9-Sürpriz Misafir

914 440 219
                                    


Sarah delicesine bağıran alarmın sesiyle yatağından sıçradı.

"Kahretsin! Bugün benim izin günüm. Kafa izni. Alarmı kapatmayı nasıl unuttum!"

Sarah az uyuyan, çok okuyan, çok çalışan hırslı bir kadındı. Herhangi bir şey uykusunu bir kez böldüyse, günlerdir uykusuz olsa bile hemen geri yatıp uyuyamazdı. Saat kaç olursa olsun, uykusu bir kez bölündü mü, o gün uykusuz bir şekilde dolaşmak zorunda kalacak demekti.

Kocaman yuvarlak yatağında daha da kıvrıldı. İnce yatak örtüsünü aceleyle yakalayıp kafasına çekti ama hayır. Ses susmuyordu. Kafasını dışarı çıkardı. Sinirli bir şekilde nefes aldı. Çalar saatin kafasına bir yumruk indirdi.

"Lanet olası şey! İşe yarayacak olsan pilinin biteceği tutar!"

Hışımla yataktan kalktı. Sabahlığını aceleyle üzerine geçirip, terliklerini giydi. Dubleks evin tahta merdivenlerinden alt kata indi. Dış kapıyı açtı ve verandaya çıktı. Hava çok güzeldi. Ilık ılık esiyordu rüzgâr. Derin bir nefes aldı. Çiçek kokuları neşeyle doldu burnuna. Ilık ılık esen rüzgâr yumuşak dokunuşlarla, sevgiyle okşadı tenini. Tekrar derin bir nefes aldı. Sakinleşti ve gülümsedi. Kollarını kocaman açtı, güneşi kucakladı, sıcacık güneşi bağrına bastı. İçi ısınmıştı.

"Bahar geliyor."

dedi usulca, omzunun üzerinden uçan renkli kelebeğe bakarak.

Bahar gelecekti...
Güneş tenine değecek,
Kelebekler ipeksi omuzlarından öpecekti.
Umutla dolmuştu içi, huzur kapladı yüreğini.
Koca bir karanlığın içinden isyan edercesine parlıyordu güneş. Neşe saçıyor, umut taşıyordu geleceğe.
Bu güzel kadının zümrüt gözlerine bakıp, iç çekiyordu bulutlar.
Kıskanıyordu kuşlar kelebekleri,
Konamadıkları o güzel omuzlardan...

Sarah son bir derin nefes alarak ciğerlerini içine papatya kokusu sinmiş taze havayla doldurdu. Eve doğru yöneldi. Kapı önüne bırakılmış gazetesini aldı. Aceleyle mutfağa geçti.

"Madem kafa tatili yaptım, bari tam olsun."

dedi ve kendisini güzel bir kahvaltı ile ödüllendirmek üzere işe koyuldu. Mükemmel bir kahvaltı hazırladı. Taze portakal suyu... En sevdiği... Çocukluğundan beri portakal kokusunu çok severdi Sarah. Annesini anımsadı. "tatlı portakalım" diye hitap ettiği kızına her sabah hiç üşenmeden taze portakal sıkardı. Annesini ve o güzel günleri hatırlayarak buruk bir şekilde gülümsedi. Gözleri buğulandı sonra. Omzunu silkti ve
"Hayat işte." diyip geçti.

Bugün özgürdü. Ne isterse yapacaktı. Önce keyifli bir kahvaltı, sonra da sıcak, yasemin kokulu köpüklü suyla doldurulmuş küvette keyifli bir uyku...

Kahvaltısını yaptı. Sonra usul usul banyoya doğru yürüdü. Küveti suyla doldurdu. Şampuan ve köpüklerin bulunduğu rafa uzandı. Okyanus esintisi. Mavi renkli, üzerindeki etikette mükemmel bir deniz resmi olan banyo köpüğüne uzandı. Suyun içerisine biraz boşalttı. Daha sonra rafa tekrar uzandı. Yasemin kokulu köpüğü görünce durakladı. Onu da alıp suyun içerisine boşalttı. Mükemmel bir kokuydu bu. İşte bu koku ona huzur veriyordu. Yasemin... Ne hoş, ne nazlı, ne asil bir çiçekti bu yasemin... Okyanus esintisi... İnsana huzur veren, dünyanın herhangi bir yerindeki güzel adaların birindeymişsiniz hissi veren okyanus kokusu.

Burnuna gelen güzel kokular eşliğinde küvete girdi. Engin bir okyanusa dalar gibi bıraktı kendini suya. Deniz kabuklarını hissetti sanki ayaklarında. Ve yanından geçip giden turuncu balık sürülerini hissetti teninde. Minik balıklar yumuşak dokunuşlarla tenine değip geçiyormuş gibi hissetti. Gözleri kadar güzel, yemyeşil yosunların, narin ellerini yumuşakça okşayıp geçtiğini hayal etti. Derin bir nefes aldı. Banyodaki buharı derinlemesine çekti ciğerlerine. Yoğun bir okyanus kokusu geliyordu burnuna. Tuz kokusu. Daha çok, daha çok nefes alası geliyor, ciğerleri patlayacak gibi oluyordu. Vücudundaki bütün stres güzel tenine değen su ile birlikte akıp gidiyordu adeta.

Geri SayımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin