55.BÖLÜM

5.8K 264 19
                                    

55.BÖLÜM

Arabadan indikten hemen sonra Turan uzanarak bileğimi tuttu.

"Hazır mısın?"

Hazırdım. Hazır olmasam ne fark edecekti ki? Bunu yapmalı Aycan'la yüzleşmeliydim. Başımı sallayarak hazır olduğumu belirttim.

"Hadi bu işi halledelim," dedi yüzünde rahatlatıcı bir gülümsemeyle. Önünde durduğumuz binada Aycan'a ait dairenin numarası bulunan zile bastıktan sonra birbirimize baktık. Çok kısa bir süre sonra diafondan gelen "Kim o?" sesiyle bütün vücudumun kasıldığını hissettim. Turan ise benim tam aksime oldukça rahat bir şekilde karşılık verdi.

"Ben Turan."

Bu cevaptan sonra açılan kapının sesiyle arkadaşım elini belime koyarak içeri girmem için beni yönlendirdi. Bacaklarımın titremesi yüzünden bunu yapması kendimi iyi hissetmeme neden olmuştu. Asansörün önüne geldiğimizde hiç beklemeden bindik. 5. katta açılan kapıdan ilk gördüğüm yüz Aycan'ın olmuştu. Bizi asansörün önünde bekliyordu. Gergin olduğumu hiç belli etmeden asansörden çıkarak tam karşısında durdum. Benim arkamdan çıkan Turan'da hemen yanıma gelerek tekrar elini belime koydu.

O ana kadar konuşmayan Aycan bakışlarını büyük bir öfkeyle belimde olan ele yöneltti. Bunu fark ettiğimde Turan'a dönerek başımı ben iyiyim anlamında salladım. Böylece o da elini çekti. Yüzünde buz gibi bir ifadeyle dikilen Aycan'a dönerek,

"Burada mı konuşacağız?" dedim.

Konuşmadan arkasını dönerek ileride ki kapının kilidini açarak geçmemiz için kenara çekildi. Yer göstermesini beklemeden ilk gördüğüm yere oturdum Turan'da yanıma gelerek oturdu. Aycan sessizliği bozarak sordu:

"Ne ikram edeyim size?" Bunu sorarken bile sesindeki alay çok rahat anlaşılıyordu. Zor bir konuşma olacağını en başında belli etmişti.

"Gerek yok. Çok uzun kalmayı düşünmüyoruz. Biran önce konuşalım," dedim.

Başını sallayarak karşımıza oturdu. Konuşmasını beklemeye niyetli değildim. Hemen konuşmak ve bu buz gibi ortamdan uzaklaşmak istiyordum. Derin bir nefes alarak söze girdim.

"Turan hakkını alamadığını iddia ederek dava açtığını söyledi. Gerçekten böyle mi düşünüyorsun? Yoksa başka bir neden mi var?"

"Hayır, dava açmadım, sadece seni bu şekilde ayağıma getirebileceğimi biliyordum. Biraz huzursuz olmanı da istemiş olabilirim. Nede olsa aile şirketiniz, dağılmasını istemezsin."

Bunları söylerken kelimeleri çok keskin, sinir bozucu ve iğneleyiciydi. Onun bu hali onu bu kadar çok sevdiğim için kendimden nefret ettirmişti. Yine de hiçbir şey belli etmemeye kararlıydım. Tam cevap verecekken Turan,

"Sen kendini ne sanıyorsun?" Sesi karşısındakini yerinden sıçratacak kadar yüksek ve öfke doluydu. Hiç kesmeden devam etti,

"Herkes senin gibi hileyle hareket etmez. Konuşmak istediğini düzgün bir şekilde söylesen yine gelirdik."

Elimi uzatarak koluna dokundum. Bakışlarını bana çevirdi. Başımı iki yana çevirerek "Hayır," dedim.

"Sen bu işe karışma. Bu kardeşim ve benim aramızda," dedi duruşunu bozmadan.

"Kardeşin mi?"

Hayretle karşılamıştım bu kelimesini. Hala bana kardeşim diyebiliyordu. Tabii bunu sevgiyle söylemediğini biliyordum.

BİR PARÇA AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin