Kolunu birazcık kıpırdatan Zhou Weiqing, kollarında başka bir insanın olduğunu fark ederek şok oldu. Kim olduğunu görmek için başını indirdiğindeyse dili tutulmuştu, gülse mi ağlasa mı bilemiyordu.
Küçük Cadı kolunu bir yastık gibi kullanmaktaydı, tüm gece orda uyuduğu kesindi, Şişman Kediyse ikisinin arasına sıkışmıştı, onun minik başı da Zhou Weiqing'in zavallı koluna yaslanıyordu. Bu yüzden Zhou Weiqing'in kafasını çevirdiğinde gördüğü ilk şey, Şişman Kedi'nin yuvarlak, tüylü kafası oldu.
İçini şeytani, pislik bir dürtü kaplarken koca bir sırıtışla birlikte elini kaldırıp Şişman Kedi'nin burnunu tıkadı.
Şişman Kedi derin bir uykudaydı, burnunun tıkanmasına rağmen uyanmadı, bunun yerine ağzını açarak nefes alışına oradan devam etmeye başladı.
Zhou Weiqing bir anlık afallamadan sonra bir kahkaha patlatma noktasına geldi. Neyse ki kendisini dizginlemeyi başarmıştı, artık başparmağı ve orta parmağını minik buruna bastırmayı sürdürürken, serçe parmağıyla da kaplanın ağzını kapatıyordu.
"-Wuu-" Şişman Kedi nefes alamadığı için uyanmaya başlamıştı. Gözlerini açtığındaysa Zhou Weiqing'in çarpık gülümsemesiyle karşılaştı. Kıvrıla kıvrıla Weiqing'in elinden kurtulan kaplan, sinirli bir şekilde homurdanıyordu.
"Hahaha!" Zhou Weiqing kontrolsüzce kahkahalara boğularak Şişman Kediye sımsıkı sarıldı. Aynı anda kolunu da Küçük Cadı'nın kafasından kurtarmıştı.
Bu hengame Küçük Cadıyı da uyandırmaya başlamıştı. Kız yavaşça gözlerini açarak bulanık bir şekilde önündeki sahneye odaklanmaya çalıştı. Tabii Zhou Weiqing'in varlığını idrak ettiğinde gözleri genişlemiş, gözbebekleri kararmış ve şu şekilde bağırmıştı: "Sen... sen... niye benim yatağımdasın?!"
Zhou Weiqing sinirli bir şekilde karşılık verdi: "Gerçekleri konuşalım olur mu? Ben senin yatağında değilim, sen benim yatağımdasın. Kim bilir niye buradasın... Hmph. Dürüst ol hadi, dün gece ne yaptın bana? Aşağılarımda garip bir his var."
Küçük Cadı hızlıca kalkıp yataktan sıçrarken Zhou Weiqing'e şüpheli bakışlar atıyor, dün gece yaşananları hatırlamaya çalışıyordu.
Dün gece galibiyet yüzünden aşırı heyecanlanan Fei Li Mücadele Takımı üyeleri, alkolü fazla kaçırmıştı. Tabii ki Cennetsel Enerjilerini kullanarak alkolün etkilerine direnmemişlerdi, bu içki içmeyi anlamsız kılardı. Küçük Cadı ilk başta yalnızca onların arasına kaynamak, takımla ilişkilerini güçlendirmek için içiyordu. Ancak zaman geçtikçe ve alkolün etkileri vurmaya başladıkça, küçük partilerinin canlı atmosferi onun da içine işlemişti.
Cennetsel Şeytan Tarikatının Kutsal Kızı olarak çok baskıcı bir eğitim almıştı, küçük bir çocuk olduğu günlerden beri pek çok şey kendisine yasaktı, çevresine kapalı bir kız olarak büyümüştü. Fei Li Mücadele Takımının samimiliğini hissedince de yavaşça onlara kalbini açmış ve kutlamalara tüm benliğiyle dahil olmuş, sonuç olarak en yüksek yetişimli üye olmasına rağmen en çok içen üye unvanına da eriştiği için küfelik olmuştu. Son anısıysa Zhou Weiqing'in onu odasına göndereceğiydi.
Sonrasında olanları ve ne şekilde uyuduğunu ise kim bilebilirdi ki.
Hızlıca kıyafetlerine baktı, darmadağınık olsalar da hepsi yerli yerindeydi, bedeninde de bir gariplik hissetmiyordu. Neyse ki bu küçük kerata ondan faydalanmış gibi görünmüyordu.
Küçük Cadı buna rağmen kıpkırmızı kesildi. Bugüne kadar Zhou Weiqing'le cilveleştiği anlar rolden ibaretti. Sonuçta daha önce hiçbir erkek tarafından dokunulmamış genç bir kızdı. Ona sarıldığını düşünmek bile yer yarılsa da içine girsem diye düşünmesine yetiyordu.