....Öteki....!
''Orada bir fırın yok muydu....? bu farklı bir duman, çatının her yerinden çıkıyor''.
Ayağa kalkan Ferit ve Mete dumanın çıktığı yöne doğru bir süre baktılar. Mete'ye dönen Ferit..
''Bu dumanın çıktığı yer, fırıncı Yusuf amcanın iş yeri değil mi..? hadi hemen oraya gidelim Mete''...
Koşar adımlarla bir süre sonra fırının önüne geldiler ,etraftan toplanan kalabalık, yardım etmek için borular ve kovalarla yangın yerine su taşıyorlardı. Mahalle sokaklarının dar oluşu, itfaiye aracının olay yerine girmesine engelli. Fırının bacasından çıkan alevler çatının alışmasına sebep oldu ve kısa sürede her yeri duman sardı, bu sırada çatıdaki odasında uyuyakalan Yusuf amca, dumanın etkisiyle kendini balkona attı, fırının önünde toplanan kalabalık Yusuf amcaya bağırarak..
''Dayan Yusuf amca, kurtaracağız seni''!..
Küçük balkona sıkışan Yusuf amca, çatıdan gelen alevlerin ve dumanların etkisine dayanamayıp öksürüğe boğuldu, yıllarca ekmeğini yiyen mahalleli onu kurtarmak için çare arıyordu, fırının girişi dahil her yeri dumanlar ve alevler sarmıştı, çaresiz bir şekilde çatının balkonunda duran Yusuf amcaya seslenen Ferit..
''Yusuf amca kurtaracağız seni''...!
Dumanın etkisiyle öksüren Yusuf amca, Ferit'e sadece elini kaldırabildi, o sırada mahallenin başında bulunan itfaiye aracı, yangın yerine giremeyince itfaiye aracındaki personel, yanan fırının yanına geldi , özel kıyafetlerini giyerek fırının içine daldılar. yoğun dumanlar altında, güçte olsa çatıya ulaşıp fırıncı Yusuf amcayı alıp aşağı indirdiler ,Ama duman kokusundan ötürü baygın olan Yusuf amca ,kendinde değildi, fırından çıkarılır çıkarılmaz hemen kaldırıma uzatılıp nefes alması için ilk müdahale yapıldı.
Yerde yatan Yusuf amcanın etrafını boşaltan ekip rahat nefes almasını sağlamaya çalışıyordu ,Yusuf amcaya yaklaşmak isteyen Ferit
''Yusuf amca...Yusuf amca'' ..
Ellerinde sedye ile koşarak gelen sağlık ekipleri ,yerde yatan yaşlı adamı alıp ,sedyeye koydular, gözlerini hafiften aralamış etrafına bakmaya çalışıyordu, ama içine sinen duman boğazındaki öksürüğü bir türlü dindirmiyor devamlı öksürtüyordu.
Ferit ve Mete sedye ile ambulansa kadar koştular, sağlık ekiplerinden rica edip onlarla beraber ambulansın içine bindiler. Araç en yakın hastaneye doğru yol alırken sağlık ekipleri yaşlı adama araç içinde gereken tüm müdahaleleri yapıyorlardı. Bir ara öksürüğü az da olsa kesilen yaşlı adam, gözlerini aralayıp başını sağa çevirdi, Ferit ve Mete endişeli gözlerle ona bakıyorlardı.
Yusuf amcanın ağzına takılan hava ,rahat nefes almasını sağlıyordu ,ama öksürük bir türlü yakasını bırakmıyordu. Belki de Ferit ile Mete'ye olan kısık bakışları ile bir şeyler söylemeye çalışıyordu. Ağzındaki maske konuşmasını engelledi. Ferit ve Mete Yusuf amcanın elini tutmuş ona teselli veriyorlardı. Arada bir gözleri kapanan yaşlı adam nefes almaya doyamayıp gücü yettiği kadar öksürüyordu.
Araç bir süre sonra hastane acilinde oldu. Hızlı hareketler ile hemen içeri alınan yaşlı adama tüm müdahaleler yapılmaya başlandı. Çaresiz bir şekilde acil girişinde oturan Ferit ve Mete çaresizlik içinde başları öne eğik içeriden gelecek haberi bekliyorlardı.
Xxxxxx
Gıcırdayan tahta kapıdan ağır adımlarla içeri giren kişi, henüz içindeki heyecanın önüne geçmiş değildi. İçinde oluşan birde küçük korkular vardı. Ama bu uyandırmak istediği kişiye karşı yaklaşmasına bir engel değildi. Son adımı da attıktan sonra, her şeyden habersiz yerdeki kalın battaniyenin üzerinde yatan kişiye yaklaşarak, eli ile başını okşadı. Ona biraz daha yaklaşıp kulağına eğildi, bir süre ne diyeceğini bilemedi. Belki de amaç, bir şey demekten ziyade ona yaklaşmaktı. Ama o yine de bir şeyler söylemeye karar verdi. Kısık ses tonu ile ''Canını yaktığım için özür dilerim'' dedi. Ardından ayağa kalktı. Bir süre yerdeki kişinin yüzüne baktı .''Uyuyan bir melekten farkın yok'' dedi. Ahşap malzeme ile kapattığı pencereleri kontrol etti. Dışarıdan birinin içeriyi görmemesi lazımdı ,uyandığı zaman bağırabilirdi ,onu kimsenin duymaması lazımdı.
Duvar dibinde yanan elektrikli sobayı yerde yatan kişinin yanına biraz daha yaklaştırdı .Gürgen ağacından yapılmış aslan ayak oymalı tek kişilik eski koltuğu elektrikli sobanın yanına getirerek ona oturdu .Dirseğini kolluk kısmına dayayarak başını eline yasladı. Gözleri yerde yatan kişide idi, belki de uyandığında ona ne cevap vereceğini düşünüyordu.
Bakışlarından aklından neler geçtiğini anlamak pekte mümkün değildi. Az sonra yerde yatan kişi küçük mırıldanmalar ile battaniyesini altında kıpırdamaya başladı. Onu bekleyen kişi oturduğu koltuktan hemen ayağa kalktı. Göz bebeklerinde bir büyüme oluştu. Muhtemelen bu büyümenin sebebi içinde oluşan korkuydu. Ama tüm bu endişeli hareketlere rağmen sakin görünmek için elinden geleni yapıyordu. Yerde yatan kişi başını kaldırarak korku dolu bakışlarla başından aşağı duran kişiye baktı. Gözlerini kısarak onu iyice süzdü. Ağı ,ağır doğrularak duvara yaslandı. Eli ile anlını tutarak
''Sen ,sen ......burası neresi Allah'ım başım çatlayacak ...ne işim var burada''...?
Başından aşağı duran kişi hiçbir şey demeden ona bakıyordu. Gözlerini dahi kırpmadan ağır ,ağır koltuğa yaslandı...
Yerde oturan kişi...
''Lütfen konuşur musun Mustafa .!..benim burada ne işim var ?Beni buraya sen mi getirdin.''.?.
Başını öne eğerek, yorgun bir ses tonu ile ..
''Evet Feride abla, seni buraya ben getirdim''.
Ses tonu içindeki korkuyu bir nebze olsun atmış gibi emin çıkıyordu.
''Ama neden'' ....?
Mustafa bu soruya sessiz kalıp Feride'nin yüzüne bakmak ile yetindi .Feride ise ağıran başını ovuşturup Mustafa'ya bakıyordu .Kendisinin buraya ne amaçla getirildiğini anlamaya çalışıyordu..
Mustafa ise sakin duruşu ve durgun bakışları ile ona bakıyordu. Yüzünü kırıştıran Feride..
''Sen ne yapmak istiyorsun Mustafa...? Lütfen söyle ....!burası neresi, beni buraya neden getirdin''.?
Yüzünde birden hüzün oluşan Mustafa ...
''Özür dilerim Feride abla ,amacım asla sana zarar vermek değil''...
''Peki neden buradayım''..?