Kadere Boyun Eğme

343 25 24
                                    

Mahzenin kapısı tekrar açıldı. Melody kendinden geçmişti. Bir şekilde uyandırdılar. Bunun için "maalesef" akan kanı durdurmaları gerekiyordu. Bu yüzden hançer yarası gitmişti. Şimdi sorguya çekilecekti. Karanlık lord bu işi Martin'in yapmasını istemişti. Martin de seve seve kabul etmişti.

- Evet, melodycik sana sorularım olacak ve sen de cevaplayacaksın, dedi Martin. Melody güldü.
- Bunu evet olarak kabul ediyorum. Yoldaşlığın karargahı nerede? dedi Martin. Melody sessizliğini korudu. Hiçbir şey söylemeyecekti bu aşağılık insana karşı. Kimseye yoldaşlık hakkında bir şey söylemeyecekti.
- Melody, işleri zorlaştırma. Zihnine girmek zorunda kalırım bak, dedi Martin tehditkar bir sesle. Melody alayla Martin'e baktı.
- Denesene, dedi Melody gülerek. Martin siniri bozulmuş bir şekilde Melody'e baktı. Ve zihnine girmeye çalıştı. Ama bilmiyordu ki sadece Melody'nin ona sunduğu şeyleri görüyordu. Şuanda karargahın yerinin harabe gibi görünen bir kulübe olduğunu sanıyordu Martin. Ama Melody, Martin kat kat daha zekiydi. Zihnini kapamayı biliyordu. Bu ölüm yiyenlerin bilmediği bir şeydi.

Martin zaferle sırıttı.
- Zavallıcık hani zihnine giremezdim? Kendini fazla üstün görme Melody benden tavsiye, dedi Martin göz kırparak. Melody kahkaha attı.
- Senin tavsiyelerini alacağıma Bellatrix'e iltifat ederim daha iyi. Ayrıca kendimi üstün gördüğüm kanısına nereden vardın? dedi Melody. Martin yüzünü buruşturdu. Ardından mahzenden çıktı. Melody daha ne kadar burada kalacağını bilmiyordu. Sadece buradan bir an önce çıkması gerektiğini biliyordu. Ama şuanda çok zayıflamıştı. Ona yemek vermiyorlardı. Haliyle bitkin düşmüştü.

Olayı Dumbledore'a söylediklerinde Dumbledore her yeri araştıracağını söyledi. Regulus'tan faydalanmak istese de daha mezun olmadığı için bu mümkün gözükmüyordu. Bu yüzden Melody'nin yerini kendileri bulmaları gerekecekti. Bildikleri tüm ölüm yiyen sığınaklarını tarasalar da Melody oralarda değildi. Zaten düşük bir ihtimaldi.

Karargahta gerginlik havası vardı. Herkes Melody'nin nerede olduğunu bulmaya çalışıyordu. Rita biraz durduktan sonra aklına bir şey gelmiş gibi ayağa kalktı.
- Ya Malfoyların Malikanesi? Oraya hiç bakmadık, dedi Rita. Herkes onaylar ses çıkardı. Malfoy Malikanesine hazırlıksız gidemezlerdi. Bu yüzden hazırlık yapmaya başladılar. Sadece Melody'nin biraz daha dayanması gerekiyordu. Marlene Melody'nin yokluğundan yararlanarak Sirius'a yanaşmaya çalışıyordu. Pek başarılı olduğu söylenemezdi.
- Sirius, iyi misin? Bence iyi olmalısın. Evans hangi çukurdaysa bulunur. Evans'tan da çok bulunur. Başka birilerine bakabilirsin bence, dedi Marlene Sirius'un yanına yaklaşarak. Sirius Marlene'ye sert bakışlar gönderdi.
- Nişanlım hakkında doğru konuşursan sevinirim Mckinnon. Ayrıca başka birileri kim oluyor? Sen mi? Eğer öyleyse boşuna uğraşma, dedi ve Marlene'nin yanından uzaklaştı Sirius. Marlene artık şansının kalmadığını anlamıştı böylece. Saul'a geri dönmenin vakti gelmişti.

Ölüm yiyenler Melody'nin zihnine göre belirtilen yere gidip karargahı göremeyince bunu Voldemort'a söylemişlerdi. Bunun üzerine çok sinirlenen Voldemort, ölüm yiyenleri azarlamıştı.

Karanlık lordun huzuruna çıkacaktı Melody. Tekrar konuşturma çabaları etkili olmayınca Karanlık lord kendisi bir yolunu bulacağını, huzuruna çıkarmalarını söylemişti. Bu yüzden Melody'i götürmeye gelmişlerdi.
- Ölmek istemiyorsan konuşursun Bulanık. Ya da her türlü ölürsün, dedi Bellatrix kahkahalarla. Melody buz gibi bakışlar attı. Konuşmayacağı apaçık belliydi. Ölecekti. Keşke mektup gibi bir şey yazsaydım diye düşündü. En azından bırakacak bir şeyim olurdu diye düşündü. Fakat bazı şeyler için artık çok geçti.

Lordun huzuruna çıkarıldığında ise istifini bozmadan öylece duruyordu. İçten içe tedirgin hissetse de korkmuyordu.
- Evet, demek sorulan sorulara cevap vermemişsin, dedi Voldemort soğuk bir sesle. Melody bakmakla yetindi. Voldemort her an ağzından lanet çıkacak gibi duruyordu.
- Yoldaşlığın yerini söyle! dedi Voldemort. Melody yine sessizliğini korudu. Bunun üzerine dayanamayan Bellatrix ikinci kez hançeri Melody'e sapladı. Melody sızlansa da dik durmaya çalıştı.
- Söylemek için son şansın, dedi Voldemort. Melody'nin zihnine girmeye çalışıyordu. Ama becerememişti. Bu onu çok şaşırtmıştı. Şu ana kadar zihnine girmek istediği herkesin zihnine gitmişti. Ama bu kız zihnini açmıyordu. Bu da ders aldığının göstergesiydi. Yoldaşlıkta bunu mı öğretiyorlardı?

Voldemort'un dudaklarından tam lanet çıkacakken odayı birileri sardı. Voldemort ve diğerlerinin asalarını uçurmuşlardı. Bunlar Zümrüdüanka Yoldaşlığı'ndan başkaları değildi. Melody, Frank Longbottom'ı gördü. Frank ona git diye bağırdı. Sonuçta Melody'nin asası yanında değildi. Her ne kadar istemese de kaçmaya başladı. Nereye gittiğini bilmiyordu ama Bellatrix'n sapladığı ve daha sonrasında çevik bir hareketle çıkardığı hançer yarası onu savunulmaz hale getiriyordu. Çok fazla kan kaybediyordu. Koşmaya çalışırken koridorun sonunda tanıdık yüzler gördü. Bunlar Çapulculardı. Sirius, Melody'i gördüğü gibi ona doğru koşmaya başladı. Melody'nin artık koşacak gücü kalmamıştı.

- Melody, her yerde seni aradım. Sana bir şey yaptılar mı? Söyle de geberteyim o piç kurularını! İyi misin Mel? dedi Sirius sarıldıktan sonra. Melody karnını gösterdi. Sirius, kanadığını görünce tedirginlikle Melody'e baktı. Melody sonunda gücünü kaybederek yere yığıldı. Sirius hemen kafasını bacağına koydu ve karın bölgesine eliyle bastırdı. 

- Sirius, bana bak. Boşuna uğraşma zaten yeterince kan kaybettim. Eğer başaramazsam, sadece beni unut ve mutlu ol tamam mı? Gerekirse hafızanı sil ama mutlu ol. Ben seni ebediyen seveceğim. Ve eğer başaramazsam, sizleri izleyeceğime söz veriyorum. Benim kaderim buymuş ama seninki de benmkiyle son bulma zorunda değil, dedi Melody. Bu sözler üzerine kimse gözyaşlarını tutamadı. Melody bu sözleri söyledikten kısa bir süre sonra kendinden geçti.

- Hayır, hayır hayır! Melody kalk kıvırcığım. Hadi gözlerini aç. Hani hep benimle olacaktın? Böyle yaparak benimle olmuyorsun ki! Melody ne olur kalk bir tanem! Biliyosun ki gittiğinde son bulacak, dedi Sirius ama bu çabalarının nafile olduğunu biliyordu. Lily hıçkırıklara boğulmuştu. Bağırıyordu. Diğerlerinin de ondan pek bir farkı yoktu. Sirius, Melody'nin zayıf düşmüş bedenini bir çırpıda kucağına aldı. Ve doğruca karargaha cisimlendiler. Sirius için şuan dünya yansa umrunda olmazdı. Şuanda malikanede savaşan bir ekip olmanın verdiği rahatlıkla Melody'i yatırdı. Ölmüş olamazdı. Hikayelerinin mutlu sonla bitmesi gerekirdi. Bu son Sirius'un beklediği son değildi.

Evet, hikayeyi mutsuz sonla bitireceğimi hiç düşünmezdim fakat böylesi daha cazip geldi. Hikayenin tam olarak bittiğini söyleyemeyeceğim ama Melody'nin kısmı sona erdi. Bakalım karakterlerimiz ne yapacaklar? Beklemede kalmanızı öneririm.

İyi okumalarr! Tabi iyi diyebilirsek...

Evans Twins | Sirius Black Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin