..Sessizce kapattıkları evin dış kapısından, hemen uzaklaşıp binadan çıkmak istediler. Amaç ev sahibine yakalanmamaktı. Âmâ bunu sadece Ferit düşünüyordu. Mete'nin umurunda bile değildi.
İnceden bir ses duyuldu..
''Hayırdır çocuklar bedeninizin tüm yükünü ayak uçlarınıza yüklemişsiniz''.
Bu iğneleyici sözleri kullanan kişi Ferit ve Mete'nin ev sahibi Ayla hanımdı. Eşi 1980 askeri darbesinde göz altına alındı. İşlemediği bir suç yüzünden, ağır işkencelere maruz kaldı. Kendisine yaptığını iddia ettikleri olayın, bırak içinde olmasını, böyle bir olayın varlığından bile haberi yoktu. Suçlu olarak görüldüğü davada, aylar sonra suçsuz olduğu anlaşıldı. Bu zaman zarfı içinde, gördüğü işkenceler, onu psikolojik bunalıma sürükledi. Önce çok sevdiği öğretmenlikten uzaklaştırıldı, daha sonra akıl ve ruh hastalıkları hastahanesinde uzun bir süre tedavi gördü. Eşi ayla hanım, onu hiçbir zaman yalnız bırakmadı. Bir eşin yapması gereken tüm fedakarlıkları fazlasıyla yaptı. Sıkıntılı geçen bu süreç içinde, birde karnında gebe olarak taşıdığı yavrusunu düşürdü. Ve bir daha çocuk sahibi olamadı. Her şeyin zamanla düzeleceği ümidiyle yaşayan Ayla hanım ,hiç beklemediği bir felaketle karşılaştı. Bu, hayat tarafından kendisine indirilen en ağır tokattı. Eşi tedavi gördüğü hastanede bir gece intihar etmişti. Sadece bir boğulma olduğunu söylemişlerdi zavallı kadına. Severek evlendiği gözünden bile sakındığı eşini artık kaybetmişti. Hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı. Âmâ o yine de hayatın tüm zorluklarına karşı direndi. Eşi öldüğü zaman elinde olan tek şey, şuan bulunduğu birinci kattaki dairesiydi. Daha sonra küçük birikimleriyle ve rahmetli babasından kendine kalan küçük bir miktar parayı birleştirerek bulunduğu binanın, bodrum katındaki küçük daireyi satın aldı. Gün ışığını pek görmeyen küçük ve kullanışsız olduğu için, sadece öğrenciler tarafından kiralanıyordu. Kirasının da düşük olması öğrencilerin daha çok işine geliyordu. Kim bilir, belki de çocuğu olmadığı için sadece öğrencilerin kiralayacak olduğunu bildiği için bu daireyi satın almıştı.
Ayla hanımın pencereden kendine seslendiğini duyan gençler ,yüzlerindeki çekingen ifadeyle bir süre sessiz kaldılar. Yüzlerinde oluşan kızarıklık Ayla hanıma olan kira borçlarından ötürüydü. Âmâ Ayla hanım onlardan bir kez dahi kira istememişti.
Söze ilk Ferit başladı.
''Nasılsınız Ayla teyze'' ?
Yüzünde tebessüm oluşan Ayla hanım.
''Çok teşekkür ederim çocuklar nereye gidiyorsunuz böyle'' ?
''Bir arkadaşımızın üniversitede konuşması var, onu dinlemeye gidiyoruz''.
''Anladım ,kendinize dikkat edin hava soğuk üşütmeyin sakın''.
Ayla hanımın bulunduğu cama bir kaç adım daha yaklaşan Ferit.
''Bizi düşündüğünüz için teşekkür ederim Ayla teyze''.
Başı önde bir süre sessiz kalan Ferit'in bu durumunu, gören Ayla hanım.
''Hayırdır Ferit sanki bana bir şey söyleyeceksin''.
''Şey Ayla teyze nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum, size yine kira borcunuz birikti ama, inanın en kısa zamanda bunu ödeyeceğiz. Malum Mete'nin de benimde ailem çiftçilikle geçiniyor. Malumunuz ki kış ayındayız, o yüzden para sıkıntısı çekiyoruz, ama en kısa zamanda borcumuzu ödeyeceğiz''.
Yüzündeki tebessümü biraz daha canlı tutup, onu gülüşe çeviren Ayla hanım
''Bak Ferit benim güzel yüzlü evladım, kira için sakın dert etme, ben ikinizin de ailesini tanıyorum. Biliyorum ki onların elinde olsa size gönderecekler. Bu camdan size bakmamın 'da sakın kira için olduğunu düşünmeyin. Sizler benim evladım sayılırsınız. Yaşım 48 bu yaştan sonra fazla paraya ihtiyacım yok zaten''.
''Çok teşekkür ediyorum Ayla teyze, altın gibi bir kalbiniz var''...