27

2.1K 124 2
                                    

Demir oturduğu kapının önünde beklerken kaç saat geçtiğini bile bilmiyordu. Dakika bile olsa ona saat
gibi geliyordu. Kımıldamadan onu beklerken yaptığı aptallıklara ağlıyordu. Bu zamana kadar hiç akıllıca
davranmamıştı. Her gün birisiyle birlikte oluyordu ve ikinciyi midesi kabul etmiyordu.

Nasıl bu kadar iğrenç bir insan olabilmişti aklı almıyordu. Ama herkes bunu bile bile kabul edip ona
kendi istekleriyle geliyorlardı. Çünkü ne kadar çapkın ve iğrenç olsa da yakışıklı bir zengindi. Hep bunu kullanıp deli gibi içip eğlenceye vurmuştu. Aşka inanmıyordu. Çünkü her şey onun için çıkar ilişkisiydi.

Ama Berzan onun feleğini şaşırtmıştı. Nasıl da ilk gördüğü anda aşık olmuştu bilmiyordu. Hırçın ve asabi hali, esmer güzel yüzü resmen onu kendisine çekmişti. İlk başta karşılık alamadığı için inat ettiğini bile düşünmüştü ama bu inattan çok fazlasıydı. Onu deli gibi seviyordu. Yoksa şimdi kapının
önünde oturup çocuk gibi ağlamazdı. Normalde de duygusal bir adamdı ama Berzan onu daha duygusal birine dönüştürmüştü.

Artık sert zeminde oturmaktan uyuşan kalçaları yüzünden ayağa kalkarken onun gelmeyeceğini düşünerek gitmeye karar verdi. Onu bırakmasına izin vermeyecekti. Muhtemelen evine gitmiş
olmalıydı o yüzden önce oraya bakacaktı. Ama onun arabası da yoktu, nasıl gittiğini de merak ediyordu. Ya ağrısı başlarsa ya da üstü batarsa ne
yapacaktı minik bebeği. İçindeki pişmanlık yüzünden akan gözyaşlarını elinin tersiyle silip burnunu çekti.

Aşk gerçekten insana acı veriyordu bunu anlamıştı. Hem de fazla acı veriyordu. Kalbi çok ağrıyor ve aldığı nefes batıyordu. Kapıyı kapatmadan içeri geçip arabanın anahtarını almak için salona geçti ve hızla sehpanın üstünden aldı. Daha fazla bekleyecek gücü yoktu. Ne olursa olsun onu eve getirecekti.

Anahtarı üzgünce elinde sallarken dış kapıya doğru yürüdüğünde bir anda kapıda dikilmiş ona sert ifadesiyle bakan esmerini gördüğü anda şokla gözleri açılmıştı. Gelmişti demek ki bırakmamıştı onu işte.

Titreyen dudaklarıyla "Berzan geldin" diyerek ona doğru koşup hızla beline sarıldı. O sırada fazla hızlı geldiği için sevgilisi geriye doğru girmişti.
Başını omzuna dayayıp şimdi de sevinçten ağlarken ne diyeceğini bilmiyordu. Onu bırakmamıştı ve bu
yeterdi. Berzan tepki vermeden öylece dururken o beline daha sıkı sarıldı.

"Tamam geldim işte ağlama. Geçelim içeri"

Berzan ona kızgın sesiyle konuştuğunda omuz silkerek "banane" dedi. Bırakmak istemiyordu. Tekrar giderse ya da çantasını almaya geldiyse
ne yapacaktı. Berzan derin bir nefes aldığında kollarını tutup zorla kendisinden ayırırken başını da
kaldırmak zorunda kaldı. Mavi gözlerinin kıpkırmızı olduğuna emindi.

"Nereye gittin?"

Burnunu çekerek sorduğu soruyla Berzan dudaklarını birbirine bastırmış sanki gülmemek için zor duruyor gibiydi. Ağlayınca komik göründüğünü biliyordu zaten. Beyaz yanakları ve burnu kızarıyordu. Ama yapacak bir şeyi yoktu.

"Valla çocuk gibisin aynı. Nere gideceğim, gittim arka bahçede oturdum. Yürü içeriye de elini yüzünü yıka hayde"

Demir onun dediğine sevinçle gülümseyerek başını salladı. Yani hiç gitmemişti minik kuşu. Berzan içeri
doğru yürüdüğünde kendisi de hızla banyoya gidip aynanın karşısına geçti. Eskiden bu hale gelmek için rol yapardı ama şimdi gerçekten dağılmıştı. Gözleri ve burnu kızarmıştı. Nefesini çocuk gibi içine titrek titrek çekip suyu açtı ve yüzünü yıkadı. Bu kadar dağılmış olmak canını sıkmıyordu. Sonuçta seviyordu
ve acı çekiyordu.

Yüzünü yıkadıktan sonra havlu yerine ıslaklığı tişörtünün koluna silip hızla dışarı çıktı. Onu gidip içerde göremez diye ödü kopuyordu. Büyük adımlarla salona geçip baktığında Berzan sırtını koltuğa yaslamış düşünceli şekilde yere bakıyordu.

SENSİZ ASLA (BxB) mpregHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin