... Keşkelerle geçiyor günlerim çocuğum ,dün Naciye'nin mezarına gittim .
Yaşlı adamın gözyaşları artık ak sakallarına ulaşmıştı ,onun bu haline üzülen Ferit .
''Yusuf amca , kendinizi üzmeyin dilerseniz, daha sonra anlatırsınız'' .
Cebinden çıkardığı mendille gözyaşlarını silen yaşlı adam .
''Boş ver evlat bu saatten sonra üzülmem bir işe yaramaz , gidecek olduğum en uzak yer Naciye'nin yanıdır ... Ne diyordum en son ,dün Naciye'nin mezarına gittim , oturup biraz dertleştik, ona yaptıklarımı anlattım geçmişte kendisine karşı yaptığım yanlışlar için özür diledim. Ne kadar az olsa da, bazı güzel günlerimiz oldu ,onları da yad ettik ,ama işin en hüzünlendirici kısmı ise ona '' Çok oldu burada kaldığın , artık yeter ne zaman döneceksin '' dedim ,ve mezara yalnız gittiğim gibi, yalnız da geri döndüm'' .
Yaşlı adam bir süreliğine sessizliğe boğuldu . Elindeki mendil ile gözyaşlarını sildi . Sadece önüne bakıyordu , belki de baktığı yerde gördüğü tek şey kaybettiği eşi idi . Yalnızlık içinde kalmak bundan sonra yaşayacağı kaderi idi . Etrafında ve yakının da binlerce insan olması sevdiği bir insan etmiyordu , bu yalnızlığın en büyük fotoğrafıydı . Ferit'in karşısındaki bu tablo altmış yıllık bir romandı ve hiç kurgu yoktu . Tamamıyla gerçeklerle dolu bir roman . Sonun ne olacağını bilemeden yaşamak , ve istemediğin bir acının içinde sonsuza dek vicdanınla hesaplaşmak , sağmayan bir yaradan ne farkı var ki .
Başını ayağa kaldıran yaşlı adam .
''Çocuğum , başını ağrıttığımın farkındayım , bana kimse böyle hayat dersi vermedi , yaşadığı yılların içinde iyiliği veya kötülüğü anlatan varsa da ,belki de ben unutmuşum . Benim sözlerim yine de kulağına küpe olsun . '' Dünyada kalacak bir mal için, ahirette yanında olacak insanı üzme '' özellikle bu kişi senin eşin ise . Yastığa başını aynı anda huzurlu bir şekilde koyabiliyor san ,hele bir de onun başı senin göğsünde ise, yeryüzünün en zengin insanı sensin demektir'' .
xxxxxxxx
Pierre Loti tepesinden dönen Feride ,apartman girişinde karşılaşıp konuştuğu Mustafa'dan sonra evine çıktı . Mustafa'nın zamansız şekillerde Feride'nin karşısına çıkmaları Feride'nin ona karşı içinde bir korku oluşmasına sebep oluyordu . Sorduğu sorular ve aldığı cevaplar sonrası kişiyi sorgular cinsten idi . Ruhsal yapısının bozuk olduğunu aklı başında her insan anlayabilirdi, ama söz konusu kişiye sorduğu sorulara gelince, hiçte düşüncesizce edilmiş ve gelişigüzel söylenmiş sözler değildi . Kullandığı her cümleye, verilmesi gereken cevabın en az sorulan soru kadar değerli olması lazımdı . İnsanın ruh halinden ve davranışlarından yola çıkarak olan ve olması gereken konuları, olmadık zamanda kişilere sorması, başta yaşamış olduğu apartmanda ve o sokaktaki herkes tarafından dikkat çekiyordu . Hatta bazıları onun için '' bu çocuk ileride, ya çok büyük bir makamlara gelecektir ,ya da aklını üşütüp sürünecektir '' gibi düşünceli sözler ediyorlardı . Mustafa ise tüm bunları görmezden gelip ,babasının işlerine yardımcı oluyordu . Ne kimseyle bir kavgası oldu ,ne de bir tartışma içinde buldu kendini .
Evine giren Feride kapıyı kapattıktan sonra, salona iki adım daha yaklaştı ve tekrar yüzünü kapıya döndü, evinden çıkarken yaşadığı hüzün tekrar yüzüne çöktü . Donuk bir halde kapıya odaklanmış düşünüyordu . Beyninde oluşan sorular gün geçtikçe hayatını sömürdüğünün farkındaydı ,boşa geçen umutsuz yıllar bir yana artık sağlığının da bozulacağı düşünceleri yer etmişti aklında . '' Eğer bir şeyler olacaksa hemen olmalıydı, ertesi veya yarını yoktu '' geçen zaman yaşanan hayata ihanetti . Otuz iki yaşında olmasına rağmen içinde beslediği ve gözünden sakındığı on yedi yaşındaki Feride'yi kolla yamıyordu . Duygularını kontrol etmek gün geçtikçe daha da zorlaşıyordu ve o zorlaşan hayat Feride'nin içindeki masum Feride'ye zarar veriyordu .
Birden kapı çalındı ,olduğu yerden irkilen Feride, bir kaç adımda kapıyı açtı . Gelen Enderdi ,ama bu her zaman ki gelişlerinden biri değildi . Ender'in elinde bir buket çiçek vardı , bu durum Feride'nin Endere şaşkınca bakmasına sebep oldu . Ender'in yüzündeki gülücükler, Feride'nin şaşkınlığının daha da artmasına sebep oldu .
İçeri giren Ender . '' Merhaba hayatım , nasılsın '' diyerek Feride'yi kucakladı . Yerinden kıpırdamayan Feride, kafasını sallayarak '' iyiyim '' mesajı verdi . Geri çekilip Feride ile göz göze geldikten sonra, koluna girerek oturma salonuna geçtiler . Bu zaman içinde Ender'in yüzünden gülücükler eksik olmuyordu . Aşırıya kaçmadan Feride'ye tebessümler de bulunuyordu . Feride ise Ender'in bu tavrının arkasında ne çıkacağını merak ediyordu .
Sessizliğini kısık ses tonuyla bozan Feride ...
''Evet , Ender ''.
''Evet , derken canım'' .
''Bu halinin sebebini merak ettim''.
''Ne varmış ki halimde'' .
Kısa bir sessizlik ...
''Lütfen Ender ,elindeki çiçeklerin sebebini söyler misin'' ?
''Ne yani ! Karıma çiçek alamayacak mıyım'' .
''Evet , karına çiçek alabilirsin ama ,lütfen söyler misin, en son bana ne zaman çiçek aldın'' .
'' Feride uzatma ,tamam kabul ediyorum , çok ince biri olmayıp ,sana her zaman çiçek getirmiyorum, ama şu an karşındayım ve elimde çiçek var . Bu anın duygusunu yaşayalım hem bunu bir özür çiçeği olarak ta kabul edebilirsin'' .
''Neyin özrü'' ?
''Dün gecenin ,biraz dengesiz davrandım , belki de sana karşı kullandığım cümlelerde hakaret vardı ve sana da vurdum . Bu yanlış bir hareketti'' .
Oturduğu yerden ayağa kalkan Feride .
''O kadar zor cümleler kuruyorsun ki ,söylerken bile istemeyerek zorla konuşuyorsun . Hiç kendini yorma , sen olduğun gibi görün ,insan gibi değil..! İnsanlık doğmakla olur ,olmaya çalışıldığı gibi değil . Elinde çiçekle karşıma geçmiş ,yapmacık cümleler kurup ,masum görüntüler sergilemek istiyorsun . Olmaz Ender , olmaz . Yüzümde vurduğun tokadın izleri dururken , benden masum bakışlar arkasına sığınmış merhametli sözler bekleme . Dün gece karşımda böyle olsaydın , bugün böyle olmazdı'' .
Elindeki çiçeği yere vuran Ender .
''Allah kahretsin , sen söyle o zaman biz ne zaman mutlu olacağız ha söyle ''...
''Sen insan olduğun zaman'' .
''Bak Feride ne yaparsam olmuyor , sözlerinde bana karşı hakaret içeriği var dikkat et'' .
''Senin bana karşı olan yaklaşımınla kıyaslanamaz bile , döv , söv , hakaret et ,sonra sözlerinde hakaret vardı ''.
Odada bir kaç tur atan Ender , öfkeli bakışlarla camdan dışarı bakıyordu . Ender'in amacı Nubar ile konuştukları konuyu gerçekleştirmekti . Ama bunu Feride'ye nasıl söyleyeceğini hala doğru dürüst tasarlamamıştı . Elindeki çiçek ile bir yolunu bulup anlatmayı düşünürken . Feride'nin farklı çıkışı , Ender'in kafasında küçükte olsa tasarlamış olduğu planı suya düşürmüştü . Şimdi sessizlik içinde camdan dışarı bakıyor bir yandan da öfkeli tavırla Feride'ye ne diyeceğini tasarlamaya çalışıyordu , tekrar Feride'ye dönerek... .
![](https://img.wattpad.com/cover/47057162-288-k621726.jpg)