74- Acı Gerçek

76 15 11
                                    


"Bir kent vardı denizin içinde
Boğazın sularına gömülmüş bir hikaye
Hiç olmamış,
Hiç yaşamamış,
Hiç ölmemiş insanlar vardı o hikayede...

Kimsesiz bir sahilde
Karanlık bir rıhtımda,
Bekleşiyoruz mülteci botları misali

Hiç olmadık biz dostlar
Ve hiç ölemeyiz biz
Ne sen
Ne ben
Ne o
Ne biz
Ne de deniz...
Hiç ölemeyiz biz
Ölmemeliyiz...
Çünkü biz hikâyenin sonunu yazmadan ölürsek
Hikâye kötülerin eline geçer
Biz hikâyenin mutlu sonunu yazamadan ölürsek
Hikâyenin sonu kötü biter.
Kötü biteriz biz..."

Gözlerinden süzülen bir damla yaş henüz kurumamış mürekkebin üzerine damladı ve bir kelimenin dağılmasına neden oldu.

Son satırın son kelimesi. "Biz" kelimesi.

İçini çekti ve elindeki kalemi usulca masaya bıraktı.

"Dağılan kelime de bu oldu... Bizim gibi dağıldı "biz" kelimesi. Defterim bile tutamıyor bizi bir arada. Bizi bir defterde dahi getiremiyorum bir araya..."

Omzunda hissettiği sıcak el ile irkildi Yağmur.

"Yorgunluktan gözlerin kızardı. Parmakların uyuşmadı mı yazmaktan?"

dedi yaşlı ve titrek bir ses.

"Biraz dinlenmeye ne dersin?" dedi daha yumuşak ve insanın içine bir deniz havası serpiştiren, ötekinden çok daha genç ve dinç çıkan bir diğer ses.

"Parmaklarım..." dedi içini çekerek.

"Keşke... Keşke bu hikâyenin sonunu mutlu bitirebilselerdi..."

Derin bir kuyunun dibindeki karanlığı andıran tuhaf bir sessizlik oldu. Sonra yaşlı bilge bir kuyunun dibinden seslenircesine, yukarıdan birinin duymasını beklercesine konuşmaya başladı:

"Hikâyelerin sonunu, yazılmadan önce bilemezsin. Bu hikâye henüz bitmedi Yağmur. Daha yazılacak çok şey var."

Başını salladı Ash:

"Evet. Yapacağımız çok iş var. Dağılmanın sırası değil. Sarah seni böyle görmeyi istemezdi. Onun için bir şeyler yap isterdi."

Yağmur sinirli bir şekilde masadan kalemi aldı ve yere fırlattı.

"Yapıyorum zaten! Elimden gelen tek lânet olası şeyi yapıyorum! Yazmak! Elimden gelen tek şey Sarah'a dair en ufak bir hatırayı bile beynimin karanlık dehlizlerinde kaybetmemek için yazmak... Ona dair herşeyi kanıtıyla, belgesiyle sonsuza dek saklamak. Unutmamak. Unutturmamak. Elimden tek gelen bu."

Ağır adımlarla ilerledi Aeron odada. Sığındıkları ormanda bulabildikleri küf kokulu, ahşap evin zemininde attığı adımlar diş kamaştırıcı bir şekilde gıcırdatıyordu küflenmeye yüz tutmuş zemini. Yağmur bu sesten ve kapı gıcırtısından oldu olası nefret ederdi. Kulaklarını tırmalayan bu sesin canını yakmak gibi bir şansı olsa bütün hırsını ondan alabilirdi. Eskimiş duvara doğru yöneldi. Takvime yaklaştı ve bir yaprak kopardı takvimden.

"Bir yaprak daha düştü işte. Ve sen hâlâ gelmedin bize... Bunu yapma bize. Ne olur dön. Yoksa kendimi asla affetmem..."

Aeron Yağmur'a yaklaştı ve omzundan tuttu.

"Senin hiç bir suçun yok. Öbür türlüsü daha kötü olacaktı belki. Sen doğru olanı yaptın belki de..."

Yağmur gözlerinden fışkırmak için bekleyen yaşları daha fazla tutamadı ve gözyaşları içinde haykırdı:

Geri SayımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin