Bölüm 31

119 2 0
                                    


''Bunu inkar etmiyorum Mustafa ,onunla konuşmak bana iyi geldi, neden kendimi böyle  hissettiğimi de tam olarak ifade edemiyorum''.

''Bilmemeniz gayet normal ,çünkü siz o an bunu düşünecek durumda değildiniz, aslında sizden ziyade ruhunuz ,çünkü aradığı şeyi bulmuştu. Ama sizin bu kadarda yoksun kaldığınızı hiç tahmin etmemiştim .Ender ağabey ruhunuza gerçekten gaddar davranmış. Şimdi bir empati kuralım düşünün pierre loti de ki delikanlı onunla konuşmak ruhunuza iyi geliyor demiştik .Ondaki ruha iyi gelen tarifsiz kişilik, keşke  Enderde de olsaydı diyebilir misiniz...?''

                            Bu soru Feride de düşünce yarattı. Kararsız bakışlarla Mustafa'nın gözlerine baktı bir süre ,Cevap vermek ve vermemek arasında gidip geldi .Birden içindeki his bir şeyler söylemesini  istedi, başını sağa çevirip..

''Aslında önce şunu söylemek istiyorum Mustafa''..

                             Mustafa birden sözünü kesti..

''Evet mi, hayır mı ''?

                             Bu soru beklemediği bir anda geldi ,bir süredir anlattığı şeyler zaten kafasını iyice karıştırmıştı.

''Evet..''

                            Başını Feride'ye biraz daha yaklaştıran Mustafa, kararlı bakışlarla başını sallayarak..

''Cevap bu değildi maalesef ,hakkındaki düşüncelerimde yanılmışım''.

                         Tekrar oturduğu sandalyeden ayağa kalkan Mustafa ,başı önde ağır adımlar ile odanın ortasında elleri cebinde dolaşıyordu. Feride ise gözlerine çöken korku ve merak ile bir Mustafa'ya bir de bulunduğu odaya bakıyordu. Çerçevelerin tahtalar ile kapatılması ,içinde darlık yaratıyordu. Mustafa'nın tam olarak ne aradığını ve bunun sonunun neye varacağını merak ediyordu. Kafasında çıkmaza sebep olan düşünceye daha fazla dayanamayıp eli ile yüzünü kapayıp sessizce ağlamaya başladı; çaresiz kalmış bir insanın yaptığı gibi ...Onun ağladığını fark eden Mustafa, kollarını sandalyenin kol dayama  yerine koyarak, bir sorgu müfettişi gibi tepeden aşağı Feride ye bakıyordu. İlk konuşmasındaki ılımlı sözler ve endişeli yüz ,yerini daha emin sözlere ve soğuk bir yüze bırakmıştı.

                             Başını hafiften sağa yatıran Mustafa..

''Ağlaman daha sürecek mi ...? ne kadar daha ağlamayı düşüyorsun.. .? Yetmiyor işte, ne yazık ki yetmeyecekte. Seni ağlatan bu çaresizlik aynı zamanda  zayıf olduğunu da gösteriyor. Bu tür duygular  sen ve senin gibileri  daha zayıf hale düşürecek .Ruhuna nefes aldıran o delikanlıdaki  kişiliğin  aynısını ,Enderde  olmasını istemiyorsun, çünkü onu sevmiyorsun .Bana evet derken, kalbi duygularını kullanmadın ,Ender ağabeyden bahsederken ,ruhunun yüzüne yansıttığı ifade ile o delikanlıdan bahsederken yüzüne yansıyan ifade aynı değil. Bunu sen göremezsin Feride abla''...

                        Mustafa bu sözleri söylerken Feride'nin başı hala yere bakıyordu...

''Sen, ben ve bizim gibiler ,hiçbir zaman hafızam dan gitmediler .Ezik kalmak ,mazlum olmak. Buna en büyük örneklerden biri de  annem.... evet yanlış duymadın ,babam ile aralarında ki düşünce yapılarını kıyaslarsak bunu ancak dağlar ile kıyaslayabiliriz .Ne duyguları uyum sağlıyor nede düşünceleri. Hep bir kavga, hep bir üzüntü; yaşamak ve yaşatmak bu değil. Böylede olmamalı. İnsan mecbur kaldığı için bir ömür boyu ,ömrünü heba etmemeli .Duyguları mutlu eden her ne varsa, kişinin huzuru odur. Tıpkı sizi mutlu eden delikanlı gibi .Görüyorsun değil mi Feride abla ,hayat sana sürpriz yapacağım deyip kafanın kel olmasını istiyor .Sonra sürpriz kutusundan Şimşir ağacından yapılmış tarak çıkarıyor. Senin durumunu bu şekilde özetleye bilirim. Aklından geçip geçmediğini bilmiyorum ama, istiyorsan bir empati daha kuralım''...

                     Elleri ile gözlerindeki yaşları silen Feride ,başını kaldırıp Mustafa baktı.

''Bu arada seninle konuşan delikanlının adı ne idi''..?


''Ferit.''..

''Evet.. evet Ferit ,şimdi hayatında onun olduğunu kabul edelim, Ender ağabey de yok. Ferit'in sana neler söylediğini bilmiyorum ,sadece duyguların yüzünde yarattığı ifadelerden yola çıkıyorum .Ne kadar mutlu dünyan olurdu değil mi..? Sığıntı gibi üzgün yaşantın olacağına her gün yüzünde tebessüm oluşturan bir eşin olurdu''...

                  Kollarını sandalyeden kaldıran Mustafa dizlerinin üzerine Feride'nin önüne çöktü. Onun bu hareketi Feride'nin  gözlerinde korku oluşturdu ,başını öne eğen Mustafa...

''Umduğumuz şeyler hiçbir zaman hayalden öteye geçmeyecek ,neden hayat böyledir anlamış değilim .Ne dünyanın düzenini anlayabiliyorum, nede düzenden bahseden insanları .Bana göre gerçek bir ve tektir oda mutlu olup huzurlu yaşamaktır. Eğer ben mutlu ve huzurlu isem ,tüm insanların da böyle olmasını isterim .Bu her şeyin yolunda gittiği anlamına geliyor .Tanrı yaşamama müsaade ediyor ve bulduğum yemek o gün açlığımı gideriyor. İnsan olanın bundan fazlasını istememesi lazım .Her insan sadece kendine yeteri kadar olanın peşine düşse ne bir annede  bebeğini doyura bilme endişesi olur, nede tanrı az kanaat ettiğimiz için çoğunu elimizden alır. Olmayacak Feride abla, kurulan masum hayaller asla gerçekleşmeyecek ,bildiğim bu gerçek sadece Mustafa'nın gerçeği değil ,tüm insanlığın gerçeğidir. Ama gel gök ki insanlığın geldiği durum o kadar vahim ki ,insanlık kendi içinde insanlık arıyor .Kurulan tüm hayaller bir şekilde çıkmaz sokağa giriyor.''..

                   Başını kaldırıp Feride'nin gözlerine bakan Mustafa ..

''Bunun örneklerinden biride sensin .Hayalinde böyle bir evlilik yoktu muhtemelen. Herkes sevilmeyi ve ilgi görmeyi istiyor. Ama hayat kimseye istediğini vermediği gibi sana da vermeyecek .Ferit'in karşına çıkmasını tesadüf olarak mı görüyorsun..''?

                 Hüzünlü bir yüze eklenen ,düşünceli gözler ile Mustafa'ya  bakan Feride..

''Onunla pierre lotide karşılaşmam tamamen tesadüf.''.

''İlk karşılaştığınız günü biliyorum. Ferit oraya birkaç arkadaşı ile beraber gelmişti''.

                Şaşkın gözler ile Mustafa'ya bakan Feride..

''Sen her anımı takip mi ettin Mustafa.''.?

''Her anını değil, sadece pierre loti de olduğun  zamanları''..

''Oraya geleceğimi nereden biliyorsun..? demek ki evden her çıktığım an beni kolluyor dun. Bak Mustafa sen hiç iyi değilsin .O yüzden sana bir şey anlatmak istiyorum. Ben evlenmeden önce zor yıllar geçirdim ,annemi ve ağabeyimi kaybettim. Bir süre sonra Ender ile evlenip İstanbul'a geldim. Senin bahsettiğin hayatın acımasızlığı doğru, ne evlenmeden önce yüzüm gülebildi ,nede evlendikten sonra ,ama şu bir gerçek ki kaderim böyle imiş. Ferit'e sıra gelince de dediğim gibi onunla tesadüfen pierre loti de karşılaştık''.

''Evlilik öncesi yaşadığın acıları bilmiyordum ,bunu da öğrenmiş oldum. Demek ki tüm olumsuzluklar daha sen buraya gelmeden önce başlamış ,bu durum beni daha da üzdü şimdi. Ama ben Ferit ile karşılaşmanı tesadüf olarak görmüyorum .Nasıl ki hayat sana yaşadığın yıllar içinde mutlu bir çizgi çizmeyip, karşına istemediğin  bir insan çıkarmış ise ,Ferit ide  dilediği için karşına çıkardı .Onunla  karşılaştığın gün tesadüf değildi Feride abla , kabul etmeliyim ki apartmandan çıkmanı çoğu zaman gözetledim ,son zamanlarda sık çıkmaya başladın ve o gün Ferit i gördüğümde hayatın insan üzerinde oynadığı oyuna şahit oldum. Daha sonra onunla tekrar görüşmen ve en son salıncaktaki samimi gülüşün .Bunların hepsi beni sana daha çok çekti. Aslında anlattıklarımın geneline inersek hep bir acımak ve merhamet var ,bunun kaynağını biliyorum ,dikkatimi çeken kişilerin hangi sebepten ötürü dikkatimi çektiğini de çok iyi anlıyorum.''.

                        Birden puflayarak ayağa kalkan Mustafa ,pencereye yaklaştı, çerçeveleri örten tahtaların arasından dışarı baktı. Her ne kadar dışarısı zar zor görünse de ,havanın  sisli oluşunu ve akşamın karanlığının çöktüğünü gördü,  tekrar Feride'ye dönerek..

''Bu camları tahta ile kapatmam , içinde bir korku oluşturmasın. Buralarda bizleri tanıyanlar vardır, birileri görüp de başımıza sıkıntı açsın  istemiyorum.''..../

FERİDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin