43. BÖLÜM

5K 284 27
                                    

43.BÖLÜM

"Sana soruyorum Turan! Benim olanı öpmeye mi kalktın? Cevap ver!"

Başımı Turan'a çevirdiğimde yüzünde rahatsız edici bir gülümseme vardı. Sanki bunu bilerek yapmıştı. Tamamen geri çekilerek Alkın'ın olduğu tarafa döndü. Çok rahattı. Oysa Alkın kırmızı gözleri ve hızlı hızlı aldığı nefesiyle öfke doluydu. Olası bir kavgayı engellemek için ileri atıldım.

"Sen burada ne arıyorsun Alkın?"

"Rahatsız mı oldun beni gördüğün için?" dedi beklemediğim kadar sert bir sesle.

Şaşırmıştım. Ne cevap verirsem sakinleşir bilemediğim için bende aynı sertlikle cevap verdim.

"Benimle konuşurken sesinin tonunu ayarla lütfen."

"Ben sesimi ayarlarım ama sen arkadaşınla aranda olması gereken mesafe için ne yapacaksın Aydan?" dedi öfkesinden hiçbir şey kaybetmeden.

"Bu beni ilgilendirir sen bana hesap soramazsın," diye bir çırpıda cevap vermiştim. Ama bunu söylediğim gibi pişmanlık tamamen beni etkisi altına almıştı. Hızlıca yanıma gelerek kolumu tuttu ve,

"Yanlış anladın. Ben sadece sen yüksek sesle benimle konuşunca öfkeyle cevap verdim," dedim söylediklerimin pişmanlığıyla geri adım atarak.

Turan benim ilk defa bu şekilde geri adım atmamdan dolayı şaşırmıştı sanırım. Kocaman açılmış gözleriyle bana bakarak,

"Aydan sen yanlış bir şey yapmadın, neden alttan alıyorsun?"

"Bu Alkın'la benim aramda lütfen sen karışma," dedim arkadaşıma beklemeden.

Alkın bu arada kolumu daha yumuşak tutarak bakışlarını Turan'a çevirmişti. Hala ona karşı öfkeli olduğu çok belli oluyordu. Aslında yüzüne söylemesem de haklı olduğunu biliyordum. Aynı durumda olsam ben de kıskanırdım. Hele de karşısındaki kişinin onu sevdiğini bilirsem iş daha da kötü olabilirdi. Yine de Alkın benim hatırıma oldukça fazla sabretmişti.

Alkın'ın elinden tutarak başını bana çevirerek yüzüme bakmasını sağladım. Gözleri gözlerimle buluştuğu an az önceki öfkenin yerini aşk almıştı. Bakışları ve sesi yumuşamıştı. Bunu fırsat bilerek aynı sevgiyle bende ona konuştum:

"Hadi aşkım, dışarı çıkıp biraz konuşalım ve sen sakinleş olur mu?"

Aşkım kelimesini kullanırken ne kadar zorlansam da şu an Turan'a Alkın'ın benim için önemini ve yerini göstermem gerekiyordu. Sanırım Alkın'da bunu anlamış olmalı ki sözlerimi ikiletmeden başıyla onaylayarak eli elimde kapıya doğru yürümeye başladı. Tam kapıdan çıkmak üzereydik ki olduğu yerde durarak arkaya döndü ve Turan'a hitaben sert ve otoriter bir sesle konuştu:

"Seninle daha sonra konuşacağız. Bu konu burada kapanmadı. Ayrıca sanırım artık durman gereken yeri anlamışsındır."

Hiçbir şey söylemedim. Arkamı da dönmedim. İkisinin arasında kalmak beni üzüyordu. Sadece arkadaşımın alaycı sesini duydum:

"Haklısın konuşmamız gerek nerede ne zaman istersen bir telefon etmen yeterli. Ayrıca ben yerimdeyim bak yerinde olmayan sensin."

İnanamıyordum! Turan tüm bunları söyleyecek cesareti nereden bulabiliyordu? İkisinin de durduğu yer farklı ve aynı zamanda da belliydi. Birisi arkadaşım iken, diğeri sevgilimdi. Hangisine daha yakın olduğum ve hissettiğimse açıkça ortadaydı. Aniden durdum ve Turan'a baktım.

BİR PARÇA AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin