7.BÖLÜM

10.6K 850 39
                                    

7.BÖLÜM

Sorumu tekrarladım belki bir cevap alırım umuduyla:

"Lütfen cevap ver şu an gördüğüm sen misin?"

Cevap vermek yerine yaslandığı ağaçtan doğruldu ve şapkasını çıkararak bana baktı. Gözlerimi kısarak tekrar yüzünü görmeye çalıştım ama mümkün olmadı. Karanlık bunu engelliyordu. Dayanamadım tekrar seslendim.

"Artık uzaktan bakma yanıma gel ve konuş ya da bir daha karşıma çıkma."

Kafamı tekrar önüme indirerek eşyalarımı topladım ve o tarafa bakmadan içeri girdim. Çok öfkeliydim. O olduğuna emindim ve burada olması benim için geldiğini gösteriyordu. Peki öyleyse neden sadece izlemekle yetiniyordu. Amacı neydi? Aklınca gizem yaratmaya mı çalışıyordu? Pencerenin önüne giderek az önce olduğu yere baktım. Hala oradaydı, o da benim odamın camına bakıyordu ama az öncekinden farklı olarak sokak lambasının altına gelmiş ve onun görmeme izin vermişti.

Engel olamadığım bir gülümseme yayıldı yüzüme. Net olarak görmüştüm artık evet, bu mavi gözlü çocuktu. Bu tavırları da benim için geldiğinin işaretiydi. Gülümsememi onun da görmesine izin verdim. Oysa hala ifadesiz yüzüyle bana bakıyordu. Bir kaç dakika süren bu bakışmadan sonra şapkasını başına takarak uzaklaşmaya başladı. Yolda karanlığa karışmasını izledikten sonra içeri girerek yarınki gezi için gerekli eşyalarımı hazırladım ve yatağıma uzandım. Heyecan içinde yarını düşünürken uyuyakalmışım.

Sabah Turan ve Nida'nın sesleri ile uyandım. Saate baktığımda tekne turuna bir saat kaldığını gördüm. Hemen kalkarak üzerimi giydim ve sırt çantamı alarak hızla merdivenlerden alt kata indim. Teyzem kahvaltı hazırlamış gülümseyerek bizim koşuşturmamızı izliyordu. Ben heyecan içinde kuzenim ve arkadaşıma seslendim.

"Hadi acele edelim yetişemeyeceğiz."

İçim içime sığmıyordu. Annem izin vermiş ve yanımda en sevdiğim iki kardeşim vardı. Hemen gitmek istiyordum. Ama teyzem hemen lafa girerek heyecanımı bölmüş oldu.

"Önce güzelce kahvaltı edin daha vakit var."

Üçümüz birbirimize bakarak hemen kahvaltımızı etmeye başladık. Kahvaltımız biter bitmez eşyalarımızı alarak evden çıktık. Nida güneş kremi ve havlusunu yanına almış mayosunu da içine giymişti. Ne kadar şanslıydı. Yedi tane güzel koy gezecektik ve oralarda 45 dakikalık yüzme ve güneşlenme molaları verecektik. Ama ben sadece dolaşacak ve fotoğraf çekecektim. Hayatımın hiçbir döneminde bunları yapamayacaktım. Aslında düşününce bu şekilde de mutluydum. Gezip fotoğraf çekebiliyor etrafı dolaşıyordum. Bunları da yapamayabilirdim.

Limana geldiğimizde teknenin kalkmasına 25 dakika vardı. Hemen bindik ve diğer insanlara bakmaya başladık. Bayağı kalabalık bir turdu. İnsanlar daha şimdiden havaya girmişlerdi. Zaman o kadar hızlı geçti ki etrafta konuşan, gülen insanları seyrederken. Tekne hareket etmeye başladığında kalbim hızla çarpıyordu. Etrafı seyretmeye ve fotoğraf çekmeye başladım. Kuzenimle arkadaşım da manzaranın güzelliği karşısında büyülenmiş bir şekilde birbirlerine ve etrafa bakarak sohbet ediyorlardı. Yüzlerine baktığımda hissettikleri mutluluğu görebiliyordum. Nasıl anlayamamıştım birbirleri için olan duygularını. Onları kendi hallerine bırakarak tekrar etrafı seyretmeye ve fotoğraf çekmeye döndüm. Teknenin kenarına yaklaşıp altımızda akıp giden denize bakarken arkamdan gelen sesle kafamı o yöne hızla çevirdim.

"Merhaba Aydan."

Şok olmuştum. Hep uzaktan gördüğüm o çocuk şimdi karşımdaydı ve benimle konuşuyordu. İnanması zordu ama yüzünde de hafif ve yanaklarımın kızarmasını sağlayan sıcacık bir gülümseme vardı. Cevap vermeden yüzüne baktım. O ise tekrar konuştu.

BİR PARÇA AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin