11- Değişime Ramak Kala

872 437 92
                                    


Yağmur elindeki son parçayı da martılara attı. Ve birer damla daha yaş düştü gözlerinden. Kadın sevgiyle O'na baktı. Ona baktığında ılık ılık bir şeyler akıyordu sanki kalbine doğru. Acımak mıydı bu? Merhamet miydi? Çözemiyordu içindeki karışık duyguları. Tek bildiği şey içinde çırpınıp duran o istek... Bu biçare kız için bir şeyler yapma isteği... Yağmur'a doğru baktı, boynunu hüzünle eğdi ve elini Yağmur'un omzuna koyup:

"Senin bir derdin var. Anlat bakalım, sen neden ağlıyorsun saatlerdir?"

diye sordu. Yağmur tedirgin oldu. Tanımadığı bir kadın. Yabancı bir kadın ona sorular soruyordu. Cevaplamaya pek niyeti yoktu. Mary ısrarla sormaya devam etti.

"Neyin var? İyi görünmüyorsun. İsmin ne senin?"

"Evet iyi görünmüyorum. İyi de değilim zaten."

diye düşündü Yağmur. Kendini iyi hissetmiyordu. Başı deli gibi dönüyordu. Lunaparka gidip, dönme dolaba binmiş ve daha şimdi inmiş gibi sersemlemişti. Bütün vücudunun uyuştuğunu hissetti. Gözleri karardı. Bir anda oracığa yığılıverdi. Mary refleksle uzandı ve O'nu ustaca yakaladı. Yağmur kadının kollarında kendinden geçmek üzereyken son gücüyle konuştu:

"Yağmur...Benim adım Yağmur..."

Ve artık her yer kapkaranlıktı. Derin bir uykudaydı artık.

~

Mary yaşlı, neşeli, iyi kalpli bir kadındı. Amerika'da uzun yıllardır profesör doktorluk yapıyordu. Türk bir adamla evlenip, Türkiye'de yaşamaya başlayan kızı Nina'yı görmek üzere Türkiye'ye tatile gelmişti. Hiç beklenmedik bir anda, hiç beklenmedik bir yerde yolu Yağmur'la kesişmişti. Mary insanları çok iyi analiz edebilen bir kadındı. Başka bir deyişle, insan sarrafıydı. Yağmur'un büyük bir sıkıntısı olduğunu anlamıştı. Ve O'na yardım etmek için kolları sıvamıştı. Yağmur'un hayatını değiştirecek bir dönemece girmesine ramak kalmıştı.

~

Gözlerini açtı. Yumuşacık son derece rahat bir yataktaydı. Hafifçe doğrulup etrafına baktı. Mükemmel bir şekilde dizayn edilmiş, kusursuz bir genç odasıydı bulunduğu oda.

"Neredeyim ben?"

diye sordu kendine. Son hatırladığı şey sahildeki bankta konuştuğu kadındı. Göğsünü korku kapladı. Hemen yataktan kalkıp pencereye koştu. Dışarı baktı. Güzel bir bahçe vardı aşağıda. Köşede bir yüzme havuzu. Diğer köşede ise bir çocuk parkı. Mükemmel bir yerdi. Ama burayı tanımıyordu. Nerede olduğunu bilmiyordu. Hemen odanın kapısına yöneldi. Tam bu sırada, Mary elinde kahvaltı tepsisiyle içeri girdi.

"Uyandın mı prenses? Biraz daha uyusan, komaya girdin sanacaktım. "

diyerek gülümsedi. Elindeki tepsiyi uzattı. Fazlasıyla samimi ve sıcak davranıyordu kadın. Şüphe uyandırıcıydı bu. Yağmur şüphe içinde:

"Çok teşekkür ederim. Size zahmet oldu. Ben buraya nasıl geldim?"

diye sordu. Mary:

"Konuşurken bir anda kendini iyi hissetmediğini söyledin. Ve kucağıma bayıldın. Bekledim ama kendine gelemedin bir türlü. Ben de seni alıp evime getirdim. Muayene ettim.

Bu arada ben Amerika'da bir hastanede baş hekimim. Ben Mary Johnson. Seni muayene ettim güzelim. Korkma, önemli bir şeyin yok. Stres, üzüntü, yorgunluk nedeniyle bayılmışsın. Baya uyudun, kendine geldin neyse ki.

Bu arada benim kızım Nina burada yaşıyor artık. İstanbul'da. Amerika'da bir Türk genciyle tanıştı. Uzun ilişkileri evlilikle tamamlandı. Ah...Deli kız...Deli doludur benim kızım."

İki elini havaya kaldırdı ve tırnak işareti yaparak:

"Türkçeyi bizim "damat" öğretti bana. "Damat" kelimesini telaffuz edene kadar epey maskara oldum. Aksanım nedeniyle çok gülüyorlardı bana."

dedi ve bembeyaz dişleriyle kocaman gülümsedi.

Mary yakında Amerika'ya döneceğinden, çalıştığı hastanede yürütülen bir deney için arkadaşının ondan yardım istemesinden ve Amerika'nın olumlu yönlerinden bahsedip duruyordu. Yağmur hayranlıkla dinledi. Birisine bu kadar kolay güvenmek yanlıştı belki ama Yağmur'un içinde bu kadının iyi biri olduğuna dair yoğun bir his vardı. Daha sonra kendisinden bahsetti:

"Ben de doktor olacaktım. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden dereceyle mezun oldum. Ancak hazin bir kaza sonucu ailemi kaybettim. Daha acım çok taze. Çalışacak gücü kendimde bulamadım. Şimdi bilmiyorum ne yaparım. Çok kararsızım. Kaybolmuş gibiyim âdeta..."

Mary, Yağmur'un yaşadıklarından son derece etkilenmişti. Ona karşı bir anne şefkati duyuyor, yüreği ailesini kaybetmiş bu kızcağıza umut ışığı olmak için yanıp tutuşuyordu. Ve O'na hayatını değiştirecek bir teklifte bulundu:

"Yakında Amerika'ya gideceğim. Anladığım kadarıyla seni buraya bağlayan bir şey yok artık. Benimle birlikte Amerika'ya gel, gerekli prosedürleri halledip, çalıştığım hastaneye seni aldırayım. Yeni projemiz için senin gibi başarılı doktorlara ihtiyacımız var. "

Yağmur bu beklenmedik teklif karşısında şok olmuştu. Ne diyeceğini bilemiyor, hem korkuyor hem de ayağına kadar gelen bu büyük fırsatı tepmek istemiyordu. Hayatını değiştirecek kritik bir karar vermek üzereydi. Yağmur'un hayatındaki büyük değişim için geri sayım başlamıştı...

Geri SayımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin