5. BÖLÜM

14K 948 41
                                    

5.BÖLÜM

Olduğum yere çivilenmiştim sanki son duyduğum sözlerle birlikte. Kafam allak bullak olmuştu, anlatmam gerek ne demekti? Kaza ile ilgili gerçekler, demişti teyzem. Babamla abimi kaybettiğimiz kaza hakkında mı konuşuyorlardı? Ama anlatılması gereken ne olabilirdi ki? O birkaç dakika ne düşüneceğimi, ne yapacağımı bilemeden merdivenlerin başında bekledim. Şu an doğru zamanmıydı bilemeden...

Derin bir nefes alarak, anneme ve teyzeme seslendim.

"Yemek hazır mı? Sanırım buranın havası beni acıktırıyor."

Zavallı annem paniğini saklamaya çalışarak beni cevapladı.

"Hazır kızım bizde senin kalkmanı bekliyorduk."

Kafamda sorulması gereken bir sürü soru varken, annemin ve teyzemin yüzüne baktığımda benden daha çok onların hazır olmadığını gördüm. Her ne kadar merakım beni ele geçirsede doğru zaman olduğunu düşündüğüm anda sormalıydım sorularımı. O zamana kadar beklemeye karar vererek Nida'nın nerede olduğunu sordum teyzeme.

"Turan'la çarşıya indiler alınacaklar vardı, sen dinlendiğin için uyandırmadılar, " dedi teyzem.

"İyi yapmışlar. Bende gideyim hem hava kararmaya başladığı için rahat yürürüm, yolda da onları karşılamış olurum," diyerek evden çıktım.

Etrafı seyrederek içime dolan huzur ve rahatlıkla yürüyordum ki yanımdan bisikletle geçen bir çocuğun bana seslenmesiyle donakaldım.

"Bugün yalnızsın Aydan."

Cümlesinin arkasından hiç duraklamadan ilerlemeye devam etti ve arkasına bile bakmadı. Gidişini durdurmak için aceleyle seslendim.

"Hey, ne dedin sen?"

"Dursana!"

Ama boşunaydı seslenişlerim. Uzaklaşmıştı bile.

Bense gözden kaybolana kadar bomboş ve şaşkın bir halde arkasından bakmakla yetindim. Karşıdan gelen Turan ve Nida'yı gördüğümde şaşkınlığım yön değiştirmişti. Gözlerime inanamıyordum hatta şaşkınlıktan yanlış gördüğümü bile düşünmeye başlamıştım. Kuzenim ve en yakın arkadaşım el eleydiler. O an ne yapacağıma karar vermeye çalışıyordum ki onlar beni farkederek ani bir hareketle ellerini ayırdılar. Bense yapmam gerekeni bu hareketleriyle anlamıştım. Görmemiş gibi davranacaktım onlar anlatana kadar.

El salladım benim için değerli bu iki insana doğru. Aslında içten içe şaşkınlıktan çok mutluluk duyduğumu farkettim o an. Ama aklımdaki soru neden benden sakladıklarıydı. Sevinebileceğimi düşünememişler miydi? Gülümseyerek yanlarına gittim ve sesimden belli olan şaşkınlığımı az da olsa bastırmaya çalışarak konuşmaya çalıştım.

"Hayırsızlar, bunlar benim saatlerim. Beni beklemeden çıkmak öyle mi?" dedikten sonra gülüşümü yüzümden silmeden konuşmaya devam ettim.

"Bunun hesabını sormam mı size?"

Onları gördüğüm durumun şaşkınlığını taşımaya devam ederken bakışlarımı da hala yanımdan geçip giden bisikletlinin kaybolduğu yolda tutuyordum. Turan kuzenime nazaran daha sakin bir şekilde cevapladı şakayla karışık sitemimi.

"Dinlenmen bizim için daha önemli güzelim. Yoksa sensiz olur mu? Ayrıca daha ikinci günümüz dur bakalım," dedi o ömrümün sonuna kadar duymak istediğim huzur verici sesi ve görmek istediğim gülümsemesiyle.

Bende yanlarına katıldım ve eve doğru yürümeye başladık. Eve geldiğimizde annem ve teyzem yemek için bizi bekliyorlardı. Büyük bir neşe içinde yemeğimizi yerken, ne kadar sormam gereken ama soramadığım olay olduğunu düşündüm etrafımda. Annemle teyzem kazayla ilgili neleri saklıyorlardı? Nida ve Turan neden birlikte olduklarını benden gizliyorlardı? Ve en çok düşüncelerimi meşgul eden yanımdan geçen çocuk kimdi? Adımı söylediğine göre beni tanıyor olmalıydı. Bunu düşünürken birden aklıma gelen düşünceyle sesli bir şekilde kendi kendime tepki verdim.

BİR PARÇA AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin