"Demir kendine gel lan artık. Siktir et şu çocuğu oğlum. Bir kere gördün diye ne bu tripler sana yakışmıyor"
Demir arkadaşlarının zoruyla geldiği barda otururken sinir ve kırgınlık yüzünden gülemiyordu bile. O giderken Berzan yüzüne dahi dönüp bakmamış ve sadece gitmesini söylemişti. Gururuna yediremiyordu bir türlü. Bu güne kadar kimse ona öyle davranmamıştı ve kalbi sıkışıyordu.
İlk başta onu sadece öpmek dokunmak isterken şimdi bütün benliğiyle kendisine ait olsun istiyordu ama nasıl yapacaktı bilmiyordu. Çaresizlik içini kemirirken önünde duran bardağı kafasına dikip geriye yaslandı. Şuanda da ona bakan hayran gözler vardı ama o sadece Berzan baksın istiyordu.
"Mete şunu dürtükle kendine gelsin oğlum. Alışık değilim böyle görmeye"
Tunç arkadaşına endişeyle konuşurken o sırıtıp cebinden telefonu çıkardı. Demir sadece izliyordu konuşacak gücü bile yoktu.
"Ben onu kendine getirmeyi bilirim bekle sen." Yanlarından kalktığında telefonu kulağına dayayıp uzaklaşmıştı. Ne yapacağını anlamasalar da seslerini çıkarmamışlardı.
"Tunç ben eve gideceğim" Demir koltukta doğrulduğunda başının döndüğünü hissedip yüzünü buruşturdu. Yine sarhoş olacaktı anlaşılan ve bu canını sıkmıştı. Çünkü daha 2 bardak bile içmemişti. Demek ki insan kalbi kırıkken daha çabuk uçuyordu.
"Hayır gitmeyeceksin. Otur şurda ve kendine gel. Sikeyim senin aşkını da artık. Yeter lan."
Demir ona kaşları çatık baktığında ağzını açmıştı ama yanlarına gelen iki kişiyle geri yuttu. Mete kolunu omzuna attığı Barış ile sırıtarak onlara yürüdüğünde Demir sinirle baktı arkadaşına. Şimdi onu çağırmanın ne anlamı vardı anlamamıştı. Birini unutmak için başkasıyla mı olacaktı yani.
Bundan bir kaç gün önce olsa ağzı sulanırdı ama şimdi öyle değildi. Yine de o kaba bir adam olmadığı için terslemeyecekti. Mete karşılarına geçtiğinde Barış yanına oturup yüzüne baktı. Bu oğlan da yakışıklı ve kumraldı. Zaten o hep en güzellerini bulup seçerdi ve karşılığını da alırdı.
"Demir iyi misin. Mete canının sıkkın olduğunu söyledi benim yüzümden mi?"
Demir o an arkadaşına döndüğünde sinirle gülümseyip başını salladı. Bu seninle sonra görüşeceğiz anlamında bir baş sallamaydı ama o omuz silkip sırıtmaya devam ediyordu.
"Sorun yok. Seni affettim ben kendini üzme artık."
Barış tamamen olaya kendi açısından baksa da sen değilsin diyemezdi. Zaten çocuğu kırmıştı ve bir daha da yapamazdı.
"Affetmene sevindim. Zaten tokatın izi hala duruyor. Bir daha dayak yemek istemem" Bu söylediğiyle oğlan güldüğünde kendisi de güldü. Ama şuan içinde sadece pişmanlık vardı. Ona yaptığı şey yüzünden kötü hissediyordu. Yoksa onu yatağa atmak gibi bir düşüncesi yoktu. Çünkü aklı sadece Berzandaydı.
"Sonunda güldü be. Hadi içelim sonra biz kalkarız değilmi koç"
Mete Tunç'un omzuna kolunu attığında o ciddiyetini bozmadan başını sallamıştı. O da memnun değildi ama şuan kimse kalk git diyemiyordu. Önlerindeki içkileri içip hepsi ayaklandığında Demir dönen başı yüzünden elini kaldırıp tutunacak yer aradığında Barış hızla kolunun altına girip onu kendine çekmişti.
"Yürü hadi eve gidelim. Biraz uyuman gerek"
Demir sarhoş değildi ama vücudu yine uyuşmaya başlamıştı. Onun yüzüne baktığında sırıtarak başını salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENSİZ ASLA (BxB) mpreg
Ficción GeneralDemir ve Berzan'ın hikayesi. İsterseks konuludur..