15

2.1K 130 5
                                    

Demir esmerini yatırıp dışarı çıktığında yüzünde sinirden oluşan bir gülümseme vardı. Onu böyle üzdükleri için gidip herşeyi yapabilecekmiş gibi hissediyordu. Ama desteğe ihtiyacı vardı o yüzden arabaya ilerleyip hızla telefonunu çıkardı.

Koltuğa yerleştiğinde ekranı açıp hızla Mete'nin numarasını çevirdi. O böyle konularda daha ataktı ve avukat olduğu için neyin ne olduğunu daha iyi biliyordu. Telefonu kulağına dayadığında hızla açılması ile sırıtmasına engel olamadı. İşi gücü yok muydu bilmiyordu.

"Alo"

"Naber Mete?"

"İyi kardeşim iş güç senden naber. Sesin pek bi enerjik geliyor"

"Öyle yavrum. Sizinle önemli bir işimiz var. Yanıma gelmeniz gerek"

"Hayırdır lan. Ters bişey mi var?"

Demir içi içine sığmazken boynunu  sağa sola eğdi.

"Var. Birileri benim minik kuşumu üzdü onlara hesap soracağız. Tunç'a da haber ver konum atacağım yere gelin"

"Minik mi? Bunu daha sonra hatırlat güleceğim kardeşim. Konumu at geliriz hadi"

Demir telefonu kapattığında arabayı çalıştırıp restorana sürdü. Berzan belki minik değil fazla iriydi ama onun minik bebeği olacaktı. Bunu ona söyleyeceği günlerin gelmesini iple çekiyordu. Bu oğlana fazla tutulmuştu ve içinde pişmanlık yoktu. Berzan onun hayatına girsin her alanını işgal etsin istiyordu.

Kendi kendine kurduğu hayallerin sonunda restorana geldiğinde önce konum attığında hızla arabadan çıktı. Üstündeki takım elbiseyle fazla sert ve ciddi göründüğünü bilerek yürürken duruşunu dikleştirdi. Onlarla tek başına da baş edebilirdi ama polislik olmak istemiyordu.

İçeri girdiği zaman sert ifadesiyle etrafa bakarken gözüne yüzündeki yarasıyla ortalıkta dolaşan oğlan takıldı. Anlaşılan Berzan ona hakkını vermişti. İkisi göz göze geldiğinde parmağını kaldırıp ona gel diyerek işaret yapmıştı. Oğlan çatık kaşlarıyla ona bakarken yanına yürüdü.

"Buyur abi. Gel otur"

"Sen Gürcan mısın?"

Sorduğu soruyla oğlan başını salladığında Demir içindeki öfkenin katlandığını hissederek gülümsedi.

"Demek Berzanla uğraşan sensin. Sıranı bekle. Şimdi git bana patronunu çağır"

Oğlan bir an afallayarak yüzüne baksada başını sallayıp içeri doğru yürüdü. Bu piçlere kim olduğunu gösterip cezalarını kesecekti. İğrenti dolu bakışlarıyla etrafı süzerken içerden çıkan adamı gördüğünde tüylerinin ürperdiğini hissetti. Demek bu adam ona dokunmuştu. Yaşından başından da utanmıyordu anlaşılan.

Gürcan eliyle onu işaret ettiğinde adam çatık kaşlarıyla bişeyler söyleyip yanına doğru gelmişti. Demir onun gelişiyle daha çok sinirlendiğini hissediyordu. Sanki kanı kaynıyor gibiydi.

"Buyurun?"

"Sen patron musun?" Sesindeki öfke yüzünden adam afallarken tedirgince "Evet" dedi. Görmek istediği korku buydu işte.

"Yaşın baya büyükmüş evlisindir de sen kesin"

"Evet de sen kimsin. Yemek yiyeceksen buyur otur yoksa lak lak edecek zamanım yok"

Demir onun pişkinliğiyle gülerek dudağını dişledi. Böyle gizli çok erkek vardı biliyordu. Evlenip çocuk yapıyorlar ve paravan oluşturuyorlardı ama bir erkek görünce ağızlarının suyu akardı.

"Seni ve o piçi buraya gömmeden gitmeyeceğim. Ama önce anlaşmak istiyorum. Ben sonuçta kibar bir adamım"

"Ne anlaşması lan sen kimsin ki?"

SENSİZ ASLA (BxB) mpregHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin