Geri Sayım

4-Deney Devam Ediyor

Laboratuvarın kapısını sert bir hamleyle açıp hızla içeri dalan Profesör Sarah Nelson, soluk soluğa kalmıştı. Fazlasıyla telaşlı görünüyordu. Hissettiği korku ve endişe bütün çıplaklığıyla yüzüne yansımıştı. Asistanı Jeff hiç istifini bozmadan O'na baktı, sonra sakince önüne döndü. Elindeki tüplerde bulunan renkli karışımları şöyle bir süzdü ve dikkatlice yerine koydu. Ellerinde, içinde sihirli karışımlar bulunan çok önemli tüpler tutuyormuş gibi bir hali vardı. Rengarenk tüpler laboratuvarın soğuk görüntüsü bir nebze olsun azaltıyor ve yerine daha canlı bir hava bırakıyordu. Neredeyse bütün vakti bu laboratuvarda geçiyordu Jeff'in. Maskesini, önlüğünü ve eldivenlerini soğukkanlılıkla çıkarıp Sarah'a doğru yavaş ve rahat adımlarla yürüdü. Üzerinde sinir bozucu bir sakinlik vardı.

Bu sırada laboratuvarın köşesindeki lavaboda elini yüzünü yıkayan Sarah, başını ellerinin arasına aldı. Düşünmekten zihni yorulmuştu. Derin bir nefes aldı. Ciğerlerine dolan oksijen göğsünü genişletti. Oksijenle yenilenen zihni daha hızlı çalışmaya başladı. Düşünceler zihninde dolanıyor, beyninin her bir kıvrımına doluşuyordu. Jeff'in sakin ve umursamaz tavırları Sarah'ın sinirlerini fazlasıyla bozsa da bu konu üzerinde çok fazla durmadı. Zaten ara sıra onda bu gariplikleri fark ediyordu. Asistanı biraz tuhaf bir insandı. Sarah henüz tam olarak sebebini anlayamasa da Jeff'in günden güne daha da garipleştiğini geç de olsa fark etmişti. Asistanının tavırlarının yine neden böyle değişmiş olabileceğine kafa yormayı bıraktı. Zihnini fazlasıyla yoran düşüncelerinden sıyrıldı ve Jeff'e döndü:

" Yukarıdakiler fena halde bastırmaya başladı Jeff. İşler gittikçe kızışıyor. Olaylar iyice karışmış durumda. Projeye ortak olan diğer profesör ve proje yöneticileri yeni bilgiler edinmişler. Ne yazık ki garip cinayetler, intiharlar, ölümler fazlasıyla artmış durumda. Önüne geçemez olduk. Birşeyler yapmalıyız. Ciddi birşeyler. Dünya gittikçe daha da kötüye gidiyor. Bu şekilde devam ederse çok yakın zamanda cehenneme çevirecekler güzel dünyamızı. Elimizi çabuk tutmalıyız Jeff. Bir an önce yeni formüller bulsan iyi olur. Hızlanmalıyız. Sinirler iyice gerilmeye başladı çünkü."

Sarah durmadan, dinlenmeden, hattâ neredeyse nefes bile almadan hızlı hızlı konuşuyordu. Jeff ise sadece sessizce onu dinliyor, arada bir başıyla söylenenleri onaylıyordu. Sarah'ın üzerindeki telaşın aksine Jeff'in zihnine yüksek oranda sakinlik ve rahatlık hakimdi.

Jeff yine istifini bozmadı. Aynı sinir bozucu sakinlikle başını hafifçe eğdi, gülümsedi ve Profesörü onayladı. Sarah, Jeff'in yanağındaki gamzeyi ilk kez farketmişti. İç sesine hakim olamadı.

"Tanrı aşkına! Jeff ile neredeyse dört yıldır beraber çalışıyoruz ama ben ilk kez fark ettim. Sanırım annem "İşinden başka bir şeyi gözün görmüyor." derken haklıymış. Onca zaman fark etmemem bir tuhaf gerçekten. Zira fazlasıyla belirgin bir gamzesi varmış. Her neyse. Belki de çok fazla gülümsemediğinden fark edememişimdir."

diye düşündü. Jeff fazla gülümsemezdi. Çok nadir gülümserdi. Az konuşur hattâ mecbur kalmadıkça hiç konuşmazdı. Sarah O'nun bu tuhaf hareketlerine zamanla alışmıştı. Garip bir kişilik olduğunu kısa zamanda anlamıştı. Fakat gamzesini daha yeni fark etmişti. Ancak bunca zamandır fark etmesi gerektiği halde fark etmediği çok daha önemli şeyler vardı Sarah'ın. Jeff'in tuhaf yapısının bir sebebi vardı ve ne yazık ki Sarah bunu çok geç öğrenecekti. Sarah neden 4 yıldır Jeff'in belirgin özelliklerini fark etmediğini düşünürken aslında Jeff de Sarah ile aynı şekilde düşünüyordu.

"Dört yıldır beraber çalışıyoruz. Profesör fazlasıyla yoğun çalışıyor. Vaktinin çoğunu laboratuvarında geçiriyor. Neredeyse günün her saati beraberiz ama beni bir türlü fark etmiyor. Birlikte çalışmamıza rağmen beni fark etmiyor. İşinden başka bir şeyi gözü görmüyor."

Gerçekler gizli bir hazine gibi saklanmıştı zamanın derinliklerine. Herşeyin açığa çıkması biraz zaman alacaktı. Ancak eninde sonunda herşey ortaya çıkacaktı. Sarah bir türlü farkına varamasa da, Jeff bunu açıkça itiraf edemese de, asistanı Jeff, Sarah'a içten içe delicesine, takıntılı bir aşk besliyordu. Fazlasıyla tuhaf olaylara gebe olacak fazlasıyla takıntılı bir aşk...