Savaş

294 25 114
                                    

*31 Ekim 1981*
Voldemort, aylardır aradağı Potterların evini nihayet bulduğunda çok sevinmişti. Lakin bu sevinç pek uzun sürecek gibi durmuyordu. Potterların karşı evinden görünmeyecek şekilde Voldemort'u izleyen Ester, haber bekleyen Yoldaşlığa büyücü işi telsizle haber gönderdi.

- Hedef göründü, tekrar ediyorum hedef göründü, dedi Ester ve bekleyişe geçti. Ester evde yalnız değildi. Yanında Regina, Agatha, Castor, Gilbert, Elaine, Astrid, Cedric, Harry, Alexander ve Bertha, Altair ve Iris vardı. Voldemort, elindeki notla sinirli bir şekilde evden çıktı. Ester onun Snape ile konuştuğunu gördü. Bu da planın ikinci evresine geçtiklerinin göstergesiydi.

Haberi alan yoldaşlık Voldemort ve ölüm yiyenleri hazır bir şekilde bekliyordu. Haberi almalarının üzerinden çok geçmeden Voldemort ölüm yiyenleriyle birlikte Hogwarts'a ışınlandı.
- Bana Harry Potter'ı verin, dedi Voldemort emir verir bir sesle. Fakat kimse yerinden kıpırdamadı. Bunun üzerine ölüm yiyenler saldırıya geçti. Tüm Hogwarts savaş haline bürünmüştü. Öğrenciler bile savaşıyordu. Tabi küçükler evlerine gönderilmişti.

Melody ilk başta Lucius Malfoy ile düello ediyordu. Sonrasında son hortkuluk olan Nagini yi bulmasını gerektiğini hatırladı. Nagini ölmezse Voldemort ölmezdi. Planın işlemesi için de bunu yapması gerekiyordu. Dumbledore'un odasına gitti Melody. Portreler onu iyi bir şekilde karşıladılar. Kılıcı aldı ve süratle merdivenlerden inmeye başladı. Arada kendine doğru gelen lanetlerden zor kaçıyordu. Sirius'u gördü, Rodolphus Lestrange ile düello ediyordu. Lestrange Melody'i fark etti ve lanerlerden birini ona attı. Sirius Melody'i son anda lanetten kurtardı. Melody kocasına teşekkür edip hızlıca ilerlemeye devam etti.

Voldemort'un sesi Hogwarts duvarlarında yankılanıyordu.
- Bana Harry Potter'ı verin, kimseye zarar gelmesin. Bana Harry Potter'ı verin, okula dokunmayayım. Bana Harry Potter'ı verin, ödüllendirilin dedi Voldemort'un sesi. Herkes düelloları sürdürüyordu. Bu saatten sonra geri adım atmak yoktu. İşin sonu ölüme çıksa bile.

Melody artık yılanın yakınında olan Frank Longbottom'ı gördü.
- Frank! Yakala, dedi Melody ve kılıcı Frank'e attı. Frank kılıcı yakaladığı gibi Nagini'yi öldürdü. Melody gülümsedi ve düelloda olanlara yardıma koştu. Savaş hız kesmeden devam ediyordu sonuçta.

Ester, evin içinde dört dönüyordu. Plana sadık kalması gerekiyordu. İçinden ettiği duaların haddi hesabı yoktu. Yanındaki Regina artık bu durumdan bıkmış bir şekilde Ester'e baktı.
- Haber verdiklerinde gideceksin işte, Harry hazır mı? dedi Regina, Ester'i koltuğa oturtup. Ester kafasıyla onayladı. Harry için zor olacaktı. Ama yapmak zorundaydı. Hem bir nevi annesi ve babasının yanına gidiyordu. Ölmemişlerse...

Melody karşısına gelen kişiyi görünce sırıttı. Zaten başka kim olabilirdi ki!
- Beni özledin mi bulanık? dedi Bellatrix en kötü gülüşlerinden biriyle. Melody de gülümsedi.
- Çok. Sana bitiyorum, göremeyince var ya böyle sanki ölüyorum, dedi Melody alayla. Bellatrix bozuntuya vermeden cevap verdi.
- Ölmen için beni özlemen gerekmiyor biliyorsun. Ara hemen gelir koparırım o bulanık kafanı, dedi Bellatrix.
- Bekliyor olacağım o halde, dedi Melody ve düelloya başladılar.

Düelloları fazla çekişmeli gidiyordu. İkisi de hasarlıydı şuan. Fakat ikisi de vazgeçmemekte kararlıydı. Dışarıdan bakıldığında düellonun sonunda birinin öleceği belli oluyordu. Bu kişinin Melody olmaması gerekirdi. Sadece Melody ölmemeliydi.

- Çocuklarını da aynı seni öldüreceğim gibi öldüreceğim. İşkence çektireceğim onlara da. Ölürken gözün arkada kalsın. Birazdan olacaklara kendini hazırla kanına tükürdüğüm, dedi Bellatrix asasını daha da dikleştirirken. Melody hareketsiz bir şekilde baktı Bellatrix'e. Sonra o da hazır pozisyona geldi.
- İşte şimdi seni geberteceğim. Avad- derken duraksadı Bellatrix. Melody'den gelen lanet kalbinin üstüne denk gelmişti. Melody'e bir bakış attıktan sonra yere yığıldı Bellatrix. Fazla ego insanı nerelere getiriyordu işte.

Evans Twins | Sirius Black Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin