81- Başka Bir Zamanda Geçmişe Bir Merhaba

43 6 19
                                    


   Karanlıkta duyduğu tuhaf ses ile ürperdiğini hissetti. Gözlerinin sımsıkı kapalı olduğunu fark etti. Açması fazlasıyla zordu. Gözleri yanıyordu.

"Ash! Orada mısın? Hey! Ash... Beni duyabiliyor musun?"

Birisi konuşuyordu. Duyduğu ses kesik kesik geliyordu. Bir geliyor bir kayboluyordu sanki. Uyku ile uyanıklık arası, gerçek ile rüya arası birşeydi yaşadığı. Ayırt etmek güçtü.

"Neler oluyor?" diye geçirdi içinden.

   Ash zorlukla gözlerini açtı. Göz bebeklerine dolan güneş ışıklarının verdiği o tuhaf his ona uzun süredir bilincinin kapalı olduğunu düşündürdü. Biber dökülmüşçesine yanan gözlerini kırpıştırdı. Görüntünün ürkütücü bulanıklığı yerini huzur verici bir netliğe bıraktı. Masmavi gökyüzü öylece duruyordu tam tepesinde. Güneşli bir gündü ve yüzüne yansıyan yoğun güneş ışınları gözlerini tamamen açmasını imkansız kılıyordu. Ani bir hareketle kalktı yattığı yerden. Vücudu ceset gibiydi. Fazlasıyla ağır. Vücudunun kontrolünün elinde olmadığını düşündü bir an.

"Aman Tanrım! Yoksa biryerden düşüp felç mi oldum?"

Doğrulmak için fazlasıyla zorladı kendini. Elbiseleri ıslaktı. Vücudu titriyordu ve kasları acıyordu. Her hareketiyle bedeni O'na okkalı bir küfür savuruyordu adeta.

Etrafına baktı. Burayı hatırlıyordu. Ama nereden? Etraf son derece tanıdık. Fazlasıyla...

Yağmur Ash'e seslendi. Zorlukla doğrularak O'na el salladı.

"Hey, Ash! Buradayım."

Yağmur yıkık bir köprünün ayakta kalmış bir bacağına sıkı sıkıya tutunmuştu. Ash ise bir sandalın üzerindeydi.

"Lanet olsun! Bu da ne böyle?" diye haykırdı öfkeyle.

Kürekleri aramaya koyuldu. Eskimiş kürekler ve acıyan kasları yolculuğu çekilmez kılsa da Yağmur'a doğru ilerlemeye çalıştı. Bu son derece zor ve tehlikeliydi. Ama bunu yapmak zorundaydı. Nehrin rüzgar nedeniyle dalgalanması ve küreklerden birinin kırık olması işi daha da zorlaştırıyordu. Sürüklenip gitmesi ya da sandalın devrilmesi an meselesiydi. Ash kendini iyi hissetmiyordu. Başı dönüyor, kulakları çınlıyor, vücudu sızlıyor, tuhaf görüntüler ve sesler zihninde bir görünüyor bir kayboluyordu.

Uzun uğraşlar sonucu Yağmur'un yanına ulaştı. Kızcağız bütün gücüyle köprünün tahta ayağına sıkı sıkıya sarılmış akıntı ile sürüklenmemek için resmen savaş veriyordu. Ash aceleyle O'na ulaştı ve kayığa binmesi için yardımcı oldu.

"Bizim burada ne işimiz var? " diye sordu Ash kısa bir sessizlikten sonra.

Yağmur şaşkınlık içinde:

"Hatırlamıyor musun?" diye yanıtladı.

Ash bir süre düşündü. Zihnine dolan karmaşık görüntüleri birleştirip anlamlandırmaya çalıştı. Ancak bir türlü başarılı olamıyordu. Bu durum Yağmur'u fazlasıyla ürküttü.

"Ah, yapma Ash... Ne yaparım burada ben sensiz."

Ani bir refleksle elini sırt çantasına attı.

Geri SayımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin