7-Buluşma

1K 483 149
                                    


Sarah cep telefonunun sesiyle irkildi. Gözlerini açmaya çalışmak ölüm gibiydi. Göz kapakları, tehlikeli mahzenlerin girişlerindeki demir kapılar gibi ağırdı. Dişlerini sıktı. Kapanmak için direnen zümrüt gibi güzel, parlak, yemyeşil gözlerini açtı. Alev alev yanıyordu sanki gözleri. Gece hiç uyumamış, sabaha kadar çalışmıştı. Uykusuzluktan isyan eden gözleri gün ışığıyla savaşıyor gibiydi. Silkelendi ve kendine geldi. Uzun uzun çalan cep telefonunu eline aldı. Israrla arayan isim asistanı Jeff'ti.

"Merhaba, Jeff."

"Merhaba Profesör, nasılsınız efendim?"

"Yorgun... Ama toparlarım, iki bardak filtre kahveye bakar."

"Önemli haberlerim var. Acil durum. Sizinle projenizle ilgili görüşmek isteyen bir beyefendi var. Özel olarak konuşmanız gerektiğini söyledi ve projenizde size yardımcı olmaktan mutluluk duyacağını belirtti. Caddenin karşısındaki kafede olacakmış. Sizinle tanışmak için can atıyormuş. Teşrif ederseniz çok memnun olurmuş-muş.... Fazlasıyla kibar, dokunsan kırılacak."

diye tamamladı Jeff sözlerini. Kıskançlık duygusu göğsünü sıkıştırmıştı bir an için.

"Tamam birazdan hazırlanıp çıkıyorum. Görüşürüz."

dedi Sarah.

"Görüşmek üzere."

diyerek hüzünle cevapladı Jeff.

Sarah telefonu kapattı. Jeff'e iyi olduğunu söyledi ama aslında hiçte iyi değildi.

"Kahretsin, bu nasıl bir baş ağrısıdır böyle?"

Elindeki bardağı daha sıkı kavradı, tek hamlede içerisindeki kahveyi içti ve hazırlanmak için odasına yöneldi. Hızla içtiği sıcak kahve, boğazından midesine doğru ilerlerken önce canını bir hayli yakmış, sonrasında ise hissiz bırakmıştı.

Hissiz kalmak... Sarah bu düşünceye çok uzak değildi. Aylardır, bütün dünyayı sarmış olan bu kaosa ölümcül darbeyi vurabilmek için çabalıyor, hissiz kalmış insanlara bir nebze olsun bir şeyler hissettirebilmek için türlü türlü yollar deniyordu.

Yorulmuştu. Sürekli çalışmaktan, uykusuz kalmaktan sıkılmış, tatile ihtiyaç duymaya başlamıştı. Yatak odasına doğru yöneldi. Gardırobuna doğru yaklaştı. Boy aynasına şöyle bir baktı.

"Tanrı aşkına ne yapıyorum ben?"

Hayatını işine adamıştı. Ne bir eşi vardı ne de bir erkek arkadaşı. Aslında çok alımlı, çok güzel bir kadındı. Zümrüt yeşili kocaman gözleriyle bütün erkekleri büyüler, gür, kumral, beline kadar uzanan pırıl pırıl saçlarıyla bütün bakışları üzerine toplar, güzelliğiyle hayranlık uyandırırdı. Uykusuzluktan dolayı gözlerinin altı morarmış, gözleri kızarmıştı.

"Makyaj işte bu anlar için mükemmel bir kurtarıcı."

diye düşündü.

Gardırobu açtı. Kıyafetlerini şöyle bir karıştırdı. Birkaç elbise çıkardı, ilkini üzerine doğru tuttu ve aynaya şöyle bir baktı. Sonra başını iki yana sallayıp, elbiseyi kenara bıraktı. Birinci elbise... Bu çok ciddi. İkinci... Fazla abartılı. Üç... Bu kilolu gösteriyor. Birkaç tane elbiseye bakıp geri bıraktı.

"Lanet olsun! Sanki düğüne gidiyorum."

diye düşündü ve aceleyle gardıroba uzandı. Düşük omuzlu, nar çiçeği tonlarında, dantelli, dar bir elbise çıkardı. Üzerine tuttu ve aynaya baktı. Elbiseyi aceleyle giydi. Altın rengi, pırıl pırıl parlayan süslü tarağını eline aldı. Saçlarını özenle taradı ve makyajını yapmaya başladı.

"Kirpiklerine özen göster."

Makyaj yaparken en önem verdiği şey gözleriydi. Zümrüt yeşili gözlerine yaptığı efsanevi göz makyajıyla, kadınların kıskançlıktan çıldırmasına sebep olur, her girdiği ortamda, hem hayran bakışların hem de kıskanç insanların dedikodularının odağı olurdu.

Nar çiçeği tonlarında bir ruj seçti ve solgun dudaklarını renklendirdi. Aylar önce aldığı ancak giymeye bir türlü fırsat bulamadığı topuklu ayakkabılarını küçük, narin ayaklarına geçirdi. Artık hazırdı. Kapıya yöneldi ve buluşmaya gitmek üzere yola çıktı.

Kevin kırmızı arabasını özenle park etti. Son ses çalan müziği kapattı. Ve siyah güneş gözlüklerini çıkarıp, havalı bir şekilde arabadan çıktı. Kevin uzun boylu, iyi kalpli, genç ve yakışıklı bir adamdı. Aldığı tıp ve psikoloji eğitimini üniversite eğitimi ile sınırlı tutmamış, kendini bu konuda bir hayli geliştirmiş ve akademik başarısını zirveye çıkarmıştı. Birçok alanda başarıya imza atmış, kendine güveni tam, herkesin hayranlıkla duyduğu bir adamdı.

Kevin, Sarah ile buluşmak için belirledikleri kafeye doğru yürüdü. Kafeye girip, masaya oturdu. Garson önünü ilikleyerek geldi ve kibarca:

" Hoşgeldiniz efendim, ne alırdınız?"

diye sordu. Tam bu sırada Sarah geldi, sandalyeyi çekti ve masaya oturdu. Garsona dönüp:

" İki buzlu Caffè Latte lütfen."

dedi. Kevin, Sarah'a şaşkınlıkla bakıp, tam neden onun adına sipariş verdiğini soracakken, Sarah'ın bu cüretkâr hareketinin son derece etkileyici olduğuna karar verip, sessiz kalmayı tercih etti. Sarah açıklama gereği duydu:

"Burada bunu çok güzel yapıyorlar. Denemeni istedim."

Gözlerini Kevin'in gözlerine kilitledi ve neşeli bir şekilde gülümsedi. Kevin içinden geçirdi:

"Tanrım... Ne kadar güzel gözleri var."

Büyülenmiş gibiydi. Silkelendi ve kendine geldi. Düşüncelerinden çabucak sıyrıldı ve konuşmaya başladı:

" Projenizle ilgili çok şey duydum. Eğer doğru kullanılırsa bütün dünyanın ilgisini çekecek nitelikte güçlü bir proje. Eğer izin verirseniz bu projede sizinle birlikte çalışmak istiyorum. Benim de üzerinde çalıştığım bir projem var. İkisini birleştirip daha güçlü hale getirebiliriz. Projenizi geliştirmeniz için size yardım edebilecek yeterli birikime ve beceriye sahip olduğuma inanıyorum. Bu konuyu istediğiniz kadar düşünebilirsiniz. Kararınıza saygı duyarım."

Sarah böyle bir teklifi hiç beklemiyordu. Projesine daha yeni başlamış sayılırdı. Bu adam da kimdi? Nasıl bu kadar çabuk yayılmıştı çalışmaları?

"Teklifiniz için teşekkür ederim. Teklifinizi değerlendireceğim."

diyerek Latte'sini içmeye koyuldu. Kafası karman çorman olmuştu. Kendi projesine bir başka profesörü karıştırmak doğru bir adım olur muydu? Zorlandığı noktalarda, iyi bir bilgi birikimine sahip birine danışmak her zaman iyi bir kurtarıcı olurdu. "Ancak ya beceriksiz biri çıkar da projemi mahvederse?" diye düşündü. Bu düşünceler içerisine dalmışken, oturduklarından beri bir saniye susmak bilmeyen Kevin'in bir süredir fazlasıyla suskun kaldığını fark etti. Başını kaldırdı. Bir çift göz Sarah'a odaklanmış hayranlıkla onu izliyordu.

Geri SayımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin