyorum ki şu adı Sienna mıydı neydi, onu bana ayarlasana. Kızla bir iki konuştum, bana ilgisi var gibiydi. Sorup soruştursana, ona göre hareket edeceğim, dedi Gilbert. Bu sözler üzerine Iris zaten çatık olan kaşlarını iyice çattı.

- Bana ne ya senin aşk şeylerinden! Kendin sor soruştur. Hem ben o kızla iyi değilim bunu bildiğini düşünüyordum, dedi Iris. Gilbert bunun üzerine sırıttı.
- Sen kızın abisiyle çıkarken iyi, kızı bana ayarlarken mi sorun oluyor? Kıskandın mu sanki biraz? Merak etme, sen Amaris neyse oysun benim için. Ama aynı zamanda da büyük bir düşmanımsın. Ah, bu bakışı evet olarak algılıyorum. Teşekkürler kızıl güzeli, dedi ve uzaklaştı Gilbert.

Iris, kıskanmamıştı hayır. Sadece Gilbert'ın bunu ona söylemesi garip gelmişti. Sanki bir onay bekliyor gibiydi. Çünkü Gilbert normalde başına buyruktu ve kimle ne yapıyormuş pek umrunda olmazdı. Ayrıca Gilbert'ın kendisi için iki kere kardeş iması yapmasından da hoşlanmamıştı.

Çok erken mi oldu ne? Bir süredir bölüm yazamadım kusura bakmayın. Eh, oylar da istediğim gibi gelmeyince pek de yazasım gelmedi. İster istemez siniri bozuluyor insanın. 100 bölüme çok bir şey kalmadı. Bu yüzden her gün değil de üçer dörder gün arayla bölüm gelecek. Sizleri seviyorum, kendinize iyi bakın hoşçakalın!
İyi okumalar!

Evans Twins | Sirius Black Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin