Lin TianAo başını sallayarak onayladı: "Bu kesinlikle tüm takımların seçimi, diğer İmparatorluklarla yapacakları mücadeleye güçleri kalması ve ilk sekize girmeyi garantilemek için böyle yapıyorlar."
"Sonuçta bu çekirdek takımlar çok güçlü. Gerçekten onları yenecek gücümüz olsa bile bu mücadele ciddi sonuçlar doğuracaktır, böyle olursa nasıl ilk sekize girebiliriz ki? İlk dörtten bahsetmiyorum bile."
Zhou Weiqing kafasını sallayarak onayladı. Ancak aklında bir fikir oluşmaya başlamıştı. Belki şartlar el verirse, o çekirdek takımla karşılaşmak için ilk sekize girmeyi beklemeleri gerekmezdi.
"Turnuva kuralları anlaşıldı, peki savaşlar ne şekilde? Birebir mücadele mi yoksa takım bazlı mı?" Zhou Weiqing, Lin TianAo'ya detayları sormaya başlamıştı.
Lin TianAo cevapladı: "Ön ısınmalarda dört basit mücadele olur, bir de iki kişi iki kişiye karşı mücadele. Finallerse eleme stillidir. Her takım beş üyesini gönderir, birebir mücadeleler yaşanır. Kazanan kalır, kaybeden elenir, bu bir takımın beş üyesi elenene kadar devam eder. İlk dördün mücadelesi nasıl oluyor bilmiyorum."
"Ön ısınmalardaki dört basit mücadelede kimse takımını iki kez temsil edemez. Ancak ikiye iki kısımlarda basit maçlara katılanlar bir kez daha dövüşebilir."
Cennetsel Cevher Turnuvasının kuralları ve tarzı oldukça basitti, Lin TianAo'nun açıklamaları sayesinde herkes kolayca anlamıştı. Lin TianAo'nun Zhou Weiqing'in önerisini kabul etmesinin nedeni de buydu. Ön ısınmalarda dört üyeyle dövüşmek zor olsa da mümkündü. Özellikle de ikiye iki kısımda tekrar dövüşmek zorunda olacak olanlar için iş zorlayıcı olacaktı.
"Ön ısınmaları geçme şartı beş dövüşten üçünü kazanmak. Önce iki basit mücadele yaşanıyor, sonra ikiye iki, sonra da iki basit mücadele daha gerçekleşiyor. İlk üç mücadele kazanılırsa dört üyenin yalnızca bir kez savaşarak işi tamamlaması mümkün."
Zhou Weiqing başını sallayarak "Anladım." dedi.
Lin TianAo devam etti: "Weiqing, kayıt noktası ZhongTian İmparatorluk Sarayı girişinin yakınında, gidip takımımızı kaydedebilirsin. Ben sana gerekli evrakları dün vermiştim, doğruca gidip takım plaketimizi alabilirsin. Biz burada kalıp iyileşecek ve yetişim yapacağız, turnuva başlamadan önceki gün yapılacak çekilişe katılırız."
"Tamamdır, siz iyice iyileşin, ben gidiyorum. Bing'er, sen benimle gel."
"Ben de gelmek istiyorum!" Karga heyecanlı bir suratla Shangguan Bing'er'i kolundan kavramıştı. İri yarı olsa da sonuçta gencecik bir kızın ruhuna sahipti. Tamamen yeni ve gizemli bir yere girdiği için de çok meraklıydı. Onun tarafından kavranmış olan Shangguan Bing'er'le oluşturduğu tezat ise görülmeye değerdi.
Zhou Weiqing içten bir kahkaha atarak karşılık verdi: "Tamam hadi beraber gidelim o zaman, gel."
ZhongTian Şehri sahiden de çok büyüktü. Dün gece şehre girdiklerinde ortalık karanlıktı ve bunu pek idrak edememişlerdi. Bu sabah ayrıldıklarındaysa saat erken olmasına rağmen şehir bir hayli doluydu. Binalar çok uzun ve eski modaydı, duvarlarında veya çatılarında ilginç heykeller ya da oymalar vardı, gizemli ve tarihi bir hava taşıyorlardı. Buranın Fei Li Şehrinden çok daha farklı bir hava taşıdığı belliydi.
Sokakta yürürlerken Karga çok dikkat çekiyordu; Shangguan Bing'er'in güzelliği bile bu ilginin gerisinde kalabiliyordu.
Tüm bakışları üstüne çeken Karga utangaç bir suratla ilerliyor ve arada bir bağırıyordu: "Neye bakıyorsunuz, daha önce hiç mi güzel kız görmediniz?"