30-Yağmur'un Rüyâları

514 204 63
                                    


Sonunda beklenen gün gelip çatmıştı. Sabahın çok erken saatleriydi. Kuşlar neşeli cıvıltılarıyla günü şenlendirirken, sıcak güneş ışınları pencereyi delip geçerek, Yağmur'un yatağına ulaşıyordu. Yüzünde hissettiği sıcaklık Yağmur'u uykusundan uyandırdı. Gözlerini açtı ve hızlı hızlı kırpıştırdı. Gözleri yanıyordu. Acıyla gözlerini açtığı gibi geri kapattı. Güneş ışıkları direkt gözlerine nüfus etmişti. Gözlerini kısarak perdeye yöneldi ve aceleyle perdeyi çekti. Derin bir nefes aldı. Ciğerleri havayla doldu. Nefesini tuttu ve yavaşça geri bıraktı. Kollarını gerdi ve boynunu hareket ettirdi. Yatağın içinde oturup düşünmeye başladı. Yine o rüyâlardan görmüştü. O son derece gerçekçi tuhaf rüyâlardan. Artık bıktığı, görmekten nefret ettiği, görmek istemediği, kurtulmayı delicesine istediği rüyâlardan.

Düşüncelerinden sıyrıldı. Heyecanla yataktan kalktı. Heyecandan gece çok fazla uyuyamamıştı zaten. Bugün büyük gündü O'nun için. Sarah ile projesiyle ilgili detayları konuşmak için randevusu vardı Yağmur'un. Mary'nin yönlendirmesi ile, Sarah'ın projesinde çalışma olanağı... Kendisini, bilgisini ve yeteneklerini kanıtlamak için mükemmel bir fırsattı bu. Kimseye anlatmadığı özel yeteneklerini, eğer yeterli güveni verebilirse, O'na gerçekten güvenebilirse Sarah'a anlatacaktı. Olayların seyrini hatrı sayılır oranda değiştirebilecek kadar özel yeteneklerini...

Ciddi bir şekilde hazırlanıyordu Yağmur. Şık bir takım giydi. Beyaz, dantelli, güzel bir gömlek. Üzerine siyah renkte, ceplerinin üst kısmında beyaz şeritler bulunan sade ama bir o kadar da hoş bir ceket geçirdi. Ceketle aynı renkte, yandan hafif yırtmacı olan bir etek giydi. Hafif bir makyaj yaptı. Ve uzun saçlarını at kuyruğu şeklinde sıkıca topladı. Son derece ciddi, akıllı, başarılı ve yetenekli bir iş kadını gibi görünüyordu şimdi. Kendine güvenen, güzel ve ciddi bir kadın gibi...

Profesör Doktor Sarah Nelson ile buluşma günü belirlendikten sonra, o önemli gün gelene kadar geçen süre zarfında epey hazırlık yapmıştı Yağmur. CV'sini içeren bir dosya, mezun olduğu okulla ilgili tanıtıcı belgeler, diploması, başarı belgeleri, hazırlamış olduğu tezler, görev aldığı bilimsel araştırmalar... Aklına gelebilecek her şey elindeki dosyalara özenle yerleştirilmişti. Bir dosya vardı ki içlerinde en önemlisiydi. Dosyaları çantaya düzgün bir şekilde yerleştirdi. Onun için en önemli dosyayı -kırmızı dosyayı- diğerlerinden ayrı bir bölmeye koydu. Derin bir nefes aldı. Ve evden çıktı. Aklından tonla şey geçiyordu.

''Acaba Sarah ne kadar güvenilir. O'na bu sırrı verebilir miyim?''

Durakladı.

''Saçmalama.''

dedi kendi kendine.

'' Hiç tanımadığın biri ne kadar güvenilir olabilir ki?''

Aklından geçen bir başka düşünceyle afalladı. Peki, insanları iyi bir insan olmaya yöneltmek ve kötü insanları düzeltmek amaçlı bir empati projesi geliştiren bir kadın ne kadar kötü olabilir ki? İçinde zorlu bir savaş vardı Yağmur'un. Aklında melek ile şeytan savaşıyordu. Yağmur hangisine inanacağına karar veremiyordu? İyi ile kötüyü ayırt edemez olmuştu zihni.

Emri verdi kendine. ''Odaklan Yağmur. Tek atışın var. Ya bu projede bu kadınla çalışacaksın ve varını yoğunu ortaya dökeceksin, ya da en başından vazgeçeceksin. Odaklan... Odaklan ve bir karar ver.''

Son zamanlarda pek de sağlıklı düşünemiyordu. Başına gelenler, ailesini kaybetmesi, yapayalnız kalması... Bütün bunlar Yağmur'u darmaduman etmiş, karar mekanizmasını yıkmıştı âdeta... Aynaya baktı. Aynadaki yüzüne dikkatle baktı. Simsiyah gözleri ışıl ışıl parlıyordu. Kırmızı dosyanın içindekileri düşündü. Gülümsedi. Gözleri parladı.

Geri SayımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin