Bölüm 40

120 1 0
                                    


.......Senin yerinde her kim olsa, o vicdani rahatsızlığı hissedecekti..

                        Mustafa bir süre başı öne eğik sessiz kaldı. Kim bilir beklide o anı gözlerinin önünden bir kez daha geçirdi .Ya Mehmet babasını vursa idi ,düşündükçe başını sallıyordu olduğu yerde.

                      Onu daldığı derin düşüncelerden çıkarmak isteyen Feride ..

''Her şey geride kaldı Mustafa, dua edelim ki kötü bir şey olmadı .Bu arada kahvaltım için çok teşekkür ediyorum''.

''Afiyet olsun Feride abla'' ..

''Dilersen bizim durumumuza gelelim Mustafa, senden rica ediyorum lütfen eve geri dönelim .Ben bunu bir kaçırma değil ,seninle küçük bir gezintiye çıkmak olarak kabul ediyorum. Şu an hem senin ailen ,hem benim ailem bir merak içinde olabilirler .bu yaptığın inan doğru bir şey değil''.

               Feride'yi dikkatle dinleyen Mustafa..

''Bir sıkıntı olacağını zannetmiyorum. Ben aileme il dışına bir arkadaşıma birkaç günlüğüne kalmaya gideceğimi söyledim. Senin ailenden de bir tek Ender ağabey var, oda yurt dışında''..

''Böyle düşünme Mustafa beni arayan bir babam var, muhakkak Enderde arayacaktır ,ulaşamayınca merak edecekler.''

''Peki Feride abla, en kısa zamanda döneriz .Ama şunu bilmeni isterim ki ,seni arayacak olan tek kişi babandır. Belki ağır bir söz ama, gerçek bu. Keşke bu gerçeğe Ender ağabeyin gözlerinde şahit olmasaydım ,inşallah bana kızmıyorsun dur.''

''Hayır kızmıyorum ,sözlerinde haklısın .Ama Ender, bana karşı her ne kadar samimi bir sevgi beslemese de, sevgisinden ziyade merakından arar ,bu yüzden senin kullandığın cümleler canımı yakmıyor. Evlendiğimden beri o acıtmalara alıştığım için, artık hissetmiyorum, ömrümün böyle sürmesine alıştım.''

''Alıştım veya alışacağım .Bu cümleler insan hayatına zarar vermekten başka hiçbir işe yaramıyor, çaresizliğin ürettiği zavallı sözler, bazı insanların yaratılışında var, kutuplaşmış bir düşünce, değişmiyor değişemiyor...! çaresizliğe çare aramak hiç işine gelmiyor, çaresizlikten yaşamış olduğu hayata alışan bir insan ile, yakalandığı hastalıktan ötürü ölümü bekleyen bir insanın pek bir farkı yok artık, her ikisi de ölümü bekliyor.''

''Yine de böyle söylememelisin, hastalık içinde ölümü beklemek çok daha acı bir durum''.

''O zaman sana yaşanmış bir hikayeyi anlatayım. Bizim binanın hemen yan tarafında ki binanın kapıcısını, babamla konuşurken duymuştum, yaşadıkları köyde bir adamın yakın bir akrabası kötü bir hastalığa yakalanmış .Bu kişi bayan olup, yaklaşık 80 yaşlarında imiş .Zavallı kadının bedenini yaralar sarmış ,tüm uzman doktorlara götürmüşler, lakin hiçbir çare bulunamamış, verilen tüm ilaçlar zavallı kadının yaralarına merhem olmuyormuş .Artık iş öyle bir duruma gelmiş ki ,zavallı kadının ölümünü beklemeye başlamışlar .Geçmişte de çok iyi bir insanmış her insana muhakkak bir iyiliği dokunur muş. Zavallı kadının bu şekilde acı çekmesi ne kimse akıl erdiremiyormuş...Bence burada acı çeken kadına akıl erdirememe işi iyi bir insan olduğu için neden ölümü bu acılar içinde bekliyor oluşudur. Çünkü insanlarımız da bir düşünce alışkanlığı vardır. İyi insanlar acı çekmeden ölür diye yada bu dünyada acı çeken diğer tarafta çekeceği acı kalmaz .Ne garip ki bunların ikisi de iyi insanlar için söylenir ,al işte Feride abla kutuplaşmış bir düşünce daha ....Hikayemizde ki kadın her gün daha fazla acılar çekmeye devam ediyormuş. Artık kadıncağızın ağzına bir kaşık çorbayı bile zor koyuyorlarmış .Devamlı acılar içinde kıvranan kadına ,sadece hizmetlisi yaklaşa biliyormuş. Diğer gelen kişiler odanın camın dan bakıp gidiyorlarmış .Ama biri vardı ki kadının bu haline çok üzülüyormuş .Her seferinde onu görmeye geldiğinde ağlıyormuş .Onu acılar içinde kıvranırken görmeye hiç dayanamıyormuş. Hasta kadın bu adamın süt annesi imiş. Adam doğduğunda annesinin sütü olmayınca bu hasta kadın tarafından emzirilmiş, bu yüzden adamın ona sevgisi de çokmuş. Yaşlı kadına bakan hizmetlisi bazen başında oturur yüce kitabımız kur-anı kerimden Yasin suresini okurdu .Yaşlı kadının yara saran bedeni artık çürümeye dönmüş. Sanki mezara gömüldükten birkaç ay sonra tekrar çıkartılıp kadını yatağa koymuşlar .Onu her gün ziyarete giden süt oğlu ölüden farkı olmayan kadını görmeye daha fazla dayanamayıp yaşlı kadının yattığı odaya girmiş .İçeri girdiğin de hizmetlisi yine başında yüce kitabımızdan Yasin suresini okuyormuş. Yatakta yatan yaşlı kadının ayak ucuna gelerek uzun bir süre yüzüne bakmış,  bu sırada hizmetlisi kur-an okumayı kesmiş, kapının açıldığını gören bir başka yakını da odaya girmiş .Her kes adamın ne yapacağını ne söyleyeceğini merak ediyormuş .Hatta bir ara hizmetlisi yanına yaklaşarak hastanın yanına bu şekilde gelmesinin doğru olmadığını söylemiş, ama adam bu sözlere kulak bile asmadan yatakta yatan yaşlı kadına bakarak ağlıyormuş, hem de iç çekerek tabi yataktaki yaşlı kadın kendinde olmadığı için hiçbir yerden haberi olmadan boş bakışlar ile tavana bakıyormuş. Eli ile göz yaşlarını silen adam .....'' Sen çok iyi bir insandın öz annemden sonra anne olarak bildiğin tek kişiydin. Allah'a  karşı hiçbir günahın olmadı, bu çektiğin acılar nedendir anlamış değilim, benim bildiğim  süt annem bu acıları hak etmiyor ,çünkü hak edecek hiçbir şey yapmadı .O dünyanın en iyi kalpli insanıydı. Sen acı çekerek ölümü beklememelisin .Bu köyde acı çekerek ölümü bekleyen kişiler hep kötü kişilerdi. Sen ki seni aldatan kocanı dahi affetme büyüklüğünü göstermiş bir insansın .Sen ölümü böyle beklemeyi hiç hak etmiyorsun....''..Yaşlı kadının başında kur-an okuyan hizmetlisi adama yaklaşarak''...Bu Allah'ın bir taktir i ilahisi '' olduğunu söylese bile adam gözlerini kadından bir türlü alamıyor ve konuşmaya  devam ediyormuş..''. .Seni bu acılardan kurtaracağım anne bedenini saran bu yaralar sana daha fazla acı veremeyecek.''.. Diyerek belinden çıkardığı silahı çıkarıp yaşlı kadını gözü dahi kırpmadan anlından tek kurşun ile öldürmüş. Tereddüt dahi etmeden yaşlı kadını tek kurşunla öldürmüş. Oradaki her kes şok bir halde, adamın hareketine şahit olmuş. Daha sonra kırk yaşlarındaki bu adam hapse atılmış ,bir süre sonra da, koğuşun tuvaletinde yatak çarşafı ile kendini asılı halde bulmuşlar, işte böyle.''....

                      Eli ile yüzünü kapayan Feride, bir süre üzgün bir şekilde başı öne eğik bir şekilde durdu .Bu sırada kahvaltı tepsisini mutfağa getiren Mustafa, elinde iki fincan çay ile Feride'nin yanına oturdu.

''Üzücü değil mi ..? Yeryüzündeki üç semavi dinde, insan öldürmenin günah olduğunu söylüyor .Ama bu adam acı çeken bir insanın ,o acılar içinde ölümü beklemesine daha fazla dayanamadı. Allah'ın işine karışıp taktir - i  ilahiyi bozup ,Azrail'i beklemeden yaşlı kadının hayatına son verdi ,hem de hiç beklemeden belindeki tabancasını çıkarmasıyla, tetiğe basması bir oldu. Kim bilir beklide vicdanına yenilir o tetiğe basamam diye de aklından geçirmiş olamaz mı..? Yada şöyle yapalım ,adam vicdanına yenilmiştir, üzgün olması ve içinde yaşadığı tereddüt ellerinin titremesine sebebiyet vermiş ve silahı çıkarmasıyla titreyen parmakları bir anda tetiğe dokunmuştur ve olan olmuştur, yaptığımız bu analizi çözmenin tek bir çaresi var ,aslında tetiği çeken adamın bundan sonra ki yüz hali aklından ve vicdanından neler geçtiğini mutlak ki yüzüne yansımıştır. Ama vicdan bir insanın hayatına son verirken ,yenik düşmeyeyim diye tetiğe basmakta acele eden bu adamı affetmedi ,sadece zamana bıraktı ve o an gelince de beynindeki hakimiyetin tek sahibi olan vicdanına yenik düştü.''

                        Başını ayağa kaldıran Feride çayından bir yudum alan Feride..

''Sen bu adamın işlediği cinayeti tasdikliyor musun''..? 

''Hayır öldürmesini de ,ölmesini de vicdanına bağlıyorum. Ona kulak verdi ve tüm iradesini kaybetti .Kim bilir o an yaşadığı duyguları bende yaşasam aynı şeyleri yapabilirdim belki de .Sevdiği insana karşı içinde barındırdığı manevi duygular iradesini teslim ettiği vicdanına yüklendi ve sonuç...Kaldı ki yaşlı kadını öldüren adam bunu bir cinayet olarak değil çekilen bir çileden kurtulma olarak düşündü .Sonrasında kafasında neler tasarlamış ise bu kez onların esiri oldu ..''

                   Üzgün ses tonu ile Feride..


''Allah her ikisine de rahmet eylesin'' 

''Amin..''..

FERİDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin