Bölüm 17

215 11 2
                                    

....Saat epey ilerlemişti , hava yavaş ,yavaş soğuyordu . Evine giden yolun üzerinde fırıncı Yusuf amca diye biri vardı. Mete ile tesadüfen ekmek almak için girdikleri bu yerde samimi olmuşlardı onunla . Bazen akşam Üzerleri ekmek almaya geldiklerinde Mete ve Ferit'in öğrenci olduğunu ve parasız olduklarını bildiği için gündüzden kalan simit ve poğaçaları bir poşete doldurur onlara verirdi . Yusuf amcanın Ferit ile Mete'ye karşı bu yaklaşımı onların gözünde büyük değer kazandırmıştı .

                            Dış cephesi doğal taşlarla kaplı olan bu küçük fırına yaklaşan Ferit ,buharlaşan camdan içeri baktı . Yusuf amcanın tezgahın başında oturduğunu gördü . Fırına girişi sağlayan ahşap kapının alüminyum kolunu tuttu . Kapı kasasına sürtünerek açılan kapıyı araladı . Dükkanın gıcırdayan kapısının sesini duyan Yusuf amca ,yüzünü o yöne çevirdi . Karşısında Ferit'i görünce sevecen bir edayla yüzünde gülücükler oluştu . Soğuktan yüzü bembeyaz olan Ferit .

''Merhaba , Yusuf amca''.. .

''Ferit ... Hoş geldin çocuğum'' .

''Hoş bulduk ,  Yusuf amca'' .

                  Sakalına ak düşmüş yaşlı adama doğru yaklaşan Ferit, bir dede ve torun edasıyla ona sarıldı . Ara sıra ziyaretine gelen Ferit gibi genç öğrencileri görmek ,bu yaşlı adama ayrı bir huzur veriyordu . Üniversite öğrencilerinin ona karşı olan ilgisi yaşlı adamın onlara evlat muamelesi yapmasıydı . Akşamları bazı öğrenciler gelip gündüz satılmayan simit  ve poğaçaları yaşlı adamdan alırlardı . Bu aksakallı Yusuf amcanın içine ayrı bir huzur katıyordu ... 

''Gel , otur şöyle Ferit'' .

                  Bir sandalye çekip yaşlı adamın karşısına oturan Ferit .

''İyisindir inşallah Yusuf amca''.. 

''Benim iyi olmam sizin gibi gençlerin karşısına geçip sohbet etmesine bağlı , benim en büyük doktorum sizlersiniz . İlaçlarım da sohbetleriniz'' .

''Eğer mutlu olmanda , buğday tanesi kadar faydam oluyorsa ne mutlu bizlere'' .

''Olmaz olur mu çocuğum , sohbet edip hal hatır soracak kimler kaldı ki . Yaşım 60 a geldi , ne çocuğum var ne de eşim, bu yaştan sonra her şey ağır geliyor .Ama ben yine de umudumu kırmamaya ve senin gibi gençlerle sohbet etmeye çalışıyorum, ruhuma da iyi geliyor . Biliyor musun.. ? Aslında insan kaç yaşında olursa olsun ruhunu her zaman genç hissetmeli . Gel gelelim benim ruhuma kendimi fazla genç hissedemiyorum yani 35'i aşağı inemiyorum'' .

                     Ferit güldü ...

''Evet Ferit ,gerçek bu .Otuz beşi aşağı inemiyorum, hem oraya kadar inmem de büyük başarı aslında'' . 

''Siz gerçekten mükemmel bir insansınız, otuz beşe kadar falan takılmayın bence daha da aşağıdasınız , ve eminim ki ,hep bu yaşta kalacaksınız'' . 

                      Gülümseyişiyle öksürüğü bir birine karışan yaşlı adam ...

''Çok sağ ol Ferit . Bu sözü söylemen kendimi daha da genç hissetmeme sebep oldu . Şimdi söyle bakalım okul nasıl gidiyor'' ?

''Çok iyi gidiyor''..

''Mete ile aynı evdesiniz değil mi'' ?

''Evet , aynı evdeyiz bugün de beraberdik'' .

''Haylaz Mete ... Ne diyorsun Ferit ,okulu bitirebilecek mi'' ? 

''Zor bir soru Yusuf amca, ama inşallah bitirir , eğlenceye ve kızlara ayırdığı zamanın yarısını derslere ayırsa, şüphesiz başarılı olur'' . 

                        Yüzünde tebessüm oluşan yaşlı adam . 

''Biliyor musun Ferit , aslında onu kınamamak gerek, sonuçta genç bir insan , henüz yirmili yaşların başında . Aşık olmak , sevmek , sevilmek ve ilgi görmek için en ideal yaşlar bunlar . Bu onun en doğal hakkı . Bu yaştaki bir insan için eklenen en doğal şey olduğunu kabul etmek lazım . O yaşları çok iyi bilirim . Ama yine de her şeyde olduğu gibi ölçüyü denge de tutmak lazım ve verilen değerler buna değer mi , değmez mi . İşte bunu anlamak için istenen yaşta değil . Mete ve Mete gibiler ,neyse yine öğretmenliğim tuttu senin de başını ağrıttım'' .

''Kesinlikle ağrıtmadınız bizim gibi gençlerin, sizin gibi hayat tecrübesi olan insanları dinlemeye ihtiyacı var . Sizler birer değersiniz bizim için .Sizin yaşınızdaki insanların verdiği dersleri hiçbir okulda alamıyoruz . Eminim ki , sözlerinizi anlayarak dinleyen her genç gereken hayat dersini alacaktır'' . 

''Keşke herkes senin gibi düşünüp durumu değerlendirse , ama hayat işte , bazen insanlar sadece işine yarayan sözün doğruluğunu kabul ediyor . Eğer o söz kendi için doğru değilse hiçbir şekilde kabullenemiyor'' .

''Kullandığınız her söz bana huzur veriyor , eminim rahmetli eşiniz de aynı sözleri size söylemiştir'' .

                             Yüzünde oluşan sevimli bir edayla .''

''Evet, eşim .. Allah rahmet eylesin ,çok iyi bir insandı, sana şunu itiraf edeyim ki çok kahrımı çekti'' . 

''Yapma Yusuf amca, siz çok iyi bir insansınız ,eşinizi üzdüğünüzü düşünemiyorum'' .

''Bir zamanlar biz de gençtik . Zamanında ağır sözlerimiz ve  '' gençliğimizin verdiği cahillik '' demek daha doğru olur . Hatalarımız oldu . Genç yaşta yaptığımız hataları yaşımıza vermek doğru olmaz , büyük atamız Fatih S. Mehmet 21 yaşında İstanbul'u aldı . Eğer ben veya sen 21 yaşında hata yapmışsak bunu asla o yaşta olduğumuza bağlamamak gerekir . Bunun tek nedeni o yaşa kadar alınan eğitimdir . İşte böyle , benim de o yaşta yaptığım hatalar aldığım eğitimden kaynaklanıyor . Rahmetli eşimin de eğitimi yoktu hiç okula gitmemiş , göndermemişler ,bizim oralarda öyledir ,ama ben yine de ilk okulu bitirdim'' . 

''Eşinizin adı neydi'' ?

''Naciye. .. ; Memlekette doğru dürüst iş yoktu , ekmek kazanmak güçtü . Biz de yıllar önce Naciye'yle bu şehre geldik , çok sıkıntılar çektik , ve şu an bulunduğumuz bu fırını zor da olsa satın aldık . Üst katta iki odası var , bu bizim için çok iyiydi , ama gençliğimizin en güzel yıllarını kendimizi çalıştırarak geçirdik . Biriktirdiğimiz paramızla burayı alınca da sevindik ve rahatlığa ulaştık ama artık yaşlanmıştık , ve Naciye rahatsızlanmıştı . Yoksulluktan kurtulup rahat edelim derken , yıllar bizi harcadı . Rahmetli eşimle o rahatlığı yaşayamadık , bu dünyadan göçüp gitti'' . 

                         Yaşlı adamın gözleri iyice dolmuştu ,onun bu haline üzülen Ferit .

''İstersen anlatmaya bilirsin Yusuf amca'' . 

                          Yaşlı adamın kısık ses tonuyla .

''Hayır anlatacağım evlat ,onca yıl çalışıp birikimlerimizle burayı aldık ama, Naciye mi ülkenin en iyi doktorlarına götürüp tedavi ettiremedim'' . 

                           Yaşlı adam iyice ağlamaya başladı . 

''Şimdi lütfen söyle bana bu kahrolası para , bu fırın , ev ne işe yarar ha ... Burayı almak için gençliğimin en güzel yıllarını heba eden insan gözlerimin önünde hayata gözlerini yumdu ,ve ben sadece bunu izledim . Elimden hiç bir şey gelmedi, baktığım her yerde onu görüyorum, ona karşı kullandığım ağır sözler aklıma geldikçe yüzümü saklıyorum evlat. Sanki o karşıma geçmiş hüzünlü bir şekilde bana bakıyor, bu tanrının verdiği bir ceza vicdanım ve gençliğim devamlı kavga içinde'' ...

FERİDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin