Bölüm 36

126 2 0
                                    


                          Yataktaki adam bir anlık öfke ile kızarak....

-...Eeee..... Yeter be ne istiyorsunuz bizden...?

                          Yüzünü sertleştiren Nubar, adama dönerek hızla ona yaklaştı. Saçlarından tutarak suratına iki yumruk indirdi. Adamın yüzü, kanayan burnundan ötürü kan içinde kaldı, yavaşça kulağına eğilen Nubar..

''Ben sana konuşabilirsin demedim ,şimdi sus.''..

                          Adamın yanında yatan kadın ,yüzünü kapamış sessiz hıçkırıklar ile ağlıyordu. Endere dönen Nubar...

''Sana küçük yaşlarda iken ,yaşadığım bir hikayemi anlatmak istiyorum sevgili dostum. Duygusal bir anı ben asla unutamadım .Mahallemizde başı boş köpekler vardı ,tabi bizler o zamanlar çok küçüktük onlar ile oynamaya bayılırdık. Büyüğünden tut küçüğüne kadar çeşit ,çeşit köpekler vardı .Bir gün dişi olanı yavruladı .Onları boş bir inşaatın kuytu köşesinde bakıyordu annesi ,bizde arada bir onlara yemek için bir şeyler verirdik .Bir gün okul çıkışı mahalleye geldiğimizde ellerinde zehirli iğne fırlatan, tüfekli kişiler gördük, meğer mahallemizin muhtarı bir veteriner bulup onları tek tek zehirli iğneli tüfekler ile öldürmüş. Ne kadar acı değil mi...? Dur dur sevgili Ender ,bu acı ama bundan daha da acısı var .Henüz birkaç günlük yavru köpekler, bunlar .Veteriner eline aldığı bu yavru köpekleri enjektör  ile zehirleyip yere attı. Zavallı yavrular acı çekerek annelerinin gözü önünde can verdi. Zehirlenmiş anne bir tarafta can çekişiyor ,iğne ile zehirlenen yavrular bir tarafta .Ben o zamanlar çocuğum sevgili Ender ,henüz bir ilk okul öğrencisi .O annenin can çekişirken yavrularına bakışına şahit oldum, ve o yavrularında annelerine...Birden ağlayarak muhtara saldırdım, ama hiçbir fayda vermedi. Sevgili dostum bir anne çaresiz şekilde yavrularının gözü önünde zorla ölmesine şahit edildi. Allah kahretsin yine gözlerim doldu. Neyse bırakalım şimdi bunu ,Tanrı o gün bunu gördü ve yapanları da mutlaka cezalandıracaktır. Bilirsin bu tür konularda Tanrının  mabedine uğramayanlar onu sık sık ağzından düşürmez. Tanrı veya onun gönderdiği peygamberleri  hakkında iki satır yazamayanlar başları sıkıştığında hemen onun adını telaffuz ederler. Mesela şu an bu yatakta yatan iki kişi gibi .Bak sevgili dostum şu kadını görüyorsun değil mi, ne kadar masum bir yüzü var, aslında şu an daha da masum görünüyor ,acınacak kadar .Çünkü gözlerinde yaş var ağlıyor ,ama bu ağlayışlar sadece sizin kalbinizde merhamet oluşturur ,benim gibi  merhamet duygularını kör bir jilet ile kazıyan kişide değil .O benim gözümde bir fahişe ,çok ağır bir itham değil mi.. ?Şu an bu sözü kocasının yanında söylemek pek doğru olmayacaktır, bunu biliyorum, ne yapalım bu durumu da patavatsızlığıma   sayalım''...

                              Bu sözün ardından bir süre susup yere bakan Nubar ,birden başını kaldırıp yatakta yatan kadına baktı. Sözüne kaldığı yerden devam ederek...

''Az önceki sözümü geri alıyorum .Ona karşı fahişe ithamında bulunmam patavatsızlığımdan kaynaklanmıyor ,içimden geldi ve bilerek söyledim. Şimdi biraz daha ileri gitmek gerek ''..

                        Kızgın bir yüz ifadesi ile Endere dönen Nubar..

''Bu kadına iyi bak sevgili dostum ,dün gece becerdiğin kadına hiç benziyor mu..? Sonuçta oda bir fahişe, ama kabul edelim ki güzel bir fahişe ,gerçi senin yanında dün gece olan fahişede mükemmeldi ,onun da hakkını yememek lazım''.

                      Kısa bir puflama yapan Ender ...

''Tamam Nubar, bu kadar fazla ama.''..

                     Şaşkın gözler ile Endere bakan Nubar ,ona birkaç adım yaklaştıktan sonra...

''Fazlamı ....! sen ne dediğinin farkında değilsin sevgili dostum.....!Yatakta yatan bu masum görünüşlü kişilerin kim olduklarını sana anlatayım istersen. Şu yatakta yatan fahişe bir zamanlar uğruna ölecek kadar sevdiğim insandı. Yaşadığımız mahallede yoksulluğun kemiğe dayandığı yerde sevdiğim tek kişi idi. O zamanlar bu kadar iyi cümleler kuran Nubar yoktu. Pısırık ,içine kapanık bir Nubar vardı. İki kelime bile bir araya getirmekte zorluk yaşıyordu .Ama o Nubar bu kadını sevdi. Ameliyayı sevdi. Ameliya ve Nubar çok güzel bir uyum olacaktı, ama olmadı. Çünkü para inandığı Tanrısını bile bir insana unutturabilirdi. Kaldı ki Nubar gibi bir fakiri hayli ,hayli unuttura bilirdi .Tanrı bu parayı icat edeni zannediyorum iyi bir sorgudan geçirecektir. Senin bu yaptıklarını da Tanrı affetmeyecektir Ameliya..''

                    Yatakta yatan kadına birkaç adım yaklaşan Nubar..

''Hatırlar mısın Ameliya ,sana yıllar önce söylediğim sözleri ne kadar saf ve masumdu değil mi,  aklıma geldikçe çılgına dönmemek için zor tutuyorum kendimi .Şimdi o temiz Nubara bakıyorum birde şimdi ki Nubara .Kadınlara senin yüzünden hayvan muamelesi yapan bir hayvana dönüştüm. Çok vahim bir durum .Bu günü yaşamak için büyük bir sabır ile bekledim .Seni birkaç kez gördüm insanlıktan çıkardığın bu kişi ile karşılaşmak bu geceye nasipmiş. Şimdi o kadar yalnızım ki ,çırılçıplağım sevecek bir kalp kalmadı artık bende.''

                   Yaşlı gözler ile ağır ,ağır başını kaldıran Ameliya..

''Ben sana gönül vermedi Nubar. Seni bu kadar insanlıktan çıkaracak bir şey yapmadım.''

                    Hiddetli bir şekilde Ameliyaya bakan Nubar ,yavaşça kulağına eğilerek...

''Yalan konuşuyorsun Tanrının belası...! yalan...!yalan...!kucağıma başını koymadın mı ,gizlice sigaralar içip daha on yedi yaşında iken seni sevdiğimi söylemedim mi..? sende gözlerime bakarak ''Bende seni seviyorum demedin mi.''.?

''O yaşta söyleyip söylemediğimi hatırlamıyorum, ama bana karşı bir ilgin olduğunu biliyordum sadece ''.

''Peki ben nasıl hatırlıyorum..? Seni ne kadar çok sevdiğimi ,yıllar önce söylediğim sözleri şimdi hatırlamam dan anlamıyor musun..?, yanındaki ile beni kandırdın. O zaman onun parası vardı ,şimdi benim...Devran tersine döndü .Tanrı Nubara da güldü, evet...evet o fakir ve çulsuz Nubar'a yürü dedi. .Şimdi bu duruma geldim .Ama seni hiçbir zaman unutmadım. En yakın dostum Enderden bile gizledim.''...


FERİDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin