33

2K 140 6
                                    

Demir onu içeri aldıklarından beri deli gibi bir sağa bir sola giderken arkadaşları da onunla birlikte köşede dikilmiş haber bekliyorlardı. Göz yaşları hala istemsiz akıyordu ve sinir oluyordu. Güçlü durması gerekirdi ama duramıyordu işte. Çok üzülüyordu.
Hastaneye geldikleri anda hemen doktor arkadaşı onları karşılamış ve minik kuşunu sedyeyle içeri götürmüşlerdi. Kendisi de peşinden gitmek istiyordu ama izin vermemişlerdi.

Eğer sağlığı için böyle olacaksa herşeye katlanabilirdi. Ama korkuyordu işte.. çok korkuyordu. Onu daha yeni bulmuşken
kaybetmek istemiyordu. Gözünün önüne sürekli bayıldığı görüntü geliyordu. Koskoca güçlü gördüğü adam kollarının arasına yığılmıştı ve elinden hiç bir şey gelmemişti. Ya doktor çok kötü bir şey derse ne yapacaktı. Ya öleceğini
söylerse ne olacaktı. Ama biliyordu gerekirse onu dünyanın öbür ucuna götürür yine tedavi için uğraşırdı.

Kendine olan öfkesi de çok fazlaydı. Aptal gibi günlerce önünde solan bebeğini doktora getirmemişti. Suçluydu ve bu daha çok canını yakıyordu. Eğer ona bir şey olursa kendisini asla affetmezdi. Bunu kaldırması mümkün değildi.

Boğulduğu düşünceler yüzünden seslice oflarken saçlarını karıştırıp sırtını duvara dayadı. O sırada yanına gelen iki arkadaşı ile bir kaç saniye bakışırken onlarında ne kadar üzgün olduğunu görmüştü. Sağına ve soluna geçip onun gibi duvara yaslandıklarında gözlerini yumdu.

"Keşke daha erken getirseydim onu. Benim yüzümden böyle oldu." Dedi sinirli sesiyle.

"Saçmalama oğlum. Sen onunla bebek gibi ilgileniyordun kendine haksızlık etme be yavrum" Tunç onu
teselli ederken başını sağa sola salladı. İlk defa aşık olmuş ve aynı evde yaşamıştı. Bilmiyordu nasıl
davranacağını.

Çevresindeki herkes ondan bişeyler talep ettiği için onunda söyleyeceğini düşündü
belki de. Kötüyse kötüyüm demeliydi. Ama dememişti işte. Sessizce kendi içinde yaşamıştı.

"Demir topla kendini hadi. Sil şu yüzünü. Birazdan seslenirler bak. Senin güçlü durman lazım. Çocuğa böyle mi destek olacaksın?"

Mete ona sert çıkıştığında doğru söylediğini bilerek derin bir nefes aldı ve elinin tersiyle yüzünü sildi. Berzan onu böyle görürse daha çok korkabilirdi. Zaten ne duyarsa duysun elini asla bırakmayacak ve destek olacaktı.

"Tamam hadi iyiyim ben. Siz de benimle süründünüz gidin en iyisi"

"Bak seni gebertirim Demir. Aptal aptal konuşma. Tabi ki geleceğiz. Hele şu kapıdan sağlam çıksın görelim gideriz."

Arkadaşlarının desteğini hissetmek çok güzeldi. Zaten hep yanında oluyorlardı ve çok seviyordu ikisini. Berzan da belki görürse sevinirdi. Sonuçta ailesi burada değildi ve kendisini yalnız hissetsin istemezdi asla.

"Teşekkür ederim koçlar. Sizi seviyorum" dedi. Bu itiraf tamamen içinden gelerek söylediği bir şeydi.

"Biliyoruz yavrum biz de seni" Onlar sayesinde bir nebze rahatladığında aradan ne kadar zaman geçtiğini bile bilmiyordu. Ona kalsa yıl gibiydi ama emin değildi. O sırada sevgilisinin girdiği kapı açıldığında üçüde hızla yerinde doğrulurken arkadaşı Arda kapıdan çıkmıştı.

Demir özellikle onun ilgilenmesini istemişti bebeğiyle. Çünkü özel durumunu herkese söyleyemezdi.
En azından onun sıkı olduğunu biliyordu. Merakla yanına yaklaştığında "Nesi var?" Diye sordu. Arkadaşları da aynı onun gibi bekliyordu.

"Ayıldı iyi durumda merak etmeyin. Bir kaç test yaptık. Sonuçları elime ulaştı. Sen de gel beraber konuşalım."

Demir onun ayıldığını duyduğu anda derince solurken sanki nefessiz kalmış ve şimdi ciğerleri dolmuş gibi hissetti. Minik bebeğini yalnız bırakamazdı tabi ki. Arda onun sevgilisi olduğunu duyduğu için rahattı. Zaten neyi olduğunu öğrenmeden asla gitmezdi.

SENSİZ ASLA (BxB) mpregHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin