21.BÖLÜM

6.3K 335 19
                                    

21.BÖLÜM

"O çocukta bir şeyler var... Güven vermeyen bir şeyler."

Duyduklarım nedeniyle ne Turan'a dönüp cevap verebiliyor ne de odama girebiliyordum. Bunu bana söyleyen hayatta annemden sonra en güvendiğim insandı. Aslında söyledikleri beni düşündürüyordu. Ama bugün Alkın'la geçirdiğim birkaç saat beni rahatlatmış hatta mutlu edip yaşadığım sıkıntıları birkaç saatte olsa unutmamı sağlamıştı.

Peki Turan neden böyle söylüyordu? Bu bir kıskançlık olabilir miydi? Hayır olmamalıydı. Eğer Turan bana karşı yanlış duygulara sahipse artık nasıl ona ailemden biri gibi davranabilirdim. Bu düşünce bütün benliğimin onu kaybetme korkusuyla sarsılmasına neden olmuştu. Ben kendimle yaşadığım iç hesaplaşmadan kurtulamadan Turan tekrar seslendi. Bu kez sesi daha önceden alışık olduğum yumuşak, huzur verici tondaydı:

"Ay parçam."

Ne kadar özlemiştim bana böyle seslenmesini. Duyduğum bu kelimelerden sonra onunla konuşmaya dertleşmeye ne kadar hasret kaldığımı daha net anlamıştım. Gözlerimin dolduğunu görmesini engellemek için hala sıkıca tuttuğum kapı kolunu bastırarak odama girmek adına kapıyı açtım.

"Lütfen bana arkanı dönme."

Yalvarır gibiydi sesi. Durdum ve bakışlarımı ona çevirmeden,

"Odama gel konuşalım burada annem duyabilir," dediğimde sesimdeki o buz gibi ton beni bile şaşırtmıştı.

Birgün bu kadar çok sevdiğim Turan'a bu şekilde konuşacağım aklıma bile gelmezdi. İçeri girdiğimde kapıyı kapatmadan ilerleyerek yatağımın kenarına oturdum. Kapıya baktığımda arkadaşımın orada beklediğini, içeri girmek için cesaretini toplamaya çalıştığını gördüm. İçimi kaplayan hüznün yüzümden ona belli olmaması için başımı öne eğerek seslendim:

"İçeri gir." Ve devam ettim derin bir nefes alıp bıraktıktan sonra,

"Nida'nın seni orada görüp bir kıskançlık krizi daha geçirmesini kaldıramam."

Sözlerim üzerine sıkıntılı halini saklama gereği duymadan hızlıca odaya girdi ve ardından kapıyı kapattı.

Cam kenarında bulunan sandalyeyi alarak tam karşıma oturdu. Nefes alışverişinin sıklığından gergin olduğunu anlayabiliyordum. Yavaşça başımı daha da kaldırarak yüzüne bakmak istediğimde başını ellerinin arasına almış olduğunu gördüm. Onu böyle görmek hernekadar canımı acıtsa da bu konuşmayla olayları tamamen çözmeye karar vermiştim birkere.

"Ne demek istedin?"

Sorduğum soru kafasını kaldırıp bana bakmasını sağlar diye düşünmüştüm ama yanılmıştım. Hala kafası ellerinin arasında sessizce oturuyordu. Ne yapmalıydım? Şu an istediğim sadece Alkın'ın Turan hakkında söylediklerinin doğru mu yanlış mı olduğunu anlamaktı. Sorumu tekrarladım:

"Neden onda güvenilmez birşeyler olduğunu söyledin?"

Derin bir nefes alarak başını kaldırdı. Yüzü solmuş sanki birgünde çökmüştü. Üzgündüm ama artık yaptıklarını bana açıklamak zorundaydı. Ne kadar bu halde olmak istemesemde kaşlarımı kaldırarak cevap beklediğimi belli ettim.

"Her yerde karşına çıkması, arkamızdan buraya gelmesi bunlar sana da garip gelmedi mi?" dedi çekinerek.

Aslında bende bunları düşünmüştüm ama Turan'ın anlamadığı bir şey vardı. Bu kadar tepki göstermesini sağlayacak bir his veya yakınlaşma yoktu aramızda.

BİR PARÇA AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin