16-Kayıp

773 388 60
                                    


Kevin günlerdir Sarah'a ulaşamıyordu. Sürekli arıyor, mesaj bırakıyor ancak hiçbir cevap alamıyordu. Meraktan deliye dönmüştü. Sürekli O'na dair birşeyler bulmaya çalışıyor, oradan oraya koşturuyor ama Sarah'a dair hiçbir şey bulamıyordu. Elinden bir şey gelmiyordu. Kadın sır olmuş, ortadan kaybolmuştu.

~

Alarm çaldı. Alarm boşa çalıyordu. Yataktan kalktı ve alarmı kapattı. Zaten bir dakika bile uyumamıştı. Bütün gece Sarah'ı düşünmüş, elinde telefon ondan bir haber beklemişti. Sarah'ın telefon defterini, sosyal medya hesaplarını, bilgisayarını karıştırmış, arkadaşlarına ve akrabalarına ulaşmış ancak nerde olabileceğine dair en ufak bir iz bulamamıştı. Cep telefonunu tekrar eline aldı. Sarah'ı bir kez daha aradı.

"Yine ulaşılamıyor."

Kaçıncı olduğunu hatırlamadığı bir mesaj daha bıraktı telesekretere.

"Sarah neredesin? Seni çok merak ettim. Konuşmamız gereken şeyler var. En kısa zamanda dönüş yap lütfen."

Günlerdir Sarah'dan bir haber yoktu. Mesajlara, sesli mesajlara ve aramalara da bir cevap yoktu. Tam herşey yoluna girdi derken, kaybolmuştu Sarah ortalıktan birden.

Sosyal medya hesaplarını incelerken dikkatini çeken bir şey oldu. Sarah bir yazı paylaşmıştı.

"Ah asi adam...
Dokunma dudaklarıma.
Henüz kapanmamış yaram.
Tırnakların değiyor kalbimin kabuklarına."

Kevin'in bilmediği şeyler vardı. Sarah'ın zorlu bir hayatı vardı. 3 yıl önce, delicesine âşık olup evlenmeye karar verdiği, hattâ evlenmek üzere olduğu sevgilisi, O'nu kandırmış, uluslararası kadın ticareti yapan bir örgüte satmaya çalışmış, Sarah adamın hareketlerinden şüphelenip, olayı anlayınca, tam örgüte teslim edilmek üzereyken son anda ellerinden kaçıp kurtulmuştu.

O'na aşıktı Sarah. O şerefsize aşıktı. Hem de kör kütük aşıktı. O'na körü körüne bağlanmış, körü körüne inanıyordu. Böyle bir şey yapacağına asla inanmazdı. Ama yapmıştı. Körü körüne inandığı adam, O'nu satmıştı. Kalbini, ruhunu ve bütün hayatını adamayı düşündüğü adam beş para etmez şerefsiz herifin teki çıkmıştı.

Sarah büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştı. Bütün dünyası başına yıkılmıştı. Kurmayı planladığı yuva, başına yıkılmıştı. Hayalleri yarım kalmıştı. Dahası hayalleri tamamen bir yalandı. Herşey, yaşadıkları herşey bir yalandan ibaretti. Bütün aşk sözcükleri, bütün sözler, bütün yeminler, aşkla bakan gözler, seni seviyorum diyen diller... Hepsi yalan. Herşey kocaman bir yalan.

Özenle seçilerek alınan her bir hediye, özenle hazırlanmış her bir sürpriz, her gördüğünde içini ısıtan o sımsıcak her gülücük, aşk dolu sandığı her bir öpücük, kulağında çınlayan her bir fısıltı, adına yazılan her bir şiir... Hepsi, hepsi iğrenç bir amaç uğruna harcanan zavallı birer kurban.

Her şey, O'na dair herşey koskoca bir yalan... Bir yalan ki insanı cayır cayır yakan. Bir yalan ki insanı darmaduman yapan. Bir yalan ki insanı aşka düşman yapan.

Bu hayal kırıklığı Sarah'ı perişan etmiş, insanlara olan bütün güvenini sarsmış, O'nu darmaduman edip bir köşeye atıvermişti.

O gün bugündür Sarah sadece işine odaklanmış, aldığı bütün çıkma tekliflerini reddetmiş, hayatında kimseyi istememişti.

Öyle yakışıklı, öyle iyi, öyle kusursuz, öylesine mükemmel erkeklerin çıkma teklifini, hattâ evlenme teklifini reddetmişti ki, bütün arkadaşları, akrabaları şaşkınlık içindeydi. Herkes nedenini sorar ama bir cevap alamazdı. Böyle güzel ve başarılı bir kadının neden yalnız olduğunu bir türlü anlayamazdı kimse.

Geri SayımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin