50- Sır

265 100 43
                                    

Yağmur Doktor Mehmet'in laboratuvarında bulunan belgeleri incelemeye devam ediyordu. Bunca zaman dikkatinden kaçan çok önemli bir bilgi vardı aslında. Herşeyi değiştirebilecek bir bilgi. Bildiklerine ve elindeki kanıtlara daha da fazlasını ekleyecek bir bilgi. Yağmur ortaya döktüğü dosyaları tekrar tekrar inceledi. Elinde kalem ve not defteri. Kısa notlar alıyordu sürekli. İpucu olabilecek şeyleri not alıyordu. Gülümsedi:

"Benden iyi dedektif olur ha!"

Düşündü. Bir türlü çözemiyordu. Sinirlendi ve

"Lanet olsun!" diye bağırarak elindeki dosyaları, not defterini ve kalemi duvara fırlattı. Dosyalar etrafa dağılırken Yağmur çaresizce iç çekti. Sırtını duvara yasladı, başını ellerinin arasına aldı.

"Neler oluyor ya! Neler oluyor bu dünyaya?"

Son zamanda yaşadıkları ve gördükleri son derece ağırdı Yağmur gibi hassas ve merhametli bir kız için. Üstelik ailesini yeni kaybetmiş öksüz bir kız için. Her şey çok ağır ve zor geliyordu ama bir an önce toparlanmalıydı. Başka insanlar da zarar görmesin diye. Başkalarına da benzer deneyler yapılmasın, benzer acılar verilmesin diye. Gözleri dosyalara gitti. Başını çevirdi ve ani bir şekilde tekrar dosyalara baktı. Bir şey fark etmişti.

"Hadi canım!" diyerek bir çığlık attı. Hemen yerinden kalktı ve dosyaların olduğu yere koştu. Kağıtlardan bazılarının arkasında kısa kelimeler vardı. Bir şifreyi andıran. Sanki birisi bir mesaj vermek istiyordu. Kağıtları topladı, kucağına aldı ve detaylı bir şekilde incelemeye başladı. Deneklere deney süresince ara ara doldurtulan anketlerdi bunlar.

"İnanamıyorum!"

Anketler deneklere veriliyor ve doldurması beklendikten sonra teslim alınıyordu. Ancak deneklerden bazıları büyük bir cesaretle ve anketleri iyi yürekli birinin bulması ümidiyle, anketlerin arkasına şifreli kelimeler, cümleler yazarak yardım çağrısında bulunmuşlardı. Yağmur günlerce uğraşsa da, internetten araştırma yapsa da, ansiklopedileri alt üst etse de bir türlü şifreyi çözemedi. Sarah'tan yardım istemek üzere O'nunla iletişime geçti. O'nu arayıp bir kafede buluşma ayarladı ve dosyaları da yanında götürmeyi ihmal etmedi. Buluşma vakti geldiğinde ciddi bir şekilde hazırlandı ve yola koyuldu.

Sarah aracını park ettikten sonra araçtan çıktı ve sakin adımlarla caddenin sonundaki kafeye doğru yürüdü. Etrafı incelemeyi ihmal etmiyordu. Son zamanlarda son derece dikkatli olmuştu. Hattâ belki de biraz paranoyak.

"Şu köşedeki adam. Elinde süpürge. Sokakları temizliyor. Bu devirde süpürge mi kaldı? Caddeyi yıkayarak süpüren özel temizlik araçları var. Şu köşe başındaki takım elbiseli adam. Biraz fazla demode sanki. Geçen yüzyıldan gelmiş gibi. Ayrıca bir süredir orada olduğu ve etrafı incelediği de belli. Şu dükkandaki yaşlı kadın. Ne tuhaf bakışları var öyle...

Neler diyorsun sen? Neler yapıyorsun Sarah? Kendine gel. İyiden iyiye delirmeye başladım galiba. Önce aşırı şüphecilik sonra kendi kendime konuşmalar..."

Sarah kendi kendine güldü. Kendi haline hem acıyor hem de gülüyordu.

"Bunca şeyden sonra psikolojim sağlam kalsa şaşardım zaten."

dedi ve omuz silkti.

Yürümeye devam etti. Sonunda kafeye vardı ve içeri girdi. Girdiği gibi hissettiği sıcaklık içini ısıtmıştı. Son günlerde havalar iyice soğumuştu ve giydiği için pişman olduğu deri mini eteği onu aniden soğuyan havalardan korumaya yetmemişti haliyle. Sarah kafenin ortasında durdu ve yemyeşil gözleriyle kafeyi hızlıca taradı. Yağmur köşedeki iki kişilik masaya oturmuş, masaya yaydığı dosyaları meraklı gözlerle inceliyordu. Yağmur Sarah gibi hazırlıksız değildi aniden değişen hava koşullarına. Kırmızı şapkasını ve boyunluğunu çıkarmaya bile tenezzül etmeden, zaten son derece sıcak olan kafede oturması Sarah'ın sıcağı daha da derinden hissetmesine neden olmuştu. Sarah masaya yaklaştı ve fazlasıyla dalgın olan Yağmur'un şapkasını ani bir hareketle başından çekerek çıkardı. Yağmur bu ani hareketle yerinde sıçradı. Korkusu gözlerine yansımıştı. Karşısında Sarah'ı görünce derin bir nefes aldı ve:

Geri SayımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin