Zhou Weiqing kaşlarını kaldırarak konuştu: "Uyarı için teşekkürler. Ama, bizim Prenses Müdiremiz nerde? Bu asiller nasıl bu kadar küstah olabiliyor?"
Ye Paopao kahkaha atmadan edemedi: "Sen zeki birisin, nasıl bunu söyleyebilirsin. Eğer Majesteleri, Müdire, olmasaydı, bu insanlar dışarda beklemez, seni çoktan içerde aramaya kalkardı. Ama Müdiremizin bu durumda, bu kadar asil karşısında, böyle bir baskıya direnmesi çok zor. Kendini hazırlaman lazım. Gerçi ben hala akademinin bu durumla mücadele edebileceğine inanıyorum. Sonuçta kararlarını açıkladılar, artık tavırlarını öyle bir anda değiştiremezler."
Zhou Weiqing ruhsuz bir şekilde konuştu: "Buraya gelip beni bilgilendirme zahmetine girdiğin için teşekkürler. Bu iyiliğini unutmayacağım."
Ye Paopao ellerini sallayarak karşılık verdi: "Buraya bir iyilik elde etmek için seni uyarmaya gelmedim. Herhangi sıradan bir insanı uyarmak için zaman ayırır mıydım sence? Bence sen tehlikeli birisin ve gelecekte daha da korkutucu olacaksın. Böyle birinin düşmanım olmasını istemem... o yüzden, ancak arkadaşın olmayı deneyebilirim."
Gözleri buluştu ve Zhou Weiqing gülümseyerek başını salladı. Sağ elini uzatarak konuştu: "Bundan böyle arkadaşız. Ama prensiplerimden şaşmam, halk öğrencilerini benden alabileceğini sanma."
Ye Paopao gülerek cevap verdi: "Arkadaş olduğumuza göre, ha senin altındalar ha benim. Dört yıl içerisinde Yüksek Seviye Birleştirilmiş Ekipman Ustası olacağını iddia ettiğini duydum. Bunu iple çekiyorum! Gelecekte, satacak Birleştirilmiş Ekipman Parşömenin olursa beni bulmayı unutma, kesinlikle iyi bedeller ödeyeceğim. Hadi gidelim, seni yan taraftan sokayım. Bu insanlar aptal, sanki başka bir yerden giremezmişiz gibi ana kapıya dikilmişler."
Dürüst olmak gerekirse, Zhou Weiqing, Ye Paopao'yla arkadaş olmak istemiyordu, en azından şimdilik. Çünkü bu kişiyi okuyamıyordu ve Ming Hua kadar tehlikeli olabileceğini düşünüyordu. Ama şu anda başka şansı yoktu. Fei Li Askeri Akademisine girdiğinden beri birkaç gün içinde fazlasıyla düşman edinmişti. Durduk yere yeni bir düşman daha edinmesi tamamen aptallık olurdu. Üstelik, bir arkadaş eline ihtiyaç duyduğu da ortadaydı.
Üçlü, ana girişin etrafından dolaşarak yan tarafa ulaştılar. Fei Li Askeri Akademisinin duvarlarının bir hayli yüksek olduğu söylenebilirdi. Yaklaşık 6 metre uzunluktaydılar ve üzerlerinde keskin metal çubuklar vardı. Yani sıradan bir insanın oraya ulaşması çok zordu, tabii söz konusu Cevher Ustaları olunca, pek de engel oluşturmuyordu.
Ye Paopao yukarıyı işaret ederek gülümsedi: "Buradan girelim o zaman." Bunu söyledikten sonra sağ kolunu kaldırdı ve avuçlarından yayılan mavi ışıkla birlikte, ortaya buzdan bir sütun çıktı. Ve muhteşem bir manzara eşliğinde, bu sütun uzadıkça uzadı, Ye Paopao'nun bedenini de beraberinde yükseltti. Bir an sonra, 6 metreyi geçti ve Ye Paopao da hızlıca iç tarafa atladı.
Zhou Weiqing ve Shangguan Bing'er birbirlerine oldukça şaşkın bakışlar attılar. İkisi de Ye Paopao'nun bu buzdan sütunu yaratırken herhangi bir yetenek kullanmadığını fark etmişti. Hiç şüphe yok ki, onun Elementsel Cevheri Su nitelikliydi ve Cennetsel Enerjisiyle sirkülasyon sağlayarak kendisine böyle bir şey yaratmıştı. Cennetsel Enerjinin bu şekilde kontrol edilebilmesi gerçekten etkileyiciydi. Sırf buna bakarak, onun kendilerinden daha yüksek yetişim seviyeli olduğunu anlamışlardı, hatta belki Ming Hua gibi 4- Cevherli bir Cennetsel Cevher Ustası bile olabilirdi. Onun Cennetsel Cevher Ustası olacağını düşünmelerinin nedeni de Elementinin saflığı, sudan buza dönüşümünün kolaylığıydı.
Zhou Weiqing de Shangguan Bing'er'i ince belinden kavradı ve sağ ayağıyla yere vurup kuvvetli bir *Bang* sesi eşliğinde karşı tarafa sıçradı. Ve böylece Ye Paopao'nun yanına vardı. Tabii ki Şeytani Sağ Bacağının gücünü kullanmıştı, Ye Paopao kendi gücünü sergilediğine göre, Zhou Weiqing de geride kalamazdı. İnsan, Ye Paopao gibi biriyle arkadaş olacaksa, en azından onun dengi olduğunu kanıtlamalıydı ki işler tersine dönmesin.