1985

281 19 29
                                    

*31 Temmuz 1985, Potterların Evi*
Herkes Harry'nin 5. yaş doğum günü partisi için toplanmıştı. Voldemort'un yenilişi üzerinden neredeyse 4 yıl geçmişti. İnsanlar hala bu unutulmaz zaferi konuşuyordu.

- Bana bak Sirius, eğer Harry o süpürgeden düşerse seni mahvederim! Biraz dikkatli olun, dedi Lily parti hazırlıklarının son aşamasındayken.
- Ben kiminle uğraşayım merlin aşkına! Bir yandan vaftiz oğlum diğer yandan oğlum, James neden yardım etmiyorsun? dedi Sirius ayakta durmaktan yorulmuş bir şekilde. Kızı Bertha ile oynayan James, Sirius'a baktı.
- Ben iyiydim asl- tamam tamam ya geliyorum, dedi James, Sirius'un bakışları sonrası sustu.

Melody, Lily'nin isteklerini almak için markete gitmişti. Markette iken birini gördü. Namı değer "Ravenclaw'lu" takım kaptanı Saul Suarez. Saul, Marlene ile sevgiliydi en son. Fakat Marlene savaşta ölünce ortalıklarda görünmemişti. Şimdi ise kucağında bir bebek vardı.
- Hey Black! Seni uzun zamandır görmemiştim, nasılsınız? Ester nasıl? dedi Saul. Melody, Saul'un sözleri üzerine kaşlarını çattı.
- Biz iyiyiz de sanane Ester'den. O evli ve iki çocuğu var, hala aşamadın mı? Marlene yok muydu en son? Bu çocuk senin mi sorması ayıp? dedi Melody kızmış bir şekilde. Saul derin bir nefes aldı.

- Benim, Marlene'den. Kendisi şuan 4 yaşında. Savaş olduğunda Marls daha yeni doğum yapmıştı. Ama Dumbledore herkesi savaşa çağırınca gitmek zorunda kaldı. Bir de üç oğlum var, onlar Marlene'den değil. O zamanlar Gladys Gold ile beraberdim. Gladys üçüzleri doğururken vefat etti. Ben duygusal boşluktayken Marlene bana destek oldu. Sonra onunla yakınlaşmaya başladım. Evlenecektik, sizin boktan mücadeleniz olmasaydı dedi Saul. Melody bu sözler karşısında hem sinirlenmiş hem de şaşırmıştı. Saul ne ara dört çocuk yapmıştı? Hem de farklı insanlardan.
- Birincisi "bizim boktan savaşımız" olmasaydı böyle rahat rahat gezemezdin Suarez. Üzüldüm, iki sevgilini de kaybetmişsin. Fakat Marlene isteseydi evde kalabilirdi. Dumbledore hamileleri plan dışında gözetmen olarak tuttu. Regina ve Ester evdeydi. Artı olarak Alice de o zaman yeni doğum yapmıştı. Evde kaldı, dedi Melody ters ters bakarak.
- Teşekkürler, neyse ki şuanda karımla gayet mutluyuz. Ondan da 2 kızım old- derken sözü Melody tarafından kesildi.
- Bak Suarez, senin aile ilişkilerin beni gram ilgilendirmiyor. İzninle ödeme yapıp çıkacağım işlerim var, dedi Melody ve Saul'u iterek ödemesini yaptı. Ardından da Saul'un konuşmasına fırsat vermeden marketten ayrıldı.

Melody eve vardığında Lupinler ve Reguluslar çoktan gelmişti. Onlara selam verip Lily'nin yanına geçti. Lily, mutfakta Ester ve Regina ile beraber iş yapıyordu.
- Sonunda Mel! Nerede kaldın? dedi Lily. Melody sırıttı ve üçüne bir bakış attı.
- Ne dedikodular öğrendim bir bilseniz! dedi Melody ve yaşadıklarını teker teker anlatmaya başladı.

- Şu Suarez de amma hızlı çıkmış be! Bu nedir 6 çocuk mu? Ben hayatta dayanamazdım, dedi Lily şaşkınlık ifadesiyle. Ester ise yüzünü buruşturmuştu.
- Canı cehenneme, dedi Ester ve içeriden gelen sesler ile içeri gitti. Artık pasta üflemenin zamanı gelmişti.

Tüm bu konuşmalar olurken çocuklar oyun oynuyordu. Harry doğum günü çocuğu olduğu için ona ilgi gösteriliyordu.
- Hadi Quidditchcilik oynayalım ben evcilikten sıkıldım, dedi Iris babasınınkine benzeyen gri gözlerini Harry'e dikerek.
- Quidditchcilik ne ya? Hem sen Quidditch için daha çok küçüksün, dedi Altair. Iris gözlerini devirdi.
- Sanki sen çok büyüksün! Aramızda bir yaş var o zaman sen de çok küçüksün, dedi Iris kaşlarını çatarak. Altair, kardeşine dil çıkardı.
- Ben büyüdüm artık. Hem ben çok yakışıklıyım diye beni kıskanıyorsun Iris, dedi Altair. Iris tam konuşacakken Harry araya girdi.

- Teyzemi çağırırım görürsünüz. Bugün doğum günüm benim, dedi Harry. Bunun üzerine Black kardeşler sustular. Babasıyla oyunu biten Bertha aralarına katıldı.
- Babam en çok beni seviyor abi. Alex ve seni sevmiyor, dedi Bertha mutlu bir şekilde. Bunun üzerine daha fazla dayanamayan Harry ağlayarak annesinin yanına gitti. Çocuklar birbirlerine baktılar. Sonra suçu birbirlerine atmaya başladılar. Kısa bir süre sonra Lily'nin kızgın sesi duyuldu.

- Bertha ve diğerleri hepiniz buraya gelin! dedi Lily. Lily, çocuklarına genelde pek bağırmazdı. Ama her anne gibi onu da sinirlendiren olaylar oluyordu. Çocuklar, Lily'nin yanına gittiler.
- Neden abinin doğum gününde ona onu üzecek bir şey söyledin kızım? Bu davranışın hiç hoşuma gitmedi. Bir daha böyle bir şey duymayacağım anlaştık mı? dedi Lily kızıl saçlı mavi gözlü kızına. Bertha abisine yaklaştı. Ve yaklaşırken Alex'in ona attığı çelme yüzünden neredeyse düşecekti. Lily'nin kızgın gözleri Alex ile buluştuğunda Alex başını öne eğdi ama annesine fark ettirmeden sırıtıyordu.
-Özür dilerim abi. Ben sadece seni sinir etmek istemiştim, dedi Bertha ve abisine sarıldı. Bunun üzerine Harry yumuşamıştı. O da kardeşine sarıldı. Lily. bu durumun çözüldüğünü görünce rahatladı. Ve Black kardeşlere döndü.

- Siz de kedi köpek gibi atışmayı bırakın. Ah siz Blackler yok musunuz! İnsanı delirtiyorsunuz. Neyse hadi pasta üflemeye, dedi Lily iç çekerek.

Herkes salonda bekliyordu. Sonra Harry'nin önüne pastayı koydular.
- Hadi Harry! Bir dilek tut bakalım, dedi Sirius neşeyle. Harry, Sirius'u dinledi ve dilek tuttu. "Tüm ailem hep birlikte kalsın hiç ayrılmayalım." Ve ardından mumları üfledi Harry. Gilbert, Iris'i iterek Harry'nin yanına geçti. Iris tabiki bunun altında kalmadı. 4 yaşında olmasına rağmen insanları hayrete düşüren bir zekası vardı. Özellikle haylazlık konusunda. Eh, bu konuda abisiyle yarışırdı.

- Ya napıyosun? Baba, baba! Gilbert bana vurdu, çok acıyor dedi Iris. Glbert, Iris'in bu sözlerine şaştı kaldı. Oysaki sadece ittirmişti. Sirius, hemen kızının yanına geldi ve onu kontrol etmeye başladı. Iris tam amacına ulaşacakken arkadan Melody'nin sesi duyuldu.
- Sirius, bırak yanmamıştır canı onun. Sadece Gilbert'a sinir olmuş belli ki, dedi Melody. Bunun üzerine Sirius kandırıldığını anladı ve kızını gıdıklamaya başladı. Iris en sonunda yorulunca bıraktı.

Regulus kucağındaki oğlu Castor'u Regina'ya verdi. Castor, annesinin kucağından indi, kuzenleri ve arkadaşlarıyla oynamaya gitti. Geçen yıllar içinde Regulus-Regina çiftinin iki çocuğu daha olmuştu. Lyra Lorraine Black 1982'de, Atlas Archturus Black ise 1983'te doğmuştu. Lyra siyah saçlarını babasından, kahverengi gözlerini annesinden almıştı. Atlas kumral ve gri gözlüydü. Castor zaten babasının kopyasıydı.

O gün herkes için güzel geçti. James, Sirius, Remus ve Regulus bir süre dışarı çıkmışlardı ve eşlerinin isteklerini almışlardı. Bir de savaş kahramanları oldukları için herkes onlarla konuşup imza almak istiyordu. Bir nevi ünlü sayılırlardı. Bu da hoşlarına gitmiyor değildi. Zaman dediğin çabuk geçerdi. Bunu yakın zamanda anlayacaklardı.

Alın size yeni bölüm. Dün atamadım çünkü tam yazamamıştım. Gece oturup bitirdim. Bu arda shipleri belirledim haberiniz olsun. Hikayenin fazla ömrünün kalmadığını düşünüyorum ama bana belli olmaz biliyorsunuz. Bir de bakmışsınız ki çocukların hayatını da yazmışım. Bu arada bana acil rol modeli lazım. Kafamda bazı isimler var ama bilemiyorum. O yüzden bana rol modelleri önerin. Herhangi bir karakterimle ilgili olabilir. Neyse siz okuyun ben de dizi izleyeyim. Bir şey daha ekleyeceğim. Bölümün adını bilerek öyle yaptım. Neden olmasın değil mi?

"If I could be anybody dead or alive,
I would wanna be my dad in 1985"

Dinleyin güzel şarkı, sarıyor. Zaten biliyorsunuzdur ama yine de söylemek istedim.
İyi okumalarr bu arada!

Evans Twins | Sirius Black Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin