20-Bazen Yalnızlık Güzeldir

670 358 50
                                    


Kevin getirildiği hücrede bir sağa bir sola yürüyüp duruyordu. Hiç bir suçu olmamasına rağmen, saçma sapan bir sebepten nezarete atılmıştı. Hücrenin boğucu havası, sosyetik bir hayat yaşayan, en lüks arabalara binip, lüks bir köşkte yaşayan Kevin için ağır bir işkenceydi. Her akşam bahçeye çıkıp bahçenin köşesine yerleştirdiği ızgarada hotdog yapar, ya da bol ketçaplı bir hamburger ile karnını doyurduktan sonra bir kutu birayı devirip TV deki reality showlardan birini izlemek üzere koltuğa yayılırdı.

Günlerdir bu berbat hücredeydi. Avukat talep etmiş ancak henüz kimse teşrif etmemişti.

Son derece sessiz hücrenin demir parmaklıkları ardında eski demir yatağın üzerinde uzanmış zaman öldürürken bir karga sesiyle irkildi. Hücreye birazcık güneş ve hava girsin diye normal bir insanın yetişemeyeceği yüksekliğe yapılan demir parmaklıklı pencereye baktı. Kenarda duran iskemleyi aldı ve oraya taşıdı. İskemlenin üzerine çıktı ve parmaklıklara asıldı. Karga. Pencereye konan ve demir parmaklıkların ardından boynunu bükerek bakan bir karga ile göz göze gelmişti. Karga bir süre bekledi ve sonra kanatlanıp gitti. Giderken Kevin'in kulaklarını tırmalayan ve ortama son derece ürkütücü bir hava katan sesini sergilemeyi de ihmal etmedi.

Akşam olmuştu. Bir gün daha bitmek üzereydi bu parmaklıkların ardında. Dolunay çıkmış ve efsanevi ay ışığı huzmeleri parmaklıkların ardından ahenkle süzülmeye başlamıştı.

Kapının altından atılan paketle irkildi Kevin. Hemen demir kapıya koştu ve yumruklamaya başladı. Kapıdaki demir perde kaldırıldı ve orta yaşlı, iri yapılı, siyahi bir gardiyan kuşkulu ve delici bakışlarını Kevin'e yöneltti.

Kevin telaşla konuşmaya başladı:

"Bakın çok büyük bir hata yapıyorsunuz.
Ben yasa dışı hiç bir şey yapmadım. Deneyimiz tamamıyla yasal gerekliliklere uygundur. Her türlü izin belgemiz, dosyamız mevcut ancak bir karışıklık olmuş dosyalar ortada yok. Beni bırakın dosyaları bulup getireyim. İsterseniz birlikte gidelim dosyaları bulayım. Mutlaka oralarda bir yerde olmalı." dedi.

Gardiyan O'nu umursamadı. Tam gidiyordu ki Kevin bağırdı:

"Avukat istiyorum."

Gardiyan durakladı. O'na döndü ve sakince gülümseyip:

"Peki. İsteğinizi yetkili makamlara ileteceğim." dedi.

~~~

Kapıdaki demir perdenin kaldırılmasıyla Kevin uyandı. Hücrede bir köşeye kıvrılıp orada uyuyakalmıştı ve ortopedik yataklara alışkın olan bedeni bu duruma uyum sağlayamamış, boynu, beli ve omuzları tutulmuştu. Boynunu sağa ve sola salladı. Kaskası kesilmiş vücudunu esnetti. Ve ayağa kalkıp kapıya doğru yürüdü. Gardiyan kilidi açıyordu. Boğuk ve kalın sesiyle konuştu:

"Ziyaret saati."

Kevin düşündü. "Kim ki?"

Gardiyan ellerine kelepçeyi vurdu ve koluna girerek onu hücreden çıkardı. Görüşme odası. İyi giyimli bir adam arkası dönük bir şekilde sandalyede oturuyordu.

Kevin karşısına geçti ve oturdu.

"Merhaba."

"Merhaba beyefendi. Ben hukuk bürosundan John Wiley. Avukat talep etmişsiniz. Konuyu bütün detaylarıyla anlatmanızı, olumlu ya da olumsuz,
-lehinize ya da aleyhinize olması fark etmez- en ufak detayları bile bana anlatmanızı rica ediyorum. Sizi buradan kurtarabilmem için bana son derece şeffaf olmasınız."

Kevin adamı onayladı ve başından geçenleri bütün detaylarıyla avukatına anlatmaya başladı.

~~~

Geri SayımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin