65- Güç içinde

104 32 15
                                    


"Güç içinde Yağmur..."

"Güç içinde..."

"Sen kurtarılmışlardansın."

"Aeron amca, hadi başlayalım mı artık?"

"Acelen ne güzelim?"

"Bunu seviyorum."

"Daha iyisi olacaksın."

"Teşekkür ederim Aeron Amca."

Yağmur gözlerini açtı. Etrafına baktığında yüreği korkuyla çarpmaya başladı. Kalp atış hızı ani bir şekilde arttı ve nefes alıp verişi sıklaştı. El ve ayak bileklerinde inanılmaz bir acı vardı. Enseden boyna doğru yayılan ağrı inanılmazdı. El ve ayak bileklerinde hissettiği acıya ve derisindeki kızarıklığa bakılacak olursa O'nu bileklerinden sıkıca kavrayan deri kelepçeler ile uzun süre boğuşmuş olmalıydı. Puslu görüyordu. Yoğun bir baş dönmesi ve mide bulantısı vardı.

Etrafı taradı. Zorlukla seçebildiği şey dikkatini çekti. Tam karşısında geriye doğru ayarlanmış bir dijital saat duruyordu.

12:00. 11:59. 11:58...

"Bu bir bomba mı?"

"Neler oluyor?"

İçinden geçen düşüncelerle ürperdi. Bağırmak, çığlık atmak istedi ancak ağzını dahi açamıyordu. Bütün vücudu uyuşmuş durumdaydı.
Sarsıldı ve bütün kuvvetiyle kelepçelere asıldı. Ama fayda yoktu. Kelepçelerden kurtulmaya çalıştıkça sebep olduğu tek şey canını biraz daha fazla yakmaktı.

"İşe yaramaz."

dedi karanlığın içinden O'na doğru gelen ses.

"Artık kaçışın yok. Karanlığın tarafında olacaksın. Eğitildiğin gibi."

Yağmur konuşmak istiyor ama konuşamıyordu. O'na doğru yaklaşan adama bakabildi sadece. Her ne olduysa gözleri son derece puslu görüyordu. Bu da görüşünü zorlaştırıyordu. İşe yaraması ümidiyle gözlerini kırpıştırdı.

"Beni aslında tanıyorsun. Yalnızca hatırlamıyorsun."

dedi nefesini yüzünde hissedeceği kadar yakınına gelen adam. Kır saçlı, donuk bakışlı, kırklı yaşlarının sonuna yaklaşmış bir adamdı bu. Yanağında derin bir yara izi vardı. Kocaman dudakları adama O'nu yutmak üzere üzerine doğru gelen bir canavar havası katıyordu. Bedenine tam oturan siyah takım elbisesi O'nu olduğundan genç gösteriyordu.

"Hepsi sadece bir piyon. Sana ve diğerlerine ulaşmak için feda edeceğim bir piyon.

Her insanın bir zaafı vardır, Yağmur. Kiminin zaafı aşk, kiminin zaafı evlat, kimininki ise toplum tarafından kabul edilme arzusu.

Her piyonumun bu oyunda bir kendi amacı bir de farkında olmadan hizmet ettiği gerçek amaç var. İçlerinde neye hizmet ettiğini bilerek hizmet edecek bir tek kişi var, o da sensin."

Yağmur saçlarından ve yüzünden damlayan ter damlalarını umursamadan sırıttı ve güçlükle konuştu:

"Sana yardımcı olacağımı falan sanmıyorsun herhalde. Dünyanın en ümitvar adamı olmalısın. Oysa yaşın bence buna müsait değil."

Adama karşı güçlü görünmek istiyordu. Güçlü görünmek için de umursamaz ve korkusuz olmalıydı.

"Torun falan sevsene sen, sallanan sandalyene otur, kitap okurken gözlüklerinin üzerinden torunlarını kes falan. Neyine senin böyle entrikalı işler be dede."

Geri SayımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin