24.BÖLÜM

5.4K 325 42
                                    

24.BÖLÜM

Ve dudaklarımdan dökülen tek kelime; "Anlatmış." oldu.

Pencereden geri çekilerek yanıma gelip gelmeyeceğini benimle konuşup konuşmayacağını düşünmeye başladım. Eğer gelip hesap sorarsa ne cevap vermeliydim? Bir yandan korkuyor bir yandan da hatam olmadığını tekrarlıyordum kendime. Ellerimi başımın arasına alarak Turan'a olan kızgınlığımı kelimelere dökmeye başladım,

"Neden yaptın bunu? Ben asla sana bana baktığın gözle bakmadım. Nasıl üzebildin Nida'yı?"

Bunları kendi kendime söylememin bir faydası yoktu ama şu an ne yapabilirdim? Konuşmamıza rağmen her şeyi gidip anlattığını düşünüyordum. Hızlıca olduğum yerden hareket ederek Turan'a gidip sormaya karar verdim. Tam kapıya gelmiştim ki Nida hızlıca içeri girdi. Olduğum yerde donup kaldım. Her şeyi bildiğinden nasıl emin olacaktım ki onunla konuşabileyim. Hiçbir şey demeden elbise dolabıma doğru yavaşça yürümeye başladı.

Çok sakin ama bir o kadar da korkutucuydu hareketleri. Açtığı dolabımdan bir elbise çıkararak boş gözlerle bakmaya başladı. Daha fazla beklemenin anlamı yoktu. Eninde sonunda konuşmak zorunda kalacaktık. Derin bir nefes alarak seslendim:

"Nida..."

Ürkütücü bir sakinlikle dolu hareketlerine bakıyordum. Garip davranışları, garip hareketleri neler döndüğünü anlamlandıramamı sağlarken "İyi misin?" diye sormayı akıl edebildim.

"İyiyim." Ses tonu çok yüksekti. Kulaklarımı tıkama isteğiyle dolup taşmıştım. Sadece ses tonundan bile iyi olmadığını anlayabiliyordum.

"Neden iyi olmayacakmışım?" diye bağırdı.

Ne söylemem gerektiğini bilmiyordum. "Neden iyi olmayacağım?" diye bağırıp sorusunu tekrarlarken dolabımdan tuttuğu elbisemi yırtarak yere fırlattı.

"Söyle, neden iyi olmayacağım?"

Gördüğüm manzara karşısında yaşadığım korku birkaç adım geri gitmeye zorlamıştı beni. Onu ilk defa böyle görmüş bana zarar vereceği hissine kapılmama neden olmuştu. Bu düşüncelerle geçen birkaç saniyenin ardından kendimi toparlayarak hala elbise dolabımın önünde nefret kusan gözlerle bana bakan kuzenime doğru birkaç adım attım.

"Neden bana bu kadar öfkelisin?"

Bu cevabını bildiğim bir soru olmasına rağmen öfkesinin beni dinledikten sonra dineceğini umarak sorduğum bir soruydu.

"Bunu hala bana sorabiliyor musun? Her şeyi biliyorum Aydan!"

Ne biliyordu? Benim bir hatam yoktu neden tüm öfkesini bana yönlendirmişti? Ona soracaktım. Kuzenimle yüzleşmeliydim.

"Ne biliyorsun bana da söyle Nida. Senin bu yaptığın yargısız infaz," dediğimde çıkan sesim az önce kuzenimden duyduğum tonla aynıydı. Bu kez öfkelenme sırası bendeydi. Tekrarladım:

"Ne biliyorsun anlat bana."

"Turan bana her şeyi anlattı." Bunu söylerken bana doğru bir adım attı gözlerini gözlerime sabitleyerek.

İlk defa gözlerinde nefreti bu kadar net görmüştüm. İstemeyerek te olsa gözlerim doldu. Turan'ın hislerinden dolayı nasıl beni suçlayabilirdi.

"Yapma Nida," diyebildim. Gerisini getirmek istesem de boğazıma bir yumru oturmuştu sanki.

"Neyi yapmayayım? Siz bana bunları yaparken oluyor da ben hesap sorunca mı üzülüyorsun. Ya ben?" dedi. "Ya ben ne hissediyorum hiç düşündün mü?"

BİR PARÇA AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin