27.BÖLÜM

5.7K 283 8
                                    

27.BÖLÜM

"Hayır, Turan. Sadece ben ve annem," dedim.

"Ben?" dedi yaşadığı şok yüzüne yansımış bir halde.

"Beni nasıl yok sayarsın Aydan? Ben sizinle geldim sizinle döneceğim. Yalnız gitmeyi aklınızdan çıkarın!" Sesi deminkinin aksine sert ve emrediciydi.

Şu an tartışmak istemediğim için fazla üzerine gitmedim. Sadece:

"Aklıma koyduğumu yapmama hiç kimse engel olamaz bunu senden iyi kimse bilemez bu yüzden seninle tartışmıyorum."

Sözlerim Turan'ın benden beklediğinin aksine kararlı ve oldukça netti. İtiraz etmek için ağzını açtığında,

"Daha fazla konuşmak istemiyorum birbirimizin kalbini daha fazla kırmadan beni yalnız bırak lütfen. Dinlenmem gerekiyor," dedim.

Hiçbir şey söylemeden odamdan çıkmak için kapıyı açtığında dolan gözlerimi görmemesi için camdan dışarı bakmaya başladım. Kapıyı o kadar hızlı çarpmıştı ki çıkarken bir süredir tuttuğum gözyaşlarım kendiliğinden akmaya başladı. Camın önünde bulunan sandalyeye kendimi bırakarak şiddetlenen ağlamamı saklamak için ellerimle yüzümü kapadım. Birkaç gündür kendimi tuttuğum için ağlamam gittikçe şiddetleniyor hıçkırıklarla ağlamaya devam ediyordum.

Ne kadar süre bu halde kaldım bilmiyorum ama sanırım ağlarken uyumuş olmalıydım. Çalan telefonumun melodisi ağlamaktan şişmiş olan gözlerimi zorda olsa açmama neden olmuştu. Etrafıma bakınarak telefonum nerede olduğunu görmeye çalışıyordum. Yatağımın başucunda gördüğüm ışıkla uyuyakaldığım sandalyeden kalkarak telefonuma doğru yürümeye başladım. Oda karanlık olduğu için ayağımı sehpaya vursam da yürümeye devam ettim.

Telefonun yanına geldiğimde ekranda Alkın'ın aradığı yazıyordu. Elimi açmak için telefonuma götürdüm fakat tam o esnada arama sonlandı. Havanın karanlık olmasından dolayı ekrandaki saate baktığımda düşündüğüm kadar geç olmadığını gördüm. Tam ayılamamış olmanın verdiği yorgunluk hissi yatağıma uzanıp tekrar gözlerimi kapamamı sağlamıştı. Aradan geçen birkaç dakikanın ardından tekrar çalmaya başlayan telefonum bu kez sinirlenmeme neden olmuştu. Ekrana bakmadan açarak sertçe cevapladım aramayı:

"Kimsin? Bu ısrar neden bu saatte?"

Duyduğum sadece derin bir nefes sesiydi. Sanki bu tepkime nasıl karşılık vereceğini bilemez gibi.

"Benim, Aydan."

"Sen kimsin?" dedim uykunun ve ağlamış olmanın verdiği sersemlikle sertçe.

"Alkın ben." Anlamış olduğum halde sorduğum soruya verdiği cevaptı.

Biraz daha sakin konuşmaya çalışarak,

"Bu saatte neden aradın?"

"Bu akşam yaşananlardan sonra nasıl olduğunu merak ettim," dedi endişeliydi sesi.

Şaşırtıcı biçimde ne kadar hayatımdan uzak dur desem de sesini her duyduğumda kendimi iyi ve rahatlamış hissediyordum. Neden bu hissettiklerime rağmen hayatıma almaktan korkuyordum onu? Bu kendime bile cevabını veremediğim bir soruydu.

"Alkın neden merak ediyorsun? Kimsin? Benim üzerimde nasıl bir hakka sahipsin ki beni bu saatte arayıp nasıl olduğumu sorabiliyorsun?" dedim.

"Hak meselesi değil bu Aydan. Bazı şeyler bizim elimizde değil. Bazen ilk görüşte bilirsin o insan senin kaderindir," dedi ve devam etti.

BİR PARÇA AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin