........Boş bakışlar ile Mete'ye bakan Ferit..
''Tabikî dinliyorum''.
Oturduğu sandalyeden, masa üzerine biraz daha eğilen Mete..
''Bak sevgili dostum ,az önce cam kenarından nereye baktığını bilmiyorum 'mu zannediyorsun. Aradan on yıl geçti ,sil artık bu geçmişi kafandan, bak artık bizim müdürümüz oldun, benim de müdürüm 'sün, çalıştığın işte gayet başarılı ve emin adımlar ile yukarı doğru ilerliyorsun. Dünyalar tatlısı bir kızın ve seni seven bir karın var. Her kesin özlemini çektiği o huzurlu yuvaya sahipsin. Bırak artık Ferideyi düşünmeyi ,zaten benden yıllarca gizledin onu ,bunun için sana ayrıca kırgınlığım var 'ya neyse. Aynı evde kalmamıza rağmen ,hiçbir zaman bahsetmedin, seni zorlamazsam bahsedeceğin de yoktu zaten. Hem böyle yaparak ta seni seven eşine ihanet ediyorsun''.
''Beni en çok vicdanımla karşı karşıya getiren durum da bu zaten. Feride'ye karşı esasen içimde kalan bir aşk yok. Ben Aymira ile evliyim ve onu seviyorum. Feride ile çok güzel günlerimiz oldu. İlk aşkı onunla yaşadım ve daha fazlası. Şu an düşündüğüm sağ 'mı ,salim mi olduğu, nerededir ne yapıyordur. Çünkü o her zaman acı çekti. Evlenmeden öncede ,evlendikten sonrada hayatının en mutlu zamanlarını benimle geçirdi, bunu bana karşı itiraf etti, onunla geçirdiğimiz son geceden sonra sırra kadem bastı, sanki ona karşı bir vefasızlık yapıyorum, vicdanım hep rahatsız ,keşke onunla son kez görüşebilsem, belki de içimde ki sızıyı bir nebze olsun dindirebilirim''
''Seni anlıyorum ,biliyorsun bende birkaç kez soruşturdum, âmâ maalesef hiçbir sonuç yok adamın, Ferideyi alıp, yurt dışına gitme ihtimali çıkıyor bu kez ortaya, dua edelim de inşallah mutlu ve huzurlu bir hayatı vardır.''
''İnşallah Mete inşallah. Âmâ ne yalan söyleyeyim ki, bundan hiç umudum yok, içimden bir ses hala o adamla olup, ıstırap içinde yaşadığını söylüyor, her ne kadar bu sese kulak vermesem de düşüncemden bir türlü silinmiyor''.
''Sen yine de bu kadar karamsar olma, iyi düşünki iyi şeyler olsun.''
Xxxxxxxx
Saatlerdir süren sıkıcı toplantı ,nihayet bitmişti. Sıkıcı olması, toplantıya katılan müdürler için geçerli idi sadece, onu yöneten kişi aynı düşüncede değildi.
''Evet arkadaşlar toplantıyı burada sonlandırıyorum. Hepiniz tam zamanın da riayet ettiğiniz içinde ayrıca teşekkür ediyorum. Düzen ve disiplinden kopmaz isek, hedefimize emin adımlar ile daha rahat ilerlemiş oluruz.''
Oturduğu sandalyeden kalkan Ender ,masadaki dosyalarını eline alıp kapıya yöneldiği esnada, toplantıya katılan müdürlerden biri yanına yaklaşarak.
''Ender bey, iki dakikanızı alabilir miyim.''
''Tabi buyurun Süleyman bey''
''Sizinde bildiğiniz gibi, rahmetli babanız ile yıllarca omuz omuza vererek çalıştık ve çok şükür şirket bu günlere kadar geldi, âmâ maalesef babanızı ani bir şekilde ki vefatı bizleri çok üzdü. Geçmişte aranız da bazı sorunlar oluştu, bu zaman dilimi içinde sizler şirketten ayrıldınız ve bir süre sonra Avrupa'ya gittiniz, 10 yıl boyunca da Türkiye'ye hiç dönmediniz, belki de babanız rahmetli olmasaydı Türkiye'ye hiç dönmeyecektiniz.''
''Süleyman bey sorunuzu bekliyorum lütfen.
''Demek istediğim şu Ender bey ,siz şirketin içinde olduğunuz dönemde ,mali işlerden uzaktınız, babanız ile kafa yapınız bir türlü uymazdı. Kusura bakmayın ama, rahmetli babanızın sizleri mali işlere sokmama konusunda haklıydı, az önce toplantıda asgari ücret ile çalışan işçilerimize % 30 luk zamdan bahsediyorsunuz ,bu büyük bir rakam, belki şirketimiz bunu karşılayabilir ,ama bu zammı ben manasız buluyorum.''
''Bana asgari ücretin, yani devletimizin önerdiği rakamın ,ne kadar olduğunu söylermisiniz Süleyman bey.''.
''İşçinin eline geçen net rakam 175 milyon tl.''
''Bizim yapacak olduğumuz zam ile bu işçinin maaşı ne kadar olacak..?''
''Tahminen 225-230 milyon tl''
''Peki sizin maaşınız ne kadar Süleyman bey..?dilerseniz ben söyleyeyim 750 milyon tl... Bakın Süleyman bey, bir işçinin cebi ve kafası aynı anda çalışır, eğer cebi boş ise kafası 'da boştur ve o işçiden asla verim alamazsınız. Kaldı ki fabrikanın başına geçeli çok kısa bir zaman oldu, yeni patronları ile ilgili içlerinde minnet ve sevgi oluşmalı verimin kaynağının bir değeri 'de budur. Şirketimizin edecek olduğu karın, bir kısmını bu şirketin sahibi olarak işçilerime dağıtıyorum. Sizde biliyorsunuz ki ,ülke olarak hala 2001 krizinin yaralarını sarmaya çalışıyoruz, hükümetimizin asgari ücrete gereken zammı ,bir türlü gösteremedi ,çünkü zor günlerden geçiyoruz, böyle bir zamanda bir nebze olsun, hem asgari ücretle çalışanlarımıza ,hem de devletimize biraz faydamız olsun. Siz hiç Avrupa'ya gittiniz mi Süleyman bey..?''
''Hayır gitmedim..''
''Gidin Süleyman bey gidin, onlar bizim ülkemize başka ülkelere gidip oradan hem devletini hem milletini inceliyorlar. Bitmedi başka milletin gözünden kendi tarihlerini dahi inceliyorlar, ilginç değil 'mi ,ama mantıklı ,böylece eksiklerini buluyorlar ,son on yılım orada geçti, bir çok Avrupa devletini gezdim ve devletlerden bizim ülkemize baktım, çok eksikliğimiz var Süleyman bey çok .İkinci dünya savaşının üzerinden tam 57 yıl geçti .... koca bir 57 yıl''
''Bunun konumuz ile ne alakası var Ender bey.''.
''Çok alakası var Süleyman ve çok...İkinci dünya savaşında yerle bir olan Almanya 57 yılda 57 yıl yol alırken bu savaşa katılmayıp tek mermi dahi sıkmayan ülkemiz 57 yılın 57 yılını 'da Almanya'nın gerisinden takip etmiştir. Hiç düşündünüz 'mü ,maddi manevi her şeyini kaybeden bu ülke nasıl oldu 'da bu kadar güçlü bir ekonomiye sahip oldular ve savaştan sonra hızla kalkınıp büyüdüler ,yerinizde olsam bunu araştırırım ,sizlere faydası çok olacaktır Süleyman bey çok. Maalesef bizler araştırmayı kulaktan dolma sözleri ve düşünmeden yargılamayı seven bir milletiz. Bu ülkenin bu gün 'ki konumu şanlı tarihimize hiç yakışmıyor, eminim ki ecdadımız bu günleri görse, kahır azabı çekerdi...size iyi günler Süleyman bey.''
