........Bulunduğu odadan ayrılan Mustafa ,Feride'nin olduğu odaya yaklaştı, eli ile kapıyı iki kere tıkladıktan sonra içeri girdi .Feride her zamanki yerinde oturuyordu. Yanına yaklaşıp sandalyeye oturdu. Başını Mustafa'ya çeviren Feride..
''Gelen bayan, arkadaşın mıydı''.?
''Evet çocukluk arkadaşım Aslı. Yıllar önce evlenip Hollanda'ya yerleşti. Gittiğinden beri ilk kez geldi buralara''.
Sesinde bir kırıklık olduğunu hisseden Feride..
''Düşünceli ve üzgün duruyorsun''
''Biraz öyle, Aslının anlattıkları canımı sıktı''
''Özel bir durum yok ise, dinlemek isterim''
''Hayır değil...Aslı yıllar önce evlenip gittiğinde, burada sevdiği biri vardı. Arkadaşım Murat çocukluğumuz beraber geçmişti. Ama Murat'ın ailesi, Aslıyı sevemedi. Farklı nedenlerden ötürü Aslının ailesi de onu yurt dışından biri ile evlendirdi. Ama maalesef Aslı onu sevmeyerek evlendi, şimdi buraya geldiğinde bana oradaki sıkıntılarını anlattı. Bu haline üzüldüm .Birde psikolojik bir buhrandan bahsetti. Oda çocukluk yıllarına karşı olan özlemi durup durup aklına geldiğini söyledi. Hatta bazen ağladığını bile .Bende yaşadığı mutsuzluğun etkisi olabileceğini söyledim .Her insanın çocukluğunu özleyebileceğini de söyledim .Ama o bunun kendisinde bir hastalık haline kadar eriştiğini söyledi. Gidince de tedaviye başlayacak. Aslında onu dinlerken aklıma sen geldin .Hemen hemen sıkıntılar aynı, sevmediğin biri ile evlenmek ve geçmişe duyulan özlem''.
Feride başını öne eğip sessizliğini korudu, sözlerine devam eden Mustafa ..
''Yaşadığın keder ile yalnız değilsin .Hayat senin gibi insanlar ile dolu Feride abla ,mutsuz ve umutsuz yaşanan hayat, insanların umudunu kırıyor, hiç bir beklenti yok, geriye kalan ömür bunu kabul etmek ile geçiyor''
Sandalyesinden kalkan Mustafa, Feride'nin önüne gelerek dizleri üzerine çöktü, Feride'nin gözlerine bakarak
''Eğer insanlığın dediği gibi ''Güzelliğin gerçek manada maddi bir karşılığı olsaydı eğer, yer yüzünde kabul gören hiçbir değer size eşit tutulamazdı. ''Kaldı ki Ender ağabeyde sizden ayrılırken gülen gözler ile Avrupa'ya gitmezdi .Aslını ararsan Feride abla ''Yaratılana olan sevgi yaratan dan ötürü değil ise, bunun içinde Mecnun olmakta boş Leyla olmakta .''Söylenen hiçbir sözün ehemmiyeti yoktur artık''.
Mustafa bu sözleri söylerken, Feride bir an olsun başını yerden kaldırmadı. Oturduğu yerden ayağa kalkan Mustafa, tahtalar ile kapalı camın yanına gidip ,tahtaların arasından dışarı baktı. Bir süre baktıktan sonra tekrar yüzünü Feride'ye dönerek ..
''Size bir mektup okumak istiyorum. Daha doğrusu mektuba benzeyen yazılar ,düşündürücü, bir o kadar da ilginç, beni etkilemedi desem yalan olur. Bir yıl önce çöpe atılan kitapları inceler iken buldum onları ,güzel kitaplardı. Biraz yırtıldılar ama çok şey öğrendim onlardan, içerideki komodinin gözünde olmalılar, alıp geleyim hemen''.
Odadan çıkan Mustafa, kendine ait kilitli komodin deki kitapların arasından bahsettiği kağıdı alıp, Feride'nin yanına geldi. Kağıt epey sararmıştı ,Mustafa bir süre kağıdı inceledi. Sonra sandalyeye geçip oturdu. Yüzünü Mustafa'ya çeviren Feride.
''Sana bir şey sormak istiyorum Mustafa''..
''Tabiki.''.
''İddia ettiğin ve güzelliğim ile kurduğun cümleler çok düşündürücü ,geldiğimizden beri ısrarla çok güzel olduğumu söylüyorsun. Şu ana kadar annem ve babamdan başka kimde benim güzel olduğumu iddia etmedi, buna eşim Ender de dahildir. Ama senin sözlerin ve güzellik üzerine kurduğun cümlelerin, beni gerçekten çok düşündürüyor. İçimden gerçekçiliğini sorgulayıp duruyorum. Nede olsa ailemin dışında ilk defa bir insan beni böylesine övgü dolu sözler ile anlatıyor.''
