Berzan sinirle odadan çıktığında önünde büyüyen kanı görerek gözlerini yumdu ve seslice ofladı. Bu halde dışarı çıkması da mümkün değildi. O kadar yolu gidecekti ve rezil olmak istemiyordu. Gözündeki yaşlar daha çok sinirini bozarken hızla çantasını alıp odaya gitti. Şimdi ped koymalı ve altını tekrar değiştirmeliydi.
O gelmeden buradan gitmek için aceleyle çantadan bir ped ve eşofman çıkarıp odadaki banyoya ilerledi. Şerefsiz ne saat gelirdi bilmiyordu ama burada daha fazla oyalanmak istemiyordu. Zaten belliydi böyle olacağı. Gerçekte kimse kimseyi bu kadar sevmezdi. Onun da rüyası buraya kadardı işte. Kaderinde yalnız yaşayıp ölüp gitmek varsa sesini çıkarmadan kabul ederdi.
Hızla pedi takıp eşofmanını değiştirirken titreyen elleri yüzünden fazla oyalanmıştı. Sanki acele ettikçe eli ayağına dolaşıyordu.
"Amına koduğum. Aptalsın oğlum sen safsın saf. Hemen inanıyorsun"
Kendi kendine öfkeyle söylenirken batmış eşofmanı çöpe atıp hızla banyodan çıktı. Birde durup kanlı şeyi başkasına yıkatacak değildi. Yatağa koyduğu çantayı eline aldığında kasıklarındaki artan ağrı yüzünden iki büklüm olmamaya çalışarak odadan çıktı. Keşke ağrı kesici alsaydı ama yanında yoktu. Derin derin nefesler alırken aletinden sızan kanı hissederek kapıya doğru yürüdü.
Geldiği zaman rahat rahat tek başına yaşardı o da. Kapıya yaklaştığında duyduğu anahtar sesiyle aniden duraksarken kalbindeki acı ve heyecanla öylece bekledi. Yine de onu göreceği için heyecan yapıyordu hala. Gözlerini elinin tersiyle hızla silerken Demir kapıdan içeri girmiş ve onu fark etmeden kapatmıştı.
Berzan ne yapacağını bilemeden karşısında dikilirken onunla göz göze geldiklerinde sinirden yine gözleri dolmuştu. Demir yüzündeki şaşkın ifadeyle yüzüne ardından elindeki çantaya bakıp yavaşça yanına yaklaştı. Yüzünde sadece endişe vardı.
"Berzan.. nereye gidiyorsun?"
Berzan onun üzgün ve dağılmış ifadesine bir kaç saniye bakıp hızla yanından geçmeye çalışırken yine kolundan tutulmuştu.
"Öylece çekip gittin. Madem istemiyorsun söyleseydin ya. Ben gidiyorum"
Kolunu kurtarmaya çalışırken Demir daha sert tutup kendisine doğru çevirip yüzüne korkuyla baktı.
"Berzan.. saçmalama gidemezsin. Ben o yüzden değil.."
"Ne öyleyse şerefsiz. Bırakıp gittin işte. İstemiyorum demek zor muydu. Bırak kolumu"
"Ben... bunları almaya gitmiştim" Berzan elinde tuttuğu poşeti şimdi fark ederken Demir ona doğru uzatmış ve içindeki bir sürü çikolatayı ve pedi görmüştü. Berzan gördüğü şeylerle afallarken onun yüzüne baktığında Demir elindeki çantayı alıp hızla çekerek yere koymuştu.
"Gidemezsin Berzan. Ben özür dilerim o an şok geçirdim"
Berzan o an içindeki yoğun duygular yüzünden yine gözleri dolarken dudağını dişledi. Yani bırakıp gitmemiş miydi. Ama neden tek kelime etmemişti. İçindeki kırgınlık öfkeye dönerken omzuna sertçe vurup geriye sendelemesine neden oldu.
"O zaman niye bişey söylemedin. Gittin, beni istemiyorsun sandım. Ne düşündüm haberin var mı ulan senin?" Öfkesi ve acısı yüzünden sesi titrerken gözünden akan yaşa engel olamıyordu. Böyle zamanlarda aptal gibi ağlamaklı olması daha çok sinirini bozuyordu.
Demir doğrulup elindekileri yere bıraktığında hızla onu kendine çekip beline sarıldı. "Berzan çok özür dilerim. Ben düşünemedim. Sadece şaşırdım ve sana onları almak istedim. Evde yok diye. Lütfen gitme."