65

873 74 3
                                    

"Berzan umarım hasta olmazlar ya. Ama güzel oldu değil mi? Hepsi de mutluydu."

Demir kucağında yorgunluktan bayılan bebeğini yatağa yatırırken sevgilisi de iki oğlanı yatırmış onlara bakıyordu. Abisi onları güzel bir yere götürmüş ve yerde dolaşmalarını istemişti. Bebekleri ilk önce
korksa da alışıp otları yolup ağızlarına sokmaya başlamışlardı.

Mira bir ara bulduğu böceği ağzına
sokacakken son anda engel olmuştu. Hoşuna gitmiyordu bu durum ama sevgilisi itiraz etmediği için o
da sessiz kalmıştı. Zaten çocukları da mutlu olmuştu çünkü çığlıkları köyü inletmiş olabilirdi.

Miran ve Mirza sürekli otların üstünde düşüp kalkıyordu ve her yerleri yeşil olmuştu. Abisi kuzuları da sevsinler dese de tüylerini yolup yiyecekleri için sevgilisi kabul etmemişti. Mira çok sık yapıyordu bunu ve hasta olmasını istemiyorlardı. Otların tadına yeterince bakmışlardı zaten.

"Oldu oldu. Çocuklar toprak gördü biraz. Gidince yine evden çıkamayacaklar"

"Bizimde bahçemiz var çıkarlar işte oraya. Daha sallanacak yaşa gelmediler ama olsun."

Demir oğlunun ağzının kenarındaki salyayı sildiğinde yanlarına abisinin kızı gelmişti. Zaten sürekli o ilgileniyordu bebekleriyle. Ayrılırken o da zorlanacaktı kesin ama o da yanlarına gelirdi nasıl olsa.

"Babam sizi çağırdı amca. Çiyana söyle gelsin dedi"

Kız onlara gülmeye başladığında Berzan "ayıp deme öyle" derken Demir kolunu tutup uyarı yaptı. Onun suçu yoktu ve babası sürekli ona çiyan deyip duruyordu alışmıştı o da. Belki bir gün çiyanlıktan
damadıma terfi ederdi.

"Kızma ona hadi gidelim. Şimdi bana sen yap demez umarım."

"Demez demez hadi. Gülüm sen biraz dur başlarında birazdan gelirim ben" kız sevgilisine başını salladığında ikisi de salona geçmişti. Şimdi abisi onlara çiğ köfte yapıyordu ama Demir önceden acı
yemediğini bin kere söylemişti ona.

İnadına yapmayacağını umuyordu.
İçeri geçtiklerinde arkadaşları büyük bir dikkatle abisini izlerken o gerçekten beceriyle yapıyordu. Kendisi hiç yapmazdı böyle şeyler ve öğrenmeye de ihtiyaç duymamıştı. Yengesi sofrayı hazırlarken
yanında bir sürü ek yiyecek koyuyordu.

Gerçekten çok iyi ağırlamışlardı ve bunun altında kalmak istemiyordu. Keşke onlara bir şekilde destek olabilseydi ama abisi kabul etmiyordu bir türlü. Kardeşleri kendi aralarında oyun oynarken Demir arkadaşlarının yanına oturdu.

Yarın gideceklerdi ve seviniyordu. Hem ailesine yük olmamak istiyordu daha fazla hemde evini kendi ailesini çok özlemişti.
Babasıyla konuştuğunda o bile özledik sizi gelin artık diye sitem etmişti.

"Sarı senin için özel yapmışım. Valla sana diyecektim yap diye ama ziyan edersin sen"

Demir önündeki çiğ köfteye baktığında renginin siyaha döndüğünü görmüştü. Bu renk normalmiydi bilmiyordu ama acı olmamasını umuyordu.

"Teşekkür ederim. Yapamazdım zaten. Umarım o renk acıdan öyle olmamıştır. Beni öldürmeyeceksin değil mi gider ayak?"

Sevgilisi gelip yanına oturduğunda abisi ona kaş göz işareti yapmış ve sinsice gülmüştü. Biliyordu bir şeyler olduğunu ama yine de onu kırmak istemiyordu. Sonuçta o kadar uğraşmıştı onlar için. Sanki onu test ediyordu sürekli.

"Demir abartmasan mı kardeşim. Biraz dayanıklı ol. Sanki ömründe ilk defa yiyeceksin?" Mete onun baktığı yere iştahla bakarken omuz silkti. Onlar için hava hoştu ve kendisi dayanamıyordu.

SENSİZ ASLA (BxB) mpregHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin