Antrenman

143 17 1
                                    

- Yine mi? Lütfen ciddi olmadığını söyle, dedi Harry kardeşi Alex'e bakarak. Harry'nin yanında oturan Gilbert ise etrafına bakınıyordu.
- Üzgünüm abi ama hoşlandığın kızın binası artık yeşil ve cıvık bir maddeyle dolu, dedi Alex.
- Hiçte bile, hem sevgilisi var. Onu da geçtim orada kuzenimiz var gerizekalı. Astrid'i de unutma, dedi Harry oflayarak. Görünüşe bakılırsa Ravenclaw binası hiç iyi durumda değildi. Ne kadar kötü olduğunu anlamaları uzun sürmeyecekti.

- Hanginiz yaptınız? dedi Iris. Üstü başı yeşil sıvıyla kaplıydı. Alex, Kızıl Black'in öfkesini bilirdi. Bu yüzden sessiz kalmak istedi. Ama Iris boşuna Ravenclaw'da değildi.
- Alexander James Potter! Bu sefer seni elimden Bertha bile kurtaramayacak, dedi Iris ve kuzenini kovalamaya başladı. Bu kovalama bayağı bir uzun sürmüştü. En sonun da ikiliyi ayrı taraflara sürüklemişlerdi.

- Bırak beni Gilbert, dedi Iris dişlerinin arasından. Gilbert kendisine bakan kıza çevirdi gözlerini. Onun kızıl saçlarına baktı daha sonrasında da istifini bozmadan konuştu.
- Denesenize Bayan Black. Çabanızı seyretmek isterim, dedi Gilbert. Iris tam konuşacaktı ki içeriye abisi Altair girdi. Gilbert hemen kolları arasındaki kızı yere bıraktı. Sonuçta Iris en yakın arkadaşının kız kardeşiydi. Iris, Gilbert onu bırakınca hızla yere düştü. Altair hemen kardeşinin yanına ilerledi.

- Noldu lan burada? Gilbert? dedi Altair kardeşinin yanı başındaki arkadaşına bakarak. Iris ve Gilbert bakıştılar. Fakat ikisi de konuşmadılar. Eğer anlatırlarsa ikisinin de başı yanardı. Gerçi Iris'in giysileri hep yeşil sıvıyla kaplıydı ama.
- Şimdi şöyle ki canım abiciğim. Ben buraya Bertha'yı aramaya gelmiştim. Gelirken de düştüm, düştüğüm yerdeki sıvı üstüme bulaştı. Ben ortak salona gelince de güldüler, sonra ben Gilbert keçisinin önünde ayağım takılıp düştüm, dedi Iris kusursuz bir şekilde uydurarak.

- Vay be iki dakikada ne ya- derken abisi tarafından sözü kesildi Alexander'ın.
- Sen fazla konuşma. Anneme mektup gidince görürsün sen, kadın en sonunda delirecek dedi Harry kardeşine göz devirip.

Bertha koridorda yalnız başına yürüyordu. Kütüphanede ödevlerini bitirdikten sonra ortak salona dönüyordu. En yakın arkadaşı Ginny, abisinden hoşlanıyordu. Henüz bunu Bertha'ya söylememişti ama Bertha anlıyordu. İnsanın aşık olunca karşısındakine bakışları değişiyordu. Demek ki abilerin en yakın arkadaşlarından hoşlanmada bir sakınca yoktu. Ama Bertha rahat edemiyordu. İçini kaplayan bu değişik histen bir an önce kurtulmak istiyordu. Tam ortak salona girecekken sinirle çıkan Iris ile karşılaştı.

- Iris, ne oldu? dedi Bertha kız kardeşi gibi gördüğü kuzenine. Iris ise iç çekti.
- Görünüşe bakılırsa ikimizin de konuşmaya ihtiyacı var. Biraz yürüyelim mi? dedi Iris. Bertha onayladı. Böylece yürüyüşe çıktılar. Bu sırada da konuşuyorlardı.

- Iris hiç birinden hoşlandın mı? Hoşlanmaman gereken birinde, dedi Bertha sırlarını açabileceği tek kişiye. Iris şuana kadar kimseden hoşlanmamıştı. Ama kuzeninin konuyu nereye getireceğinin farkına varmıştı.
- Kimden hoşlanıyorsun? dedi Iris. Bertha'nın mavi gözleri kuzenine gülümsedi.

- Ben sanırım Ronald Weasley'e aşığım, dedi Bertha. Iris buna şaşırmıştı. Beklediği kesinlikle bu değildi. O daha çok Gilbert olmasını falan beklerdi. Hem Ron muydu yani? Sürekli iğneleyici laflarıyla Bertha'yı sinir eden Ron.
- Sen en son ona gıcık olmuyor muydun Berry? Şimdi nasıl oldu da ondan hoşlanmaya başladın? dedi Iris kaşlarını kaldırarak. Bertha bilmiyordu, olayların nasıl bu raddeye geldiğini bilmiyordu.
- Bilmiyorum Irry, demek ki insan en gıcık olduğuna bile aşık olabiliyormuş, Hem belli olmaz belki sen de haz etmediğin birine gönlünü kaptırırsın, dedi Bertha, Ron'u düşünerek. Iris yüzünü ekşitti.

- Yok, ben hiç olmayayım ondan. Tanrı korusun, dedi Iris. Bertha sırıttı. Iris'in gıcık olduğu kişinin kim olduğunu biliyordu çünkü.
- Nedenmiş o? Kim ki o haz etmediğin kişi? dedi Bertha sırıtarak. Iris gözlerini devirdi.
- İkimiz de kim olduğunu gayet iyi biliyoruz Bayan Potter. Daha fazla bu konu hakkında konuşmayalım, dedi Iris. Bertha, onu kızdırırsa neler olabileceğini bildiğinden başka bir konu açtı.

Ravenclaw, Quidditch antrenmanına başlamıştı. İsteyenler izlemeye gelmişti. Birazdan çıkacak olaylar sayesinde izlemeye değer şeylerde göreceklerdi. Elaine ve Cedric, arkadaşları Astrid için gelmişlerdi. Harry ve tayfası ise hem Iris'i hem de Astrid'i izlemeye gelmişti.

Iris, sürekli Cho ile gerilim yaşıyordu. Takımda sadece Cho ve Sienna ile anlaşamazdı. Gerçi onlarla çoğu kişi anlaşamazdı. Cho, snitchi yakalamaktan çok tribünlerdeki Harry ve Cedric'e bakıyordu. Bu kız harbi dönekti.
- Chang! Seni takıma snitchi yakala diye aldılar, erkekleri kes diye değil dedi Iris Cho'ya doğru. Çünkü onun yüzünden birden fazla kez kaybetmişlerdi. Cho, Iris'e göz devirdi.
- Özel hayatım seni ilgilendirmiyor Black, sen kendi işine bak dedi Cho. Iris sinir kat sayıları daha da arttı.

- Özel hayatın umrumda değil zaten, umrumda olan şey Quidditch. Ve senin yüzünden hep kaybediyoruz, dedi Iris. Kızların ikisi de süpürgelerinden inmişlerdi.
- Sen tüm yükü üstüme yükleyerek kaçabileceğini sanıyorsun. Fakat sen de iyi bir Quidditch oyuncusu değilsin Black, dedi Cho. Bunun üzerine Altair ayaklandı ama onu yanında oturan ve "hala küs olduğu" Hermione durdurdu.

- Kanıtla, dedi Iris kendinden emin bir şekilde. Cho anlamaz gözlerle kıza baktı.
- Neyi kanıtlayayım? dedi Cho.
- Kötü bir Quidditch oyuncusu olduğumu kanıtla, dedi Iris son derece sakin bir sesle. Cho takım arkadaşlarına döndü.
- Sizce de bu Black fazla egolu değil mi? Sizce de iyi oynamıyor değil mi? dedi Cho. Astrid kendini tutamayıp kahkaha attı. Sevgilisi Fred ise tribünlerden ona bakıyordu.

- Chang, sana bir bilgi vereyim mi? Ego, Blacklerin kanında olan bir şeydir, her Black'te ufak da olsa vardır. Hem Iris çok da egolu değil. İyi bir Quidditch oyuncusu olup olmadığına gelirsek, cevap oldukça net. Aynı şekilde bu kızın geninde Quidditch oyuncusu olmak var ve gayet de yetenekli, senin aksine dedi Astrid. Iris, Astrid'e gülümsedi. Astrid sürekli onu korurdu. Bir nevi abla gibiydi ona karşı. Tüm takım Iris'in iyi bir Quidditch oyuncusu olduğundan yanaydı. Tabi ki Cho ve Sienna hariç. Onların fikrini önemseyen mi vardı zaten.

- Sana benden bir tavsiye Chang. Kimi seçeceğine hızlı karar ver çünkü ikisi de başkalarıyla daha iyi olurlar, dedi Iris, Cho'ya. Sonra yanına yaklaşarak kulağına fısıldadı.
- Hele ki kuzenimin duygularıyla oyna, işte o zaman seni mahvederim. Gerçi seni mahvederiz demek daha uygun olur, dedi Iris gülümseyerek tribünlerdeki arkadaşlarına baktığında. Cho, Iris'in sözünün eri olduğunu biliyordu. Bu yüzden sessizce uzaklaştı.

Astridim de Astridim. Peki Bertha'nın duygularını ilk Iris'e açması, çok tatlılar ya. Cho orjinal seride de pek sevdiğim bir karakter değildi zaten. O yüzden onu burada bu şekilde yansıtıyorum, sevenleri varsa üzgünüm ama bu hikayede kötü. Sıradaki bölümde biraz Elaine'in babasıyla ilgili düşündüklerini yazacağım. Bu yüzden Martin Wilson karakterini bir anlığına bile olsa görebilirsiniz benden söylemesi.
İyi okumalarr!

Evans Twins | Sirius Black Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin